SON DAKİKA
Hava Durumu

ÇARE

Yazının Giriş Tarihi: 11.06.2021 19:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.06.2021 19:24

HDP hakkında kapatması davasının açılması ile birlikte, “demokrasilerde parti kapatmak olur mu?” diye özetlenebilecek itirazlar başladı. İktidarda iken hakkında kapatma davası açılan Ak Parti, geçmişte kendini “Milli Görüş geleneğinden sayan partilerin AYM tarafından kapatılmasına” gösterdiği tepki ile birlikte yol ayrımına gelmiş sayılır mı?

Sayılmaz çünkü Ak Parti, Anayasa’nın parti kapatılmasını öngören 69. Maddesini değiştirerek, parti kapatmayı zorlaştırmıştı. Ancak siyasi partiler hiçbir şekilde kapatılmaz diye bir hüküm, bu maddeye eklenmemiştir. Ak Parti’nin çabaları ile parti kapatılması zorlaştırılmıştır, imkansız hale getirilmemiştir.

HDP’nin doğrudan Öcalan’ın eseri olduğunu Demirtaş övünerek anlatmıştır. HDP kurulduğundan beri ise PKK baronlarının yönetimi ve denetimi altındadır. HDP’den kimlerin nereden aday olacağına, PKK baronları karar verdiği gibi seçimlerde hangi parti ile ittifak edeceğine de PKK yönetimi karar vermektedir. HDP yönetimi bu durumu gizlememiştir. PKK saldırıları başladığında sessiz ve tepkisiz kalan HDP yönetimi, askerin/polisin PKK’ya cevap veren operasyonları başladığında ise her seferinde barış ve ateşkes istemektedir.

PKK’nın ölülerini her zaman kendi ölüleri ve kahramanları bilen HDP yönetimi, daima onların cenazelerini sahiplenmiştir. Ölü PKK’lıların aileleri HDP’li belediyelerde işe alınarak, o aileler ödüllendirilmeye çalışılmıştır. Ancak bir kere de olsa şehit olan asker/polis cenazelerine katılmamışlar, ailelerini ziyaret etmemişlerdir.

Bununla da yetinmeyen HDP yönetimi, Ermeni soykırım yalanlarına sahip çıkarak Ermenilerin sesi olmuştur. Türkiye’ye karşı hemen her zaman Ermenici bir siyaseti izlemiş Türkiye’yi, Türk halkını katliamcılıkla suçlamıştır.

HDP sadece Ermenistan konusunda değil, Kıbrıs ve Yunanistan konularında da daima Türkiye’ye karşı Kıbrıs Rumlarının ve Yunanistan’ın yanında yer alarak, Türkiye düşmanı ülkelerin, Türkiye’deki kullanışlı bir aracı, bir ortağı durumundadır.

Başta 6-8 Ekim 2014 Kurban Bayramı olayları olmak üzere pek çok defa, halkı sokağa çağırmış, kitlesel katliamların, linçlerin, yağma ve kundaklamanın nedeni olmuştur. Parti başkanının ağzından yerel seçimleri bile “Türkiye-Kürdistan sınırının tayin edilmesi” diye açıklamıştır. Bir siyasi partinin yapmaması gereken, hemen her kötülüğü Türkiye’ye karşı yapmıştır.

HDP genel ve yerel seçimlerde % 5-6 bandında iken 7 Haziran 2015’ten itibaren ülke genelinde %10 barajını aşmış, TBMM’de grup kurmuştur. HDP nasıl olmuştu da birdenbire oy yüzdesini ikiye katlamış ve %10 barajını aşabilmiştir? O tarihte CHP Genel Başkan Yardımcısı olan Murat Özçelik, “CHP’lilerin her evden HDP’ye bir oy kampanyası başlattıklarını, hatta kendi ailesinden HDP’ye dört oy verildiğini” açıklamıştır. CHP Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise 7 Haziran 2015 seçimlerinde, HDP barajı aştığı için sevincinden Çanakkale sokaklarında pilav dağıtarak kutlamıştı.

Artık Türkiye’nin güney ve batı kıyı şeridinde o dönemden başlayarak HDP büyük sayılacak oy patlaması yaşamaktadır. Bu yüzden olmalı ki PKK, CHP’ye olan minnet borçlarını ödemek için 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde, Batı illerindeki büyükşehir belediyeleri için aday göstermemiş, taraftarlarını CHP adaylarına oy vermeye çağırmıştır. CHP yönetimi de bunun bedeli olarak, şimdi demokrasi/özgürlük gibi CHP’ye çok uzak, hayali gerekçelerle HDP’nin kapatılmasına itiraz etmektedir.

HDP’ye CHP’nin, parti ve seçmen desteği, HDP seçmeninin yalnızca Kürtlerden oluşmadığını görmeye yeter de artar da. Bu yüzden HDP sadece Kürtlerin partisi değildir. Elbette HDP’nin ideolojisi komünizm/sosyalizm’dir. CHP’nin önemli bir kesiminin de sosyalizm/komünizm ile yatıp kalktığı bilinmektedir. Komünizmin yanında HDP’nin kaba bir Kürtçülüğe dayalı faşizmi de rehber ettiği bilinmektedir. HDP hem komünist hem de faşist bir anlayışın vitrinidir. Her ne kadar bu iki terimin ad olduğu akımlar, uzlaşmaz bilinseler de HDP’liler kendi anlayışlarına göre komünizmi ve faşizmi harmanlayıp bir sentez haline getirmişlerdir.

IŞİD bahanesiyle ABD’nin Suriye’nin kuzeyini işgal edip PKK’ya bırakması ile birlikte PKK ideolojisi komünistliğine rağmen ABD’nin açık bir kara gücü haline gelmiştir. Eskiden beri Türkiye’ye karşı PKK’yı kullanan ABD yönetimi, örgütün Suriye kanadına on binlerce tırlık silah göndererek PKK/YPG’yi Türkiye’ye karşı tahkim etmiştir.

PKK/HDP yönetimi de başından beri yalnız Kürtlerden ibaret değildir. Türk-Arnavut-Ermeni vb pek çok etnik unsur PKK/HDP yönetiminde yer almıştır. Bu yüzden HDP’nin kapatılması Kürtlerin partilerinin kapatılması demek değildir. Belki HDP kadar, Ak Parti’de Kürtlerden oy alıyorken, Ak Parti Kürt Partisi olmuyor da HDP bu haliyle nasıl Kürt Partisi olmaktadır?

Nasıl ki FETÖ ve IŞİD’in Türkiye’de partilerinin olması, seçimlere katılması düşünülemez ise PKK’nın partisinin de (HDP) olmaması aklın/vicdanın gereğidir. Üstelik pek çok doğu ilinde terör ve barbarlıkla HDP’nin dışında başka partilerin faaliyeti engellenmektedir.

PKK’nın eleman toplama, haraç toplama, siyasi propaganda yapma, muhaliflerini tehditle, barbarlıkla sindirmenin bir aracı olan HDP’nin kapatılması, demokrasi için de gereklidir. Belki de HDP’yi dolayısı ile PKK’yı korumaya çalışan CHP’nin de kapatılması Türkiye’nin ve demokrasinin geleceği için, acil ve önemli bir iştir. İspanya’da ETA terör örgütünün partisi BATASUNA kapatılırken, hiç kimse “peki Batasuna’ya oy veren seçmenler ne olacak?” diye sormamıştır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.