Aşağıdaki satırlar Bekir Coşkun’a ait. Önce dikkatle bir okuyun sonra bana kulak verin…
“Yazı yazmayışımın belki otuzuncu gününde, büfenin önündeki okurum yine tebrik etti:
“Nasıl da güzel yazmışsınız yine, her gün okuyoruz…”
Daha önce de başıma geldiği için tecrübeliyim, can sıkıp “Yazım yok ki” diyemedim…
Üsteledi:
“Dokundura dokundura…”
“…….!”
“Öyle demeyin, taşı gediğine koymuşsunuz…”
Giderken seslendi:
“Arkanızdayız…”
Önemli olan, yazı olmasa bile yazıyı beğenenin olması…”
Bekir şecaat arz etmiş. Okumayan okurları olduğunu söylemiş. İşin daha da vahim kısmını da yine kendi ağzından şöyle açıklıyor;
“Nitekim bir buçuk aydan fazladır yazı yok, genç gazeteciler beni “ayın yazarı” seçtiler…”
Yahu haydi diyelim vatandaş okumuyor kulaktan dolma yağ çekiyor. Ya bu “Genç Gazetecilere” ne demeli? Bunlar gazeteci değil soytarı olmalı. Yazmayan yazarı ayın yazarı seçmek ne demek?
Böyle mahlûkat olunca bunları sürü gibi gütmek de kolay elbet. Telefonlarına “İngiltere’den çay ithal ediyoruz.” Diye mesaj gönderirsin bunlar da inanır doğal olarak.
Sosyal medyada “Kaz dağlarında ağaç kalmadı” başlığıyla bir fotoğraf paylaşırsın, fotoğrafın sahte olması önemli değildir, bunlar yine inanır. Üstelik yalanı yüzlerine vurunca da kabullenmezler.
Bu tipler için yazmak fayda etmez. O yüzden aklıma Nazım Hikmet’in bir şiiri geliyor Kaz Dağları martavalını görünce;
“Ey
beni
ağzı açık
dinleyen adam!
Belki arkamdan bana
bu kalbini
haykırana
"kaçık"
diyen adam!
Sen de eğer
ötekiler
gibi kazsan,
bir mana
koyamazsan
sözlerime
bak bari gözlerime;”
Daha başka söze gerek var mı?
Bir de çıkıp utanmadan oy istiyorlar. Bu güruh da utanmadan bunlara oy verecek. Kim kimi seçecek anladınız değil mi?
********
Gazetelerde bir haber; “Fransa anne ve baba kelimelerini kaldırıyor. Yerine ebeveyn kelimesi kullanılacak. Karar eşcinsel çiftler gözetilerek alındı.”
Yahu bu Fransızlarda bir şeylik var ama NELİK! Var?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Alpan
Durumun özeti...
“Yazı yazmayışımın belki otuzuncu gününde, büfenin önündeki okurum yine tebrik etti:
“Nasıl da güzel yazmışsınız yine, her gün okuyoruz…”
Daha önce de başıma geldiği için tecrübeliyim, can sıkıp “Yazım yok ki” diyemedim…
Üsteledi:
“Dokundura dokundura…”
“…….!”
“Öyle demeyin, taşı gediğine koymuşsunuz…”
Giderken seslendi:
“Arkanızdayız…”
Önemli olan, yazı olmasa bile yazıyı beğenenin olması…”
Bekir şecaat arz etmiş. Okumayan okurları olduğunu söylemiş. İşin daha da vahim kısmını da yine kendi ağzından şöyle açıklıyor;
“Nitekim bir buçuk aydan fazladır yazı yok, genç gazeteciler beni “ayın yazarı” seçtiler…”
Yahu haydi diyelim vatandaş okumuyor kulaktan dolma yağ çekiyor. Ya bu “Genç Gazetecilere” ne demeli? Bunlar gazeteci değil soytarı olmalı. Yazmayan yazarı ayın yazarı seçmek ne demek?
Böyle mahlûkat olunca bunları sürü gibi gütmek de kolay elbet. Telefonlarına “İngiltere’den çay ithal ediyoruz.” Diye mesaj gönderirsin bunlar da inanır doğal olarak.
Sosyal medyada “Kaz dağlarında ağaç kalmadı” başlığıyla bir fotoğraf paylaşırsın, fotoğrafın sahte olması önemli değildir, bunlar yine inanır. Üstelik yalanı yüzlerine vurunca da kabullenmezler.
Bu tipler için yazmak fayda etmez. O yüzden aklıma Nazım Hikmet’in bir şiiri geliyor Kaz Dağları martavalını görünce;
“Ey
beni
ağzı açık
dinleyen adam!
Belki arkamdan bana
bu kalbini
haykırana
"kaçık"
diyen adam!
Sen de eğer
ötekiler
gibi kazsan,
bir mana
koyamazsan
sözlerime
bak bari gözlerime;”
Daha başka söze gerek var mı?
Bir de çıkıp utanmadan oy istiyorlar. Bu güruh da utanmadan bunlara oy verecek. Kim kimi seçecek anladınız değil mi?
********
Gazetelerde bir haber; “Fransa anne ve baba kelimelerini kaldırıyor. Yerine ebeveyn kelimesi kullanılacak. Karar eşcinsel çiftler gözetilerek alındı.”
Yahu bu Fransızlarda bir şeylik var ama NELİK! Var?