CHP 9 Eylül 1923’de kuruldu.  Tek parti döneminde kendi çalıp oynağı için seçimleri kazanmış sayıldı. Ama 1950’de özgür seçimlerin başlamasından sonra hiçbir seçimi kazanamadı. Kaybettiği her seçimin ardından, seçimlerde hile yapıldığını, şaibeli olduğunu bu yüzden geçersiz olduğunu tekrarladı. Aslında 16 Nisan 2017 akşamından beri CHP yönetiminin referandum sonuçlarını tanımadığını tekrarlaması da yeni bir şey değildir. Önceki seçimlerde referandumlarda olduğu gibi CHP yine kaybetmiştir. Kaybettiği seçimin, referandumun sonuçlarını kabullenecek bir olgunluktan çok uzaktır.

CHP sözcüleri referandumun tekrarlanmasını, tekrarlanmaz ise referandum sonuçlarını hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerini büyük bir şamatayla bağırmaya başladılar. CHP’nin itirazlarını ise iki başlık altında toplamak mümkündür. Birincisi bu işin temel suçlusu elbette millettir. 1950’den beri bir türlü CHP’yi seçmemiştir. Bu büyük bir yanlış olarak görünmektedir CHP yöneticileri için. Ancak CHP’liler bunun için de bir formül bulmuşlar, “halkın cahil çoğunluktan oluştuğunu, CHP’yi hala anlayamadığını, halkın aydınlanmadığını bu yüzden CHP’yi seçmek yerine birkaç paket makarna için ısrarla başkalarını seçtiğini” iddia edip duruyorlar. İşin tuhafı CHP’liler uydurdukları bu yalana kendileri de inanıyorlar. İnsanoğlunun zaten çok eski çağlardan beri böyle bir özelliği vardır, kendi uydurur kendi tapar diye. Maalesef bu özellik CHP etiketiyle M.S. 2017 Türkiye’sinde devam etmektedir.

CHP’nin itirazları için ikincisinin muhatabı ya da suçlusu da YSK’dır. Çünkü YSK, zarfları ve oy pusulalarının sandık mührü ile mühürlenmemiş olması halinde yine de geçerli olacağı hakkında karar aldı. YSK’nın önceki kararları ile son kararı çelişkilidir. Bunu teslim etmek icap eder.

Ancak her şey bu teslim ile bitmiyor. Bir defa referandum için basılı resmi evrak çuval içinde sandıkların kurulduğu binalarda görevlilere teslim ediliyor. O görevlilerde, parti temsilcileri ile birlikte o çuvalı açarak ilgili evrakı çıkarıp mühürleyerek vatandaşın tercihine sunuyorlar. Tartışmalara göre bazı sandıklarda, sandık mührü ile oy pusulası ve zarfı mühürlenmemiş. Muhtemelen YSK, bu sandıklarda kullanılan oylar da geçerlidir diye karar almasaydı, CHP’nin bundan haberi olmayacaktı. Referandum sonuçlarına itiraz için başka bahaneler arayacaktı. Ama YSK’nın bu kararı CHP’yi de bahane aramaktan kurtarmış oldu.

Mühürsüz olarak kullanılan oy pusulaları ve zarfları ne kadardır? Sayısını bilen yoktur. Bu sayı referandumda ki evet hayır sonucunu değiştirecek ölçüde midir? Onu da bilen yoktur. Çünkü tespit edilmemiştir. Üstelik bu itirazlara şamataya konu olan sandıklarda CHP’nin de temsilcisi var. Onların da rakip siyasi partilerim temsilcileri ile ve sandık kurulunun diğer üyeleri ile evetçilerin lehinde ittifak ederek, hayırcıların aleyhine bir işlem yapmaları da akla aykırıdır. Buna rağmen CHP yönetimi referandumun iptal edilmesini, tekrarlanmasını istemektedir. Yenilen tarafın isteğine göre referandumun tekrarı dünyanın hiçbir yerinde görülmüş duyulmuş bir iş değildir. Referandumun tekrarlanması yine evet sonucunun çıkması halinde CHP’nin bunu kabul edeceğinin de hiçbir garantisi yoktur.

CHP referandum sonucunu tanımayarak ne yapabilir? 2019’a kadar ilgili yasalarda TBMM’de yapılacak değişiklikleri engelleyebilir mi? Hayır engelleyemez. O değişikliklerin tümü yapılır. 2019’da yapılacak başkanlık seçimini ve o seçimden sonra başkan seçilecek şahsın doğrudan hükümet kurmasını engelleyebilir mi? Hayır onu da engelleyemez.

Referandum sonuçlarını tanımayacağını CHP’den önce PKK-DHKPC ve FETÖ’de açıklamıştı. CHP bu konuda yalnız değildir. Terör örgütlerinin kaos oluşturmak, iç barışı bozmak ve terör saldırıları ile Türkiye’yi yaşanmaz idare edilemez bir ülkeye çevirme denemeleri olabilir. Ancak geçen dönemde bu terör örgütlerinin saldırıları ve sonuçları göstermiştir ki istedikleri sonucu almaları mümkün görünmüyor. CHP’nin bu terör örgütlerine destek vermesi sokakları daha çok hareketlendirir. Hepsi o kadar.

CHP bu yolu seçerse bir terör örgütü durumuna gelir. Yaptıklarının hesabını elbette verir. Bankaya, çeşitli ticari kuruluşlara ve tv’ye sahip olmak gibi ayrıcalıklarını kaybeder. Dışarıdan gelen yardım paralarının gasp edilmesi ile 1924’de kurulan İş bankasında ki hisselerini kaybeder. Tek parti döneminin zorbalıkları ile sahip olduğu gayrimenkullerini kaybeder. CHP tarihte işlediği zulümleri, suçları ile birlikte tarihin çöp sepetine gönderilir. Böyle bir sonuca kim itiraz edebilir ki? Türk halkının ve Türkiye’nin geleceğinin CHP saldırılarından engelinden korunması anlamına gelir.

CHP’yi böyle saldırgan ve terör örgütlerinin müttefiki durumuna getirecek ölçüde cesaretlendiren AB’nin açık ABD’nin ise örtülü desteğidir. Referandum sonuçları hakkında AB’nin hiçbir olumlu açıklama yapmayarak pusuda beklemesinin anlamı budur. Ancak CHP’nin bu referandumda ki müttefiklerinden Saadet Partisinin tutumu ise henüz açık değildir. O da referandum sonuçlarını kabul ediyor mu etmiyor mu?