SON DAKİKA
Hava Durumu

CHP işgalindeki İş Bankası (1)

Yazının Giriş Tarihi: 20.02.2020 22:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.02.2020 22:35

Türkiye’de 1919-1922 arasında Doğu’da Ermenistan’a, Batı’da ise Yunanistan’a karşı verilen savaş “Milli Mücadele” adıyla bilinir. Bu mücadele döneminde Yunanistan, Mart 1921’e kadar İngiltere’den mali ve askeri destek alır. Buna karşılık Türkiye’de, İngiltere ile hasım olana SSCB idaresi ile yaptığı anlaşmaların sonunda bazı ufak tefek yardımlar alır.
İngiliz işgali altındaki Hindistan Müslümanları, Türkiye’ye karşı büyük bağlılık duygusu ile hareket ederler. O tarihte Hindistan’da Hindular ve Müslümanlar (Bangladeş-Pakistan) henüz ayrılmamıştır. Müslümanlar, Yunanistan’a destek olan İngiliz Hükümetini protesto etmek için defalarca grevler, yürüyüşler, mitingler yaparlar. Türk halkına yardım için aralarında topladıkları parayı, 675.000 TL’yi Türkiye’ye gönderirler. Kime göndermişler? TBMM Başkanı, Devlet ve Hükümet Başkanı da sayılan Kemal Paşa’ya göndermişler. (Cumhurbaşkanlığı Arşivi, A.III-10-a, Dos.44, F.47, F.10-23, Türk İstiklal Harbi, İdari Faaliyetler, C.VII, s.175) 
Mustafa Keskin ise gönderilen yardım paralarının toplam 781.570 TL (122.000 İngiliz Lirası) olduğunu belirtmiştir. (Hindistan Müslümanlarının Milli Mücadele'de Türkiye'ye Yardımları 1919-1923, Kayseri, 1991)  
Hindistan Müslümanları niye Türkiye’ye yardım etmiştir? Türkiye’de Halifeliğin kaldırılacağını tahmin ettiklerinden, Türkiye’de laik bir devlet tesis edileceğini bekledikleri için olabilir mi? Hayır aksine Hindistan Müslümanları Osmanlı Devletine/Halifesine  kendilerini bağlı sayarlar. Her hal ve şartta ona yardım etmeye çalışmışlar. Buna karşılık laik bir devletin ya da toplumun Türkiye’ye yardımı olmuş mudur? Asla olmamıştır. Aksine Türkiye’de Milli Mücadele laik devletlere dolayısı ile laikliğe karşı yapılmıştır. Ama savaştan sonra Türkiye yüzünü, kendisine yardım eden Hindistan Müslümanları gibi topluluklara değil kendisini işgal eden Laik/Hıristiyan topluluklara dönmüştür.
Hindistan Müslümanları Türk değildir. Dolayısı ile Türklük nedeniyle Türkiye Türklerine yardım etmiş değillerdir. Müslüman olan Türkiye Türklerini kardeş bilmişler, Osmanlı Halifesine duydukları sadakat nedeniyle de bu yardımı yapmışlardır. Milli Mücadeleye Hindistan Müslümanlarının yardımı tümüyle İslami ilkelerin bir sonucudur.
Hint Müslümanları para yardımlarını niçin Kemal Paşa’ya göndermiştir? Türkiye’de TBMM Başkanı, Devlet ve Hükümet Başkanı sayılan birisine göndermeleri doğal değil midir? Ankara’daki PTT müdürüne ya da Kadastro şefine göndermeleri akla uygun değildir. Buna karşılık Kemal Paşa’nın kendisine gönderilen bu parayı ne yapması beklenirdi? Hazineye aktarması kendisinin görevi icabıdır.
Ancak O, öyle yapmamış. Hindistan’dan gelen bu 675.000 TL’yi kendi parası gibi şahsi hesabında alıkoymuştur. O dönemde gelen paranın miktarını ve nerede tutulduğunu da kimsenin bildiği yoktur. Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz öncesinde, ordunun ihtiyaçları için para gerekli olmuştur. Kemal Paşa hesabında tuttuğu yardım parasının, 500.000 TL’sini Milli Savunma Bakanlığına aktarır. Savaş bittikten sonra Hükümet, Milli Savunma Bakanlığına aktarılan paranın 380.000 TL’sini iade eder. Hükümet içinde ve TBMM’de hiç kimse, bu paranın iadesine itiraz etmez. Edemez. Kemal Paşa’nın kişisel parası imiş gibi işlem yapılır.
