SON DAKİKA
Hava Durumu

Elit asalaklar

Yazının Giriş Tarihi: 22.12.2018 21:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.12.2018 21:00
"Kaymağını yedikleri bu ülkeye adeta asalak gibi yapışan elitler, Türkiye'nin kültür hayatının çoraklaşmasının da başlıca müsebbipleridir."

Sayın Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan

Gerçeklerin bunların yüzüne tokat gibi vurulması gerekiyordu da, o tokadı usturuplu atacak birisi lazımdı. Benim de senelerdir söylediğim şeyi Sayın Başkanımız çok güzel özetledi. Necip Fazıl Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada;

"Türkiye'nin düşünce ve yazı hayatı çok uzun yıllar her türlü keyfiliğin, her türlü bağnazlığın sergilendiği bir alan olmuştur. Eserin özgünlüğünden ziyade ideolojisine bakan, yazarın kimliğini eserinin önüne koyan bir kesim, tekellerine aldığı bu alanda kendi hizipleri, kendi küçük grupları dışında hiç kimseye hayat hakkı tanımamıştır." Deyiverdi.

Kemalist ideolojiye göre “Safahat” okumak gericilik, Peyami Safa okumak kafatasçılık kabul edilmişti. Necip Fazıl okursanız da gerici olurdunuz. Oysaki başta İngiliz olmak üzere bütün Avrupalı, Rus, ABD'li yazarlar pek ilericiydi.

19’uncu yüzyılın sefalet içindeki İngiltere’sini anlatan Dickens modern hikâyeler söylüyordu. Dickens’in Türkçeye "Bir Noel Şarkısı" olarak tercüme edilmiş olan "A Christmas Carol" adlı kitabındaki "Carol" ilahi demektir aslında. Bize onu ŞARKI diye yutturup çocuklarımıza çaktırmadan Hristiyanlık pompaladıklarını bilmiyordunuz değil mi?

Ne var ki, onlara göre bizim değerli yazarlarımız insanları "Ticani" olmaya yönlendiriyordu (Bu gerici, aşırı dinci anlamında ve biraz da küfür yerine kullanılan Ticani isminin nereden geldiğini de bir zahmet siz araştırıverin.) ama bu kefere takımı çok ama çok laikti!

Bazı dillerin tercümeleri belli tercümanların tekelindedir. Bunlar genelde Kemalist, solcu veya Paganlardır. Milli Görüş sahibi biri o dile ne kadar hâkim olursa olsun onun yaptığı tercümeden sayılmaz, istediği kadar yırtınsın bu piyasadan iş alamaz.

Tiyatro oyunu tercümesi yapılacaksa kimin yapacağı bellidir. Roman için ayrı isimler vardır. Şiir için ayrı. Türleri ne olursa olsun bu dinozor tercümanlar değişmez. Elleri kalem tutmayana kadar başkası iş alamaz. Onlar çaptan düşüp iş yapamayınca veya ölünce de sadece el verdikleri veya o malum çevrenin uygun gördüğü isimler yapabilir bu işi.

Gerisi allame-i cihan olsa tek sayfa iş alamaz…

Romancı deseniz yine aynı. Abuk sabuk entel laflar edenlerin kitapları sualsiz yayınlanıp taşra kızlarına aşk romanı diye yutturulur. Türkçenin canına okuyan bu tiplere ödül yağdırılır. Yazarlık da bunların teklindedir. Diğer görüşlerin yazdıkları kitapçılarda öne çıkartılmaz, reklamı yapılmaz.

Hata bir türlü okumayan halkımızda mıdır yoksa onlara sadece belli şeyleri okutmaya çalışanlarda mıdır?

Televizyon dizileri de bu usulde yapılır. Türkiye genelinin mazbut aile yapısı değil de yozlaşmış aile yapısı pompalanır hep. Kadınlar barlara gidip içki içer ve bu modernlik sayılır da oturup dua edenler hep gerici olarak nitelendirilir bu dizilerde. Modern kadın kocayı boşayıp kariyer yapan kadındır. Evinde çocuğunu yetiştiren ana cahil ve geri kafalıdır.

Bunlar aşk acısıyla kendini Anadolu köylerine vuran Osmanlı muallimesi Feride’nin hikâyesini de Cumhuriyet çocuğu bir genç kızın ulvi amaçlarla köylerde eğitim vermesi olarak yansıtmaya çalışmamışlar mıdır? Oysaki Reşat Nuri bu romanını devri Osmani ’de yazmış ve yayınlamaya başlamıştır. Feride’nin laik eğitimi yayma gibi bir kaygısı yoktur, olmamıştır. Sonraları televizyonlarda bunun iyice yozlaştırılmış versiyonu da pazarlanmıştır.

Bütün amaç o malum felsefelerini daha doğrusu yarattıkları o ucube inancı empoze etmektir. Bakın Sayın Başkanımız ne diyor?

"Bu kesimin senelerce baş tacı ettiği, ödüle boğduğu birçok ismin tek alameti farikası, fikirlerin orijinalliğinden, eserlerinin kalitesinden, oyunculuklarının gücünden ziyade kendileriyle aynı marjinal ideolojik kabileye mensubiyetleridir. Millete tepeden bakan, kendi insanını hor, hakir gören, kaymağını yedikleri bu ülkeye adeta asalak gibi yapışan elitler, Türkiye'nin kültür hayatının çoraklaşmasının da başlıca müsebbipleridir."

Bu sülüklerin sultası da sona eriyor artık. Tüyü canlı canlı yolunan tavuk gibi bağırmalarının bir nedeni de işte budur…

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.