Eşel mobil sistemini ilk defa Rahmetli Erbakan’dan duyduk.

Kısa sürelik hükümet döneminde Cumhuriyet tarihinin en büyük zammını vermişti memurlara. Ayrıca da ‘eşel mobil sistemine geçilmesini’ de teklif etmişti.

Bazı malum memur örgütlerinin de içlerinde yer aldığı beşli çete güruhu ‘kaynak nerede, kaynak hani’ diyerek Erbakan aleyhine yapılacak darbenin taşlarını döşemişlerdi. Erbakan’ın açıkladığı hiçbir milli kaynak ikna edemiyordu bu gâvur maymunlarını.

Memura (Kamu çalışanlarına ve emeklilere zam oranlarının konuşulduğu bugünlerde şöyle bir şey yazmıştım:

"Kendi adıma memura zam pazarlığını gereksiz buluyorum.
Zaten hükümet 6 ayda bir, gerçekleşen enflasyon oranında zam yapıyor.
Senede bir de büyüme oranı kadar zam yapar, olur biter.
Allah bereket versin.”
Temmuz 2017’de ilan edilen yüzde 4 zamma ilaveten yaklaşık yüzde 3 kadar enflasyon farkı aldık. Bana göre memurların maaşlarının enflasyon oranında artırılmasının yanı sıra büyüme oranı kadar refah payı da verilse bu konu tartışılan/ konuşulan bir konu olmaktan çıkar. Ayrıca memur sendikalarını sözde pazarlık yapmış ve bir başarı elde etmiş gibi lanse etmekten kurtuluruz.  Devletin teklif ettiği 3,5+3,5+4+5=16 oranında zam önerisini pazarlıkla 4+3,5+4+5= 16.5 olarak hükümete kabul ettirmeyi başarı olarak değerlendirme garabeti ile hiç kimseyi kötü duruma düşürmeyiz.

Yeni zam oranları ne kadar olursa olsun, yine 6. Ayda gerçekleşen enflasyon zam oranından fazla çıkarsa enflasyon kadar fark verilecektir. Hatta bir toplu sözleşmede enflasyon farkının verileceği imza altına alınmadığı halde hükümet yine maaşlara ilaveten enflasyon farkı kadar zam yapmıştı.

Ancak emeklilerin maaşlarında iyileştirmelerin yapılması gerekiyor. Halen görevde olan memurların maaşlarının azlığından şikâyetler duymuyoruz, ama emeklilerin maaşlarından şikayetler duyuyoruz.

O halde Eşel mobil sistemimiz hayırlı olsun.

Hükümetin memur ve emekli maaşlarına enflasyon farkı ya da refah payı olarak artış sağlamasının sadece ekonomik sebepleri yoktur. Eminim hükümet yaklaşan seçimler sebebiyle de birtakım iyileştirmeler yapacaktır.

******************************

Erkeklik Öldü mü?

“Firavun çok zâlim bir insandı ve Mısır'da İsrailoğulları'ndan oluşan ayaklanma çıkaracak bir genç topluluğu istemiyordu. Bu nedenle genç erkek nüfusunu kontrol etme gereği duydu. Böylece her 2 yılda bir genç erkek nüfusunu öldürmeye karar verdi. Her yıl olmamasının sebebi yine de kendine hizmet edecek bir neslin kalmasını istemesiydi. Planı buydu, tüm erkekleri öldür, çünkü çok erkek devrim demek, ayaklanma demek, başkaldırma demekti.
Bugünlerde ise, ileriye gitmemeleri için erkek nüfusun öldürülmesi gerekmiyor. Gerçek bir erkeğe dönüşmelerini engellemek yeterli. Onlara bir iPad ya da psp -her neyse- vererek çocuk kalmalarını sağlayabilirsin, böylece 25 yaşına gelene kadar 3 yaşında çocuk gibi ona tutunurlar ve kanepede oturup tüm gün onunla oynarlar. Tüm gün film izlerler. Bir işe girmezler, okul hayatlarını ciddiye almazlar, kