Din hocalarına sorulan bazı ‘banko’ sorular vardır. ‘Minecraft oyununda domuz yemek günah mıdır’ gibi. Bugünlerde bunlara yeni bir soru eklendi. ‘Cennette her istediğimizi yapabileceksek, Misal top oynadığımızda gol atmak isteyeceğiz. Kaleci de gol yemek istemeyecektir. İkisinin de istediği olması mümkün değil. Nasıl olacak bu iş?’

Ben de çocukların sorusuna ‘halı saha maçı yapacak kadar insan cennete gidebilecek mi’ karşı sorusu ile cevap veriyorum.

Dün bir arkadaşım sosyal medya hesabından şunu yazdı: “Dünyadaki 1 buçuk milyar Müslüman’ın en az 1 milyar 499 milyon 500 bini ‘Müşrik Müslüman’dır. Kalan o kadarsa öpüp başımıza koyarız.” Bu arkadaşın ‘Muvahhid Müslüman’ saydığı 500 bin Müslüman’ı da bir başka hizip eminim kafir/ sapık/ mürtedd saymıştır.

Türkiye’de hem parti lideri ve hem de tarikat lideri olan bir zat, bir arkadaşımın şahid olduğu sohbetinde Rahmetli Erbakan aleyhine saydırdıktan sonra ‘Ben O’nu Cennete sokar mıyım’ diye bir cümle söylemiş. Arkadaşımın, ‘Sizin insanları cennete sokmak gibi bir yetkiniz mi var’ sorusuna da ‘Yani şefaat etmem’ cevabını vermiş. ‘Şefaat yetkisinin olup olmadığı’ sorusunu sorduktan sonra olay kopmuş. (gülücük)

Rahmetli Erbakan’dan bahsetmişken, 1990’ların başıydı sanırım. Bursa’da ‘İslam’a göre Particilik’ isimli bir kitap yazan dönemin radikallerinden Mehmet Sümbül ile bir arkadaşın evindeki sohbette karşılaşmıştık. O günlerde Erbakan, 10 Kasım’da anıtkabirdeki saygı duruşuna (sanırım) ilk defa katılmıştı. Mehmet Sümbül, Erbakan’ın Müşrik olduğunu söyledi. Ve Erbakan’ın aleyhine saydırmaya başladı. Hiç kimse de sesini çıkarmıyordu. İş başa düştü dedim ve ‘parazit’liğimin gereğini yaptım. Çok ta fazla bir şey söylemedim. Ama çekine çekine ve özetle ‘İnsaf edin’ dedim. Tepkisi çok şiddetli oldu. ‘Elfaz-ı Küfür’ bilip bilmediğimi sordu. ‘Bana Elfaz-ı Küfürün lazım olmadığını, Hiç kimseyi Kafir ilan etmek gibi bir cür’etimin olmayacağını ve bundan sonra da ‘Elfaz-ı Küfür’ü öğrenmeyeceğimi, Elfaz-ı Küfür’e göre kendisinin de bir başkasına göre Kafir sayılmasının yolunun açık olduğunu’ söyledim…

1990 yılında Zonguldak’ta öğretmenlik yaparken bir Nurcu sohbetine arkadaşımın davetiyle katılmıştım. Risalelerden bir buçuk sayfa kadar bir bölüm okuyup 2 saat tefsir ettikten sonra, sessiz kalmamak adına konu ile ilgili –konuyu yalın bir şekilde açıklayan- bir ayet ve bir hadis söylediğimde aldığım tepkiyi unutamam. ‘Bu konuları ‘Ehl-i Kitap (Ehl-i Risale) olmayan ehl-i dünya anlayamaz.’ diye haddim bildirilmişti. Konuşmam Risalelerine şirk gibi algılanmıştı.

Bütün hiziplerin ‘Kurtuluş Teolojileri aynı şekilde sadece kendi hiziplerindekilerin kurtulacağı itikadına dayanır. “Bütün hizipler kendi uhdelerindeki ile küstahlaşırlar” (Rum:32, Meal tarafıma aittir. ‘Ferihun’ fiiline verilen ‘sevinirler ya da şımarırlar’ anlamını zayıf buluyorum. Karun’a söylenen ‘La tefrah’ fiiline: Sevinme, Şımarma anlamını yeterli bulmadığım gibi’) Bu itikad ‘Onların kuruntularıdır’ (2/111)
Kur’an sanırım bu tür insanlar için “…Eğer Rabbimin rahmet hazinelerine malik olsaydınız, ‘bölünür’/ ‘tükenir’ endişesi ile elinde tutardınız. İnsan çok cimri/ kıtibiyözdür” (İsra:100, Katur kelimesi cimri (Bahil)’den daha fazladır.) Bu hiziplerin söylediğine göre aslında herkes kafir, sapık, müstedd, müşrik, fasık… sayılır. Yani hiç kimse cennete gidemeyecektir.

Aklıma Bektaşi’nin fıkrası geldi: Bektaşinin biri bir gün camiye gitmiş. Hoca vaaz ediyormuş.,. Allah’ı anlatıyormuş. “Allah, ne yerdedir, ne göktedir. Ne doğudadır, ne batıdadır. Ne sağdadır, ne soldadır. Hiçbir şeye benzemez. Yemez, içmez, yatmaz, uyumaz mekanı yoktur, zamanı yoktur,… diye sıralarken, Bektaşi dayanamamış: “Hoca hoca, sen şuna yok diyeceksin de dilin varmıyor! demiş… Bizimkilerin de ellerinden gelse Cenneti yok edecekler. Birisi cennete gidecek diye ödleri kopuyor. Ve her zaman kaç aldığını değil de arkadaşının kaç aldığını merak eden, arkadaşının zayıf notu ile mutlu olan öğrenciler gibiler.

Oysa Kur’an “Kendi işinize bakın. (Aleyküm enfüseküm) Siz doğru yolda olduğunuz müddetçe sapmış olan size zarar vermez.” (Maide:105)
Bir taraftan Tüm Müslümanları cehenneme doldururken, bir yandan da ‘Dünyada İslam Yükselişte’ haberleri ile koltukları kabarıyor. Muhtemelen: “oleey, tekfir edeceğimiz, Müşrik sayacağımız teze insanlar geliyor’ diye seviniyorlar.

Sözü Hz. İsa’nın Ferisi ve Din bilginlerine yaptığı meşhur konuşmasına bırakıyorum:
“Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Göklerin Egemenliğinin kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyorsunuz, ne de girmek isteyenleri bırakıyorsunuz!
Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Tek bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri ve kıtaları dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden iki kat daha cehennemlik yaparsınız.” (Matta: 13-15)

“Allah Küstahları sevmez.” (Kur’an)