SON DAKİKA
Hava Durumu

'Türkiye ile savaşmamamız Esed rejimini çileden çıkardı'

Heyet'ut Tahrir'uş Şam lideri Ebu Muhammed el Cevlani yeni bri ses kaydı yayınladı. Cevlani, 'Astana'yı reddettik ve Türkiye ile bir formül bulma yolunu

Haber Giriş Tarihi: 17.01.2018 13:02
Haber Güncellenme Tarihi: 17.01.2018 15:02
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/
'Türkiye ile savaşmamamız Esed rejimini çileden çıkardı'
Heyet'ut Tahrir'uş Şam lideri Ebu Muhammed el Cevlani yeni bri ses kaydı yayınladı. Cevlani, 'Astana'yı reddettik ve Türkiye ile bir formül bulma yolunu seçtik. Bu gelişme Türkiye'nin İdlib'e girmesini ve bizimle savaşmasını isteyen rejim ve müttefiklerini çileden çıkardı' dedi.

İdlib'deki hakimiyeti sebebiyle Suriye savaşının önemli aktörlerinden biri haline gelen Heyet'ut Tahrir'uş Şam Heyeti (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el Cevlani yeni bir ses kaydı yayınladı.

Asya'nın Sesi ve Mepanews'in aktardığına göre Cevlani'nin açıklamaları şu şekilde:

"Bazı muhalif örgütlenmelerin barış görüşmeleri adı altında katıldığı konferanslar nedeniyle kritik bir aşamadan geçiyoruz.  Devrimin gasp edilmesi girişimlerine karşı bir kez daha uyarıyoruz. Bu girişimlerin en tehlikelisi sözle ve fiille reddettiğimiz Astana sürecidir. Bir çokları tavrımızdan dolayı bizi eleştirdi ancak bu tehlikenin varlığı ortaya çıktı.

ASTANA'DA İŞGALE MEŞRUİYET SAĞLANDI

Astana müzakereleri Rusya'nın işgaline meşruiyet sağlamayı başardı, Rusya siyasi çözümün bir parçası haline geldi ve hatta rejimin vahşetini durdurmak için garantör (!) oldu.

Rusya ve İran, telkinler ve baskı sonucunda bazı muhalif grupların cepheleri-saldırıları dondurmasında başarılı oldu. Biz ne zaman rejim ve destekçilerine saldırılar düzenlesek, bu muhalif gruplar bize karşı bir medya kampanyası başlattı. Rejime karşı saldırı düzenlemek adeta suç haline geldi. Hatta bazı anlarda muhalifler rejime bazı istihbaratlar sızdırdı. Tüm bunlar rejim saldırıları devam ederken oldu. Daha sonra, kuzeyi Rusya ve Türkiye'nin nüfuz bölgeleri olarak bölmek amacıyla çatışmasızlık bölgeleri planı devreye sokuldu. Haritalara dökülen anlaşma, çatışmasızlık bölgelerinin dışında kalan demiryolu hattının doğusunun rejime ve İran'a teslim edilmesini içeriyordu.

ASTANA'YI REDDETTİK, TÜRKİ İLE İRTİBAT KURDUK

Astana müzakereleri, rejime ve müttefiklerine belirlenen bölgelere saldırma ve ele geçirme hakkı verdi. Biz bunu reddettik.
Demiryolu hattının doğusunun verilmesini reddettik, Türkiye ve muhaliflerle bu konuda irtibat kurduk. Bazı muhalif gruplar bu bölgelerden çıkmamız için bizi ikna etmeye çalıştı. Bazı muhalif grupların -ne yazık ki- kabul ettikleri anlaşmayı, biz reddettik.  Çok sayıda savaşçı ve 200 bin insan bu bölgeyi terketmek zorunda kaldı. Astana'daki pervasızlığın bedeli bu şekilde ödenmek zorunda kalındı.

