Eskiden Laikçiler, ‘laiklik elden gidiyor. Dincilik aldı başını gidiyor. Şeriatçılar iyice azdı. Gençlerimiz çağdığı ideolojilerin bataklığında perişan oluyor’ propagandası yapıyordu. Şimdi de ‘Çocuklarımız, gençlerimiz deizm bataklığında debeleniyorlar. Din elden gidiyor’ propagandası yapanlar türedi. Prof. İhsan Fazlıoğlu’na gelen başörtülü bazı hanımların, ‘Ateist olduklarını’ üzülerek söyledikleri medyaya yansıyınca, konu bir araştırma ve bilimsel veri gibi algılanmış ve herkes klavyeye sarılmaya başlamıştır.

Bir farkla;  laikler, laikliğin elden gitmesinin kabahatini kendi laiklik uygulamalarında aramazlarken, gençlerin deizm bataklığında bocalamalarının kabahatini Müslümanlarda, din hocalarında, din algısında, din eğitiminde ve en önemlisi 16 yıllık AK Parti iktidarının uygulamalarında aramaktadırlar. Tabi ki bunu dindarların laiklerden çok daha eleştiriye ve özeleştiriye açık olduğuna yorabiliriz. Ancak, bu çok iyimser bir yorum olur.

Şimdi ilahiyatçılar, Diyanet hocaları, aydınlar, din görevlileri, hocalar, yazarlar… Cümbür cemaat ‘Nerede hata yaptık ta bu gençler Allah’a iman etmelerine rağmen dine, kurana, peygambere iman etmiyorlar’ın cevabını arıyoruz.. Kimimiz de ateist- deist üretme çiftliği gibi çalışan bazı hocalar ve din söylemlerinden kurtulmak için bir fırsat gibi görüyoruz. Din Kültürü öğretmenlerinin Konya’da yaptığı çalıştay gibi… Bu çalıştayda din eğitimi ve öğretimi konusunda yapılan yanlışlar/ hatalar ifade edildi ve ne yapılması gerektiğine dair çok güzel öneriler dile getirildi. İlahiyat dekanları İnönü Üniversitesi’nde toplanmışlar ve kamuoyuna çok güzel tespitler içeren bildiriler deklere etmişler.  Bu sürecin bereketli sonuçları olacağını umuyor ve inanıyorum.

Ancak, gençlerin ‘Deizm bataklığında boğuldukları’ bilgisi bir propaganda da olabilir. FETTÖ içindeyken ‘Ne söylesen dini olur rencide’ misali herkesi ateist ilan eden militanlardan bazıları, 17-25 Aralık ve 15 Temmuzdan sonra ‘Ben artık Müslüman değilim. Solcu kafirler Müslümanlardan iyiymiş. Biz aldandık.” demeye başlamışlardır. Mümkündür ki bu başörtülü hanımlar Fazlıoğlu’nu trollemiş olabilirler. Kaldı ki Fazlıoğlu’na gelen başörtülü hanımlar samimi olsalar bile bunu ‘İmam hatip öğrencileri, dindarların çocukları deist oluyor’ şeklinde genele teşmil etmek uygun olmaz. Böyle bir şey yapmak için en azından bir takım anketlere ve araştırmalara dayanmak gerekir. Ben de çalıştığım okuldaki ateist olduğunu sanan öğrencilerimin iman ettiğini örnek göstererek ‘Türkiye’de Ateist gençler hızla İmana giriyor’ diyebilir miyim?

Ayrıca Türkiye’de kavram fukaralığı yüzünden herhangi bir dini konuda soru sorduğunuz ya da eleştiri yaptığınız zaman hem başkalarınca ‘Ateist’ damgasını yemeniz ve hem de kendinizi ‘Ateist mi oluyorum’ diye hissetmeniz mümkündür. Çocuğu, din hocasına Namaz’ın mantığı hakkında soru soran bir arkadaşım ‘Çocuğun ateist oluyor’ diye okula çağrılmıştı.

8-10 yıl önce oğlumun gittiği dersanenin (FETO dersanesi değildi) bir hocası benimle görüşmek istemişti. “Gençler yoldan çıkıyor, birahanelere gidiyor. Ortam bozuk... vs” demişti. Benim oğlum da mı gidiyor? Bildiğiniz bir şey mi var? dediğimde, ‘Hayır, böyle bir bilgim yok’ demişti. ‘Ama her an her şey olabilir. Dikkatli olmak lazım’ demişti. ‘Sizce ne yapmamız lazım?’ diye sorduğumda da ‘dini sohbete gelmesine izin vermelisiniz’ demişti.  Oğlum bir akşam sohbete gittiğinde de ağlak iğvacı vaiz çıkmıştı işin içinden.

Dersanelerin kapatılma süreci ve öncesinde bir ‘ilkokul ortaokul ve liselerin çevresinde bonzai satışı ve çocukların/gençlerin bonzai tuzağına düşmesi’ haber furyası ile yatıp kalkıyorduk. O dönemde şunu yazmıştım:

“Şu kadar yıldır öğretmenim. Hem de en zor okullarda çalıştım. Bonzai kullanan veya satan tek bir öğrenciye rastlamadım. Bu haberleri FETO organizasyonu yapıyor. Zımnen şunu söylüyor halka: ‘Çocuklarınızı bize vermezseniz uyuşturucu barağına saplanır’ FETO uyuşturucuda kendine rakip istemiyor. Hiçbir uyuşturucu FETTO’dan ve öğrettiklerinden daha tehlikeli değildir.”

Deizm furyasının gençler arasında hızla yayıldığı bilgisi abartıldığı kadar olmadığını ve olamayacağını düşünüyorum. Günlük konuşmalarımızda her 5 cümleden birinin dua cümlesi olduğunu düşünürsek Deizm ve Ateizmin şansı yoktur.

Ama Allah’a ve Dine inanıp, seküler bir hayat yaşamak ise vak’ayı adiyedendir.