SON DAKİKA
Hava Durumu

Çeyrek Laiklik

Yazının Giriş Tarihi: 23.04.2016 11:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.04.2016 11:02

Devletin, yasama- yürütme ve yargı işlevlerini dinsel ilke ve prensiplere göre düzenlememesi ya da Devletin, yasama, yürütme ve yargıda dinsel ilke ve prensipleri referans almaması/ saymaması demek olan laiklik, Egemenliğin kaynağının tanrı ya da tanrısal bir irade olmaması (Teokrasi), bunun yerine egemenliğin kaynağının halkın iradesi (Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir) olması anlamına da gelir.Dinsel ilke ve prensipleri işlerine müdahale ettirmeyen laik devletin dinlerin anlaşılma, yorumlanma ve yaşanma biçimlerine de müdahale etmemesi Laikliğin olmazsa olmaz ayağıdır.(Devletin din işlerine karışmaması)


Laikliği ilk yaptığımız tanım üzerinden konuştuğumuz bir derste öğrencilerime şunu sormuştum:Egemenliğin kaynağı halkın iradesi ise,yani patron halk ise ve halk ta dindar ise ve bu dindar halk dindarı olduğu dinin ilke ve prensiplerinin devletin yasama, yürütme ve yargı işlevlerinde dikkate alınan bir referans olarak görülmesini isteyecek olur ise bu durumda ne yapmak lazım gelir?Bir öğrencimin cevabı şu olmuştu:“Darbe olur hocam”


Ben öğrencime şunu söyledim:Bizde Dini referans almayan devletin dini referans alan halkı ile bu şekilde bir çelişki yaşamaması için devletin kurucu aklı birtakım tedbirler almıştır. Bu tedbirlerden birisi Laikliği tahrif ederek ve ‘Bize özel’ bir laiklik anlayışına çevirerek devletin dinin anlaşılma ve yaşanma biçimine müdahale edebilirliğinin önü açılmış ve kurumsallaştırılmıştır.Bizim gibi halkı dindar, devleti laik olan ülkelerde laiklik ilkesinin ayakta kalması halkın dinsel inanç ve uygulamalarının bir çoğundan feragat etmesi ile mümkündür. Laiklik ilkesini anayasanın değişmez/ kutsal ilkelerinden biri olarak vaz eden kurucu akıl bunu düşünmüş ve ‘Türkiye’ye özgü bir laiklik’ uygulaması tedavüle sokmuştur. Aslında bu laikliğe ‘Çeyrek Laiklik’ demek te mümkündür.


Geçmişte dinsel ilke ve prensiplerin devletin yasama yürütme ve yargısında referans sayılmamasından da öteye geçen katı laiklik uygulamalarına şahit olmuşuzdur. Devlet halkının kimi inanç ve uygulamalarının, halkın kendisi tarafından da yaşanmasına yasak koyabilmiştir laiklik adına. Öte yandan da aynı devlet diyanet, imam hatip, zorunlu din dersi gibi uygulamalarla dine doğrudan müdahale ederek laikliği tahrif etmiştir.


Bunu neden yapmıştır?Tabii ki halkı dindar olan bir ülkeyi din dışı yasalarla yönetmek için halkın dinsel anlayışını dönüştürmek için yapmıştır. Darbeci Kenan Evren’in, Din Kültürü dersini zorunlu kılmasını eleştirenlere karşı söylediği; “Biz öğretmezsek, gidip zararlı yerlerden öğrenecekler.” cümlesi konuyu çok güzel özetlemektedir.


Devletin kurucu aklı Diyanet, Zorunlu Din dersleri, İmama Hatipler marifetiyle dindar halkı sekülerleştirmek, bunu yaparken de dindarları minnet altında bırakmak istemiştir. Dindarların devletten zor bela! kopardıkları dinsel- bürokratik kadrolar ve bütçeden aldıkları paylar sayesinde hem yönetsel iddialarından feragat edeceklerini ve hem de din anlayışlarını sekülerleştirecekleri umulmuştur.Laik devletin kurucu aklının taraftarı olanların zaman zaman diyanet ve zorunlu din derslerini ve imam hatipleri ve kuran kurslarını dindarların başına kakmaları son derece ironiktir. Bahsi geçenlerin devletin asla bırakmak istemeyeceği ve bekası için olmazsa olmaz zincirler olduklarını anlayamayacak durumdalar. Ya da işe yaramadığını/ ters teptiğini gördükleri için bunu yapıyorlardır.


Zorunlu din dersinin genel amaçlarından iki tanesini burada zikr edersem konu daha net anlaşılacaktır:“Her zaman aynı dinden olduğumuz devletlerle iyi ilişkiler içinde bulunmayabileceğimiz, buna karşı farklı dinden olduğumuz ülkelerle iyi ilişkiler içinde bulunabileceğimiz bilincini kazandırmak” “… Atatürk ilke ve inkılapları ile uzlaşmış ‘Laik bir Din anlayışı’ kazandırmak...”


Devletin kurucu aklının bu sekülerleştirme ve dönüştürme projesi başarılı olmuş mudur?Kanımca:Ters tepmiştir. (Bu konuyu başka bir yazıya bırakıyorum)Çünkü uygulayıcılar Dindar halkın dindar çocuklarıdır.Kendi dininin kamu yönetiminde ayakbağı olduğuna/ olacağına inanacak bir dindar bulmak kategorik olarak imkansızdır.Geçmiş olsun.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.