SON DAKİKA
Hava Durumu

 Erdoğan Vehhabi midir?

Yazının Giriş Tarihi: 13.03.2018 21:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.03.2018 21:30
İslami yenilik, reform, tecdid, güncellenme, ictihad tartışmaları ile ilgili son bir yazı yazmak istiyorum.

Hz. Peygamberin sağlığında değişen süreçlere göre ayetlerin de değişmesini Kur’an ayetlerinden izlemek mümkündür. Değişen şartlara göre bazı ayetlerin kadük kalmasına (nesh), yeni ayetlerin uygulamaya girmesine dair örnekler vardır.

Hz. Ömer, halifeliği döneminde, ayetle, Hz. Muhammed’in uygulaması ve selefi Hz. Ebu Bekir’in uygulamaları ile sabit olan Müellefe-i Kulüb’a zekattan pay verme ve ganimetlerin savaşanlar arasında paylaşılması uygulamasını sona erdirmiştir.

Hz. Ömer’in uygulaması spesifik/tali olarak ayetlere ve sünnete aykırı görünse de İlahi Mesajın Mekasidine (Mekasidu-ş-Şeria) uygundur. Hz. Ömer, uygulamasına tepki gösteren sahabeye çok daha genel bir ilke ile cevap vermiştir.

 

Mezheplerin teşekkül döneminde de bu tartışmalar devam etmiştir. Re’y ekolu ve Hadis ekolü diye iki temel ekol teşekkül etmiştir. Re’y ekolünün en önemli temsilcisi İmam-ı Azam Ebu Hanife, ‘İstihsan’ prensibini kabul etmiş ve İnsanın aklen güzel gördüğünün Vahye / Dine de uygun olduğunu dillendirmiştir. İmam Cafer es- Sadık: “Akıl insanın içindeki Peygamber, Peygamber insanın dışındaki akıldır’ demiştir. Ancak günümüzde ‘Hanefi’ ve ‘Maturidi’ olduğunu söyleyen bir çok ‘Alim’ aslında Ehl-i Hadis usulünü benimseyen birer Eş’ari olduğunu söylemek mümkündür.

 

Osmanlı’nın son döneminde Pakistan, Mısır ve Türkiye’de gelişen ‘Öze dönüş’ ‘İslami Diriliş’ ‘Ana Kaynaklara Dönüş’ hareketi ve söylemine karşılık, geleneği de şiddetle savunan hareket ve söylemler de gelişmiştir. Bu iki akım arasında son zamanlarda da şiddetli bir çatışma/ tartışma (geçimsizlik) baş göstermiştir.

 

Cumhuriyeti kuran akıl, her alanda birçok yenilik getirmesine rağmen Din alanında herhangi bir yenilik getirmemiştir. Osmanlı’nın son dönemindeki İslami yenilenme, İslami diriliş, Öze Dönüşçülerden Musa Carullah Bigiyef 1946 yılında ölümüne kadar Atatürk’ün ve İsmet İnönü’nün kapısını aşındırmaktan bıkmamıştır. Kur’an meali ve Türkçe ezan/ ibadet konularını Dinde yenilik olsun diye yapmadıklarını, Türk Müslümanları Müslümanların bütününden koparmak için yaptıklarını hatırlatırım. Cumhuriyetin kurucu aklı düşük profilli bir Diyanet ve gelenekçi ulema marifetiyle dini --kendi deyimleri ile-- ‘Köhne’ olarak kalmasını sağlamaya çalışmışlardır. Bunu yaparak hem Dinin ayaklarına dolanmasını engellemişlerdir. Hem de ahalinin ‘Din elden gidiyor’ tepkilerinden kurtulmaya çalışmışlardır. Özüne dönmüş, ilk dinamizmini kazanmış bir din asla işlerine gelemezdi.

