İnsanların içindeki adalete inancı öldürdüğünüzde, sokakların adaleti devreye girer. Bu bir ülkenin ve bir milletin felaketinden başka bir şey değildir. 
Türkiye, son yıllarda sokaktaki şiddet artışını an be an yaşıyor. 
Ne yazık ki bir çok yargı kararı ile şiddeti uygulayanlar kısa sürede sokağa çıkıyor ve mağdur olduğuyla kalıyor algısı her geçen gün daha da fazla toplumda kabul görüyor. 
Bir yanda illegal isimlerle görüntüleri yansıyan yargı mensupları, bir yanda toplumun vicdanını sızlatan yargı kararları bir yanda kitlelerin yargı kararlarına karşı homurdanmaları. 
Başka yerlerin adaletini beklemeleri…
Bazen ilahi adalet bazen hapishane adaleti bazen sokağın adaleti… 
Adaleti hukuk sisteminin dışında aramaya yönelmek bir felaketin ayak seslerinden başka ne olabilir ki? 

Bu ülkenin çocuklarını yargı korumazsa kim koruyacak? Nasıl olacak? 
İki küçük çocuk psikolog eşliğinde yaşadıkları istismarı anlatıyor.
 İfade veriyor çocuk. 
Yetmiyor resimlerini çizerek anlatıyor yaşadıklarını. 
Aile Bakanlığı müdahil oluyor davaya…
Adalet Bakanlığı avukatları tahliyeye itiraz ediyor. 
Milletin vicdanı kanasın diye verilen kararların amacı, hedefi, izahı ne olabilir…
Türkiye hukuk devleti. Bu ülkenin mert ve yiğit hakimleri savcıları çoğunlukta. 

Milleti devlete düşman edebilecek kararların mantığını çıkıp o kararı veren kişiler kamuoyuna açıklamalıdır. Kamuoyunda infiale neden olan kararı veren, kamuoyuna bunun nedenini izah etmelidir. 

Ama daha önce her şeyden önce hukuk sistemimizin bir an önce ivedilikle yeniden bir reform hatta sil baştan yapılma zorunluluğu var.
Ne yazık ki bugün istismara uğramış iki küçük çocukla ilgili verilen karar ilk değil son da olmayacak gibi görünüyor. 
Elmalı Davası’nda verilen karar sadece milletin değil devletin de ayağa kalkmasına yol açtı. Devletin en yetkili isimleri çok sert sözlerle bu durumu protesto etti. 
Bu ülkenin Adalet Bakanı, kamuoyunu adeta ayağa kaldıran karar için açıklama yapıp HSK’nın inceleme başlattığını açıkladı. 

Türkiye Elmalı kararı ile adeta ayağa kalktı. Bunun bir milat olmasını umut ediyoruz. Toplumun her kesiminden spordan sanata, bürokrasiden siyasete kadar toplumun her kesiminde aynı vicdan sızısı oluşturan bu karala ilgili en sert tedbirlerin alınması şart. 
Hiç zaman kaybetmeden tepeden tırnağa bir yargı reformu için hiçbir bahane üretmeden tüm yetki sahipleri harekete geçmeli. 
Ve kamuoyunu bu kez asla bu durumun unutulmasını, konunun kapanmasını ve bu büyük sorunun çözümünün ertelenmesini engellemeli. Halk isterse, adalet gelir.

Hem de öyle bir gelir ki!

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın bu kararla ilgili tepkisi meseleyi de özetliyor. 
Kalın, Twitter'dan açıklama yaparak, "Bu korkunç hadisede çocuk istismarına müsamaha gibi algılanabilecek kararlardan kaçınmak şarttır. Alçaklar en ağır cezayı almalıdır" dedi.
Bu ülkenin adaleti çocuklarını korumayacak bir tavır içinde olamaz. Bu ülke tüm çocuklarını ayrım gayrım yapmadan koruyup kollamakla görevli. Çocuklarını koruyamayan bir devlet olamaz. Çocuklarına yapılanın hesabını sormayan bir devlet de olamaz. 
Şimdi gözlerimizi devletimize çevirdik ve devletimizin bu alçaklığa vereceği cezayı bekliyoruz!