SON DAKİKA
Hava Durumu

Bursa'nın yardım eli Suriye'ye ulaştı...

Bursa İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Derneği (İHH) çalışanları, Bursa’dan Suriye’ye yardım ve kardeşlik eli uzattılar. Bursa İHH, en

Haber Giriş Tarihi: 03.03.2013 22:26
Haber Güncellenme Tarihi: 03.03.2013 23:26
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/
Bursa'nın yardım eli Suriye'ye ulaştı...
Bursa İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Derneği (İHH) çalışanları, Bursa’dan Suriye’ye yardım ve kardeşlik eli uzattılar. Bursa İHH, en son 4 tırdan oluşan yardımları Bursa’dan Suriye’ye ulaştırdı. İHH’nın savaşın başlamasından bu yana Suriye’ye toplam 1 milyon 100 liralık yardım yaptı.



İHH Bursa şubesinden 7 kişilik bir ekip Bursa’nın yardımlarını Suriye’ye ulaştırdı. Ekip içinde bulunan İHH Bursa Şubesi görevlilerinden Osman Kepenek, Suriye izlenimlerini Şehir Gazetesi ile paylaştı.

Suriye’de 2011 yılından bu yana, savaş soluk almadan yoluna devam ediyor. Esed’in inatçı tavrından ve rejim ordusunun ardı arkası kesilmeyen bombaları sebebiyle dinmek bilmeyen kan yağmurundan dolayı Suriye’ye özgürlüğün baharı bir türlü gelmiyor.

Resmi kaynaklara göre bugüne kadar Suriye’de yaklaşık 70 bin insan öldü. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay son haftaki çatışmalarda Suriye’de 10 bine yakın insanın hayatını kaybetmiş olabileceğini söylüyor. Ekim ayı itibari ile Suriye’de ölen çocuk sayının 3 bini geçtiği söyleniyordu. Binlerce Suriyeli topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Sadece Türkiye’deki mültecilerin sayısı 150 binin üzerinde. 1.5 milyon kişinin üzerinde insan Suriye’de açlık sınırında yaşıyor.

Peki tüm bunlar ne için oldu? Neden reva görüldü halka bunca zulüm? Neden insanların başına bombalar yağdırıldı? Aslına bakarsanız bu soruların basit bir cevabı var. Sürmekte olan rejim devam etsin, bir saltanat yıkılmasın diye. Peki, hangi rejim ne tür bir saltanat bunca ölümü, yıkımı meşru kılar?

Bursa İHH derneği bu güne kadar 24 tırlık yardımı Suriye’ye ulaştırdı. En son gönderilen ve 4 tırdan oluşan yardımların içerisinde, 3 ton pirinç,1 ton bulgur,3,5 ton makarna,1 ton Ayçiçek yağı,1ton kırmızı mercimek,500 kg k.fasulye,8 bin adet 200 gr helva,750 adet battaniye,1500 adet hazır giyim malzemesi,4 bin tl tutarında 300 koli süt,120 adet 5 kg konserve,40 adet yatak ve 45 ton odun bulunuyordu.

“ŞEHİRLER İNSAFSIZCA BOMBALANIYOR KÖPEKLER İNSAN ETİNE ALIŞMIŞ”



Suriye’nin  Babu’s-Selam sınır kapısında İHH tarafından kurulan mülteci kampına yardım götüren ekibin içinde bulunan İHH görevlilerinden Osman Kepenek, gözlemlerini Şehir Gazetesi’yle paylaştı. İHH Bursa ekibi Babu’s-Selam sınır kapısından Halep’in ilçesi el-A’zaz şehrine ve oradan da yine Halep’in bir başka ilçesi olan el-Bab’a kadar gitmiş. Halktan birçok kişiyle görüşmüşler. Tabii gördükleri manzaralar hiç de iç açıcı değil. Bakın Osman Kepenek neler diyor:



“El-Bab’da bulunan Devlet hastanesinin durumu içler acısı. Hastane kullanılamaz  durumda. Devlet hastanesi potansiyel bir hedef durumunda. Özellikle hastane bombalanmış. El-Azez’de kentinin ise yaşanılacak bir yeri kalmamış. Sağlam binalardan çok daha fazla yıkıntılar var.”

Kepenek, bombalama konusunu birazcık daha detaylandırdığında durumun her akşam televizyon ekranlarından görülenden daha vahim ve acımasız olduğu anlaşılıyor:

“Şehirler adeta bombalarla dövülmüş. Bombalamalarda taktik şöyle: Önce bir yere bir bomba atılıyor. Ardından halk, yaralıları kurtarmak maksadıyla bomba düşen yere gidiyor. Halk bombalanan yere toplandığında aynı nokta tekrar bombalanıyor. Asıl büyük bombalama ve kıyım o anda yapılıyor. Bu sebeple şehirler hayalet şehre dönüşmüş durumda. Cesetleri sokak köpekleri yiyor. Oradaki köpekler insan etine alışmış.”

Bu tüyler ürperten ifadeler iktidarın kendi halkına bakışını da çok iyi özetliyor. Hatta Beşşar Esed’in ordusu bu kıyımı ve yıkımı o derece ileriye götürmüş ki “Bir insan kendi ülkesine nasıl böyle düşman olabilir?” diye kendinize sormadan edemiyorsunuz.  Osman Kepenek bu durumu şöyle anlatıyor:

“Esed askerleri, çekilmek zorunda kaldığı bölgeleri bombalayarak çekiliyor. Her yeri bombalıyor. Suriye’de büyük bir yıkım var bu sebeple. Halep’te sağlam bir bina nerede ise kalmamış durumda. Şehirler insafsızca hedef gözetmeksizin bombalanıyor. Şehirler kısa bir zamanda yeniden imar edilebilecek durumda değil. Bombalamalarda cami, medrese, hastane hedef gözetmiyorlar. Buradaki amaç halkı bezdirmek fakat halk günlük yaşamına her şeye rağmen devam ediyor.”

SURİYE ORDUSU MİSKET BOMBASI KULLANIYOR



Suriye ordusunun sivillere karşı misket bombaları kullandığı yönünde bir takım haberler hatırlanacağı üzere geçtiğimiz aylarda basında yer almıştı. Kepenek, şunları söylüyor:

“Esed ordusu misket bombaları kullanıyor. Biz atılan bir misket bombasının omurgasını kendi gözlerimizle gördük.”

İçinde çok sayıda küçük bomba bulunan misket bombası, atıldıktan sonra patlayarak içindeki küçük bombaları geniş bir alana saçıyor. Bu bombaların bir kısmı patlamazken, bunların bazen günler, aylar ve hatta yıllarca düştükleri yerde kalarak her an patlama ihtimali bulunuyor. Bu da sivil halk ve özellikle çocuklar için büyük tehlike oluşturuyor.

NEDEN HEDEF GÖZETİLMİYOR?

Suriye ordusu neden hedef gözetmiyor; neden halkı da katlediyor?  Osman Kepenek “Direnişçiler de bombalanan halkın kendisi.”diyor ve şu tespitte bulunuyor:

“Rejim, direniş ile halkı birbirine düşürmek istiyor. Hiç hedef gözetmeksizin bombalama yapıyorlar bu yüzden. Esed zamana karşı oynuyor;  bu bombalamaya devam ederse halkın en sonunda çözüleceğini direnişçilerle arasının açılacağını düşünüyor. Fakat direnişçiler de bombalanan halkın kendisi. Bu sebeple Esed bunu başaramıyor.”

Bir kez daha anlıyoruz ki Suriye ordusunun karşısında silahlı ve silahsız olmak üzere halk direnişi var. Dolayısıyla hedefte de halk var.

HAYATIMDA İLK DEFA BU KADAR ÖZGÜRÜM

Bazı Müslüman çevreler ve kanaat önderleri “Arap Baharı”nı bir Batı projesi olarak değerlendiriyor.  Bu sebeple duruma biraz temkinli yaklaşıyorlar. Ayaklanan halkların, İslam’ı değil “demokrasi”yi ve Batılı değerleri istediklerini belirtiyorlar. Her ne kadar bu söylenenlerde bir haklılık payı olsa da Osman Kepenek’in şu ifadeleri gözden kaçırılmaması gereken bir duruma işaret ediyor:

“Halk her şeye rağmen sabır ve tevekkül halinde. Kendilerine ihtiyacınız var mı diye sorduğumuzda ‘Allah’a şükürler olsun bir ihtiyacımız yok.’ diyorlar. Halk Esed’in hiçbir formülüne inanmıyor ve ‘Benim akrabalarım öldü ama mutluyum ve hayatımda ilk defa bu kadar özgürüm.’ diyor.  Özgürlüğün tadını aldık, diyor halk.”

KARA GÜCÜ MUHALİFLERİN ELİNDE

Kepenek’ten öğrendiğimize göre 2 yıldır süren bu kanlı savaşta gelinen son noktada muhalif güçler kara üstünlüğü sağlamış durumda. Esed askerleri, Lazkiye, Şam ve Haleb’e sıkışmış ve kara kuvvetleri  de oldukça zayıf. Bu sebeple uçaklarla bombardıman yapma yoluna gidiyor. Esed, Halkı sukut füzeleri ile vuruyor. Bu füzeler de bir mahalleyi ortadan kaldıracak güçte.

İHH KAMPI

Suriye tarafında Babu’s-Selam’da bulunan İHH kampında yine İHH ‘ya ait bir sağlık tırı bulunuyor. Ayrıca kampta çadır okullar da bulunmakta ve bu okullarda yaklaşık 200 öğrenci eğitim görüyor. İHH kampı 8000 kişiye hizmet veriyor. Kamptaki aş evi ise günde yaklaşık 10.000 kişiye sıcak yemek veriyor.

Osman Kepenek’ten öğrendiğimize göre bölgeye yakında 3000 tane konteyner ev kurulacak. Bu konteyner evlerin 1000 tanesi ise İHH yapacak.

Kepenek bölgede bulunan hastaneler için acil olarak tıbbi cihazlara ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Ve ekliyor: Yardımlar süreklilik kazanmalı.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.