TÜRK ASKERİ İLE ÇATIŞMADIK, REJİM ÇİLEDEN ÇIKTI

Astana anlaşması, Batı bölgesinde Türk askerlerinin olduğu kontrol noktalarının kurulmasını içeriyordu. Biz bu girişimi de reddettik. Çünkü bu yerlerin daha sonra rejime teslim edilmeyeceğine dair bir garanti yoktu. Ayrıca bu girişim cihat ve savaş ruhuna zarar verecekti, bölgesini savunmak zorunda olan insanları uyuşuklaştıracaktı.

Ardından gerilimin maliyetini en aza indirecek ve Müslümanlara vereceği zararı önlemek amacıyla Türkiye ile bir formül bulma yolunu seçtik. Bu gelişme Türkiye'nin İdlib'e girmesini ve bizimle savaşmasını isteyen rejim ve müttefiklerini çileden çıkardı.

REJİMİN, BİZİ TÜRKİYE İLE SAVAŞTIRMA PLANI BAŞARISIZ OLDU2018-01-17_12h30_38
Rejim bizi Türkiye ile savaştırma planında başarısız olunca, bu sefer daha kötü bir planı devreye soktu. Ekim ayında Harici Devleti (IŞİD)'nin doğu Hama'ya girmesine izin verdiler ve bölgede hem rejime hem de IŞİD'e karşı savaşmak zorunda kalındı. Bu hamle bize onlarca savaşçı ve çok sayıda maddi kayba mal oldu. Bu bölgedeki rejim ilerlemesinin bir nedeni de buydu. Muhalif gruplar bölgeye kör olmuşken tüm bu gelişmeler yaşandı. Rejim İdlib'e yönelik saldırılarına devam ediyor ve çatışmalar 100 gündür yaşanıyor.  Suriye halkının durumunu gözler önüne sermek için yayınlar yapıyoruz. Son günlerde gruplar rejime karşı savaşa yeniden katıldı, bu bizim hoş karşıladığımız ve rejim buraları geri almayı başarsa da yeni bölgeleri özgürleştirmekten daha iyi olduğunu düşündüğümüz bir şey. Bu halihazırda bizim için yeterli zira (savaşmaya dair ç.n.) isteğin özgürleştirildiğini ve savaşma ruhunun diriltildiğinin göstergesi."

TÜRK ASKERİ İDLİB'E GİRERKEN HTŞ İLE İLGİLİ HABERLER ÇIKMIŞTI

Astana toplantısında alınan İdlib'e operasyon tartışmaları gündemdeyken, Türk askerinin bölgeye gireceği belirtilmiş fakat hedefin kim olduğu halen netleşmemişti. Avrupa, İran, ABD ve Rusya'dan HTŞ eleştirileri yükselirken, Türkiye'nin son ana kadar "sivil inisiyatif" girişimlerde bulunan muhalifleri desteklediği ve bu grupların da HTŞ'ye silah bırakma çağrısı yaptığı belirtiliyordu. HTŞ, Astana'da alınan kararı reddettiğini ve bölgeye girecek her gücü işgalci şeklinde tanımlayacağını söylerken 8 Ekim (2017) günü Türk askerinin İdlib'e girdiği haberleri gelmişti. Haberi ilk olarak duyuran uluslararası ajans Reuters olurken, kamuoyu ile şu ifadeler paylaşılmıştı: "Türk ordusu Heyet'ut Tahrir'uş Şam refakatinde İdlib'e girdi."

Bu noktada iki HTŞ mensubunun TSK'nın iş makinalarının bulunduğu noktaya taciz ateşi açtığı ve HTŞ'nin iki ismi tutukladığı iddia edilmiş fakat bu iddialara ne örgüt ne de Türkiye tarafından doğrulama ya da yalanmala gelmemişti.

O ana kadar Türkiye kamuoyunda bu durum tepki çekmiş ve "Türk askeri neden İdlib'e giriyor? HTŞ ile Mehmetçik karşı karşıya gelirse ne olacak?" değerlendirmeleri yapılmıştı. Fakat aynı günlerde HTŞ ve farklı muhalif grupların da aralarında olduğu örgütlerle temaslar kurulduğu ve iletişime geçildiği haberleri gündeme gelmişti. (Tımeturk)
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.