Sabahattin Selek (1921-1990), Kemal Paşa’nın kendi hesabındaki yardım parasından 110.000 TL’sini, yardım olarak Yunan işgaline uğramış bölge halkına dağıttığını iddia eder. (Anadolu İhtilali, C.1. İstanbul 1987,s.143) Selek’in dışında bu dağıtımı duyan gören olmamıştır. Büyük Taarruz öncesinde ordunun ihtiyaçları için Kemal Paşa’nın ödediği 500.000 TL’yi duyup gören hükümet bu parayı 380.000 TL olarak daha üzerinden bir yıl geçmeden ödemiş iken, işgale uğramış bölge halkına verildiği iddia edilen 110.000 TL’yi de görüp duymuş olsaydı behemehal geri ödemesini yapardı. Ancak halka yardım için kullanıldığı iddia edilen bu 110.000 TL’yi ne yazık ki Sabahattin Selek’ten başka gören bilen olmadığından iadesi de yapılamamıştır. Yazık olmuştur. Ancak Selek’in bu iddiası karşılıksız kalmaz ve daha sonra kendisi CHP milletvekili yapılır.
1924’de kurulan İş Bankası’nın kuruluş sermayesinin 250.000 TL’si Kemal Paşa’nın Hindistan Müslümanlarından gelen yardım parasındaki hesabından ödenmiştir. Bu hesap elbette Hindistan yardım paraları ile sınırlı kalmamıştır. 1927’de Mısır eki Hidivlerinden Abbas Hilmi Paşa, Türkiye vatandaşı olmak için CHP’ye bağış olarak 900.000 TL ödeme yapmıştır. Yalnız ödenen bu meblağ, CHP hesabına değil doğrudan Kemal Paşa’nın hesabına yatırılmıştır.
Şimdi bir karşılaştırma yapılsa, Türkiye’ye vatandaş olmak isteyen yabancı birisi, 900.000 TL’yi (elbette günümüzdeki karşılığı olan miktarı) Ak Parti’ye yardım için CB Tayyip Erdoğan’ın hesabına yatırmış olsa nasıl olur? Bu para için neler yazılıp söylenir?
Ancak 1920’lerin 1930’ların Türkiye’si elbette farklıdır. Bir defa Türkiye CHP demektir. CHP ise Kemal Paşa demektir. Bunların arasında fark gözeten ise doğrudan haindir ve belki de yabancıların ajanıdır.
Kemal Paşa’nın ölümünden kısa bir süre önce Hindistan paralarından gelen yardım ile başlayan, Hidivin ödemeleri ile işleyen 2 Nolu banka hesabında, 1.519.892 TL vardır. (H. Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, YKY İstanbul 2018, s.650-651)
İşte “Atatürk’ün Vasiyeti” denilen olay da buradan başlamıştır. Kemal Paşa’nın bankada başka hesapları da vardır. Kendisine gönderilen yardım ve bağış paralarını iddiaya göre ayrı bir hesapta tutarak, şahsi parası ile karıştırmamıştır. Türkiye’nin ihtiyacı olan İş bankasına kuruluş sermayesi olarak, orman çiftlikleri vb kurumların oluşturulmasında bu paraları kullanmıştır. Oysa iddia konusu harcamaların dışında iki numaralı hesapta nakit paradan söz edilmektedir. 5 Eylül 1938’deki vasiyeti ile de bu parayı doğrudan CHP’ye bırakmıştır. Bir yönetici kendisine ait olmayan yardım ve bağış parasını kendi partisine miras olarak bırakabilir mi?
Kemal Paşa, TBMM’nin kararı ile “Atatürk” soyadını almıştır. Türklerin atası, ölümünden önce mirasını Türklere bırakmamış, Türklerin yalnızca küçük bir bölümünü oluşturan CHP’ye (dolayısı ile CHP’lilere) bırakmıştır. İş Bankası’nda CHP’nin hissesi olan % 28.3’ün gelirinde CHP’nin bir payı yokmuş, yalnızca bu hisseyi temsilen CHP tarafından tayin edilen üç kişilik yönetim kurulu, banka yönetimine katılır imiş. CHP hissesi olan miktarın geliri ise CHP aracılığı ile Türk Tarih Kurumuna ve Türk Dil Kurumuna aktarılır imiş. (Mazhar Leventoğlu, Atatürk’ün Vasiyeti, İstanbul 2011, s.106-108; Ş. Süreyya Aydemir, İkinci Adam, C.III, İstanbul 2018, s.131)
Devam edecek…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.