 

Bu kurucu akıl akredite ettikleri tarikat, cemaat ve ekollerle ‘Paralel Dinler’ inşaa etmiş, İslam’ın özüne döndürülmesine dair her türlü söylemi karalamışlardır. Misal olarak İhlas çevresini örnek verebiliriz. Bu ülkede İslam’ın dirilişi/ özüne dönüşü adına söz söyleyen herkesi ‘Din tahripçisi’ ‘Vehhabi’ ‘Reformist’ ‘Modernist’ diye karalamaktan asla vazgeçmemişlerdir. Yayınladıkları ve bedava dağıttıkları kitaplar vasıtasıyla da, Dipte, köşede buldukları ne kadar uydurma, palavra bilgi varsa tedavüle sokmuşlardır. Örneğin: ‘Sevgili Peygamberim’ isimli 12 ciltlik kitap, Hz. Muhammed’in adı dışında neredeyse tamamı palavra olan bilgiler içermiş, O’nu bir Mitoloji kahramanı gibi tasvir etmiştir. Her kitaplarının girişinde de Öze dönüş fikrini savunan Alimleri karalamışlardır.

 

Başka bir örnek: Osmanlının son döneminden başlayıp, sözde ‘İman Kurtarma’ misyonu ile yola çıkan, İslam’ı en zayıf bilgilerle ‘Propaganda’ eden ve daha sonra da tarihin en büyük fitnefücur hareketine mekteplik eden Paralel din…

Üçüncü bir örnek daha vereceğim: Din adına sadece ateist ve deist sayısını artırmaya yarayacak uydurma ve deli saçması, ‘ne dünyada soran olur, ne de ukbada geçen’ bilgilerle İslamofobistlere tedarikçilik yapan ‘Yanmaz Terlik misyoneri molla... Hz. Muhammed’i sidiği, sümüğü, sakal saç suyu ile karikatürize eden bu adamın, Kaset olayından sonra girdiği cezaevinden çıktıktan sonra palavralarının dozunu artırdığına dikkatinizi çekerim.

 

İyi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu topa neden girmek zorunda kalmıştır?

 

Birincisi Erdoğan bir Müslümandır. Evet, yenilikçi bir Müslüman olmayabilir. Ama Müslümanların bugün ki esamilerinin okunması, İslam’ın ilk dönemdeki dinamizmine kavuşması için elinden geleni yapan ‘Devrimci’ bir Müslümandır. Bir Müslüman olarak bu söylemlerin imanına, vicdanına ve kanına dokunması normaldir.

 

Fettö’nün devlet kademelerinden tasfiye edilmesinden sonra kamuoyunda –haklı- haksız- ‘Fettö gitti, başka cemaatler devleti ele geçirdi’ gibi ciddi bir algı oluştu. Bu algı İlahiyat Fakültelerinde ve Diyanet işleri başkanlığında da oluştu. Erdoğan bu algıyı yıkmak zorundaydı. Halkı ve bürokrasiyi rahatlatmak zorundaydı. Bu çıkışıyla Diyanetin ve İlahiyatların önünü açtı. Onların üzerindeki baskıyı ortadan kaldırdı.

 

Bu söylemleri inatla sürdüren (tamamını aynı kategoriye sokmuyorum. Bazıları gafletten yapıyor olabilir) sözde hocalar İslamofobi projesinin değirmenine bilinçli olarak su taşıyan ajanlardır. Bu Projeye karşı mücadele etmek, değil bir Müslüman liderin, her Müslümanın hem haddidir ve hem de görevidir.

 

Geçenlerde Ak Parti grup toplantısında başörtülü bir hanım yüksek sesle türkü söyledi. Bir yandan da tüm partililer tempo tuttu. Erdoğan’ın çevresinin çoktan aştığı bir şey hakkında ‘ayağıyla tempo tutmak bile haramdır’ diyen, Erdoğan, Meydanlarda yüz binlerce satranç takımı dağıtırken, ‘Satranç haramdır’ diyen ‘Kadük Hoca’lara çok yüksek sesle ve aleni olarak ‘Dünyaya Dönün’ demesi isabet olmuştur.

 

Son bir not:
Hocalardan birinin Cumhurbaşkanına yazdığı ve özeti, ‘Sen yol yap, köprü yap, hizmet et. Dini bize bırak. Biz fırkacılık yapalım, Millete hayatı zindan edelim. Millet sana sövsün. Din devlet ayrıdır’ olan mektuba dair de şunu söylemekle yetiniyorum.

 

‘Yok yaaa.’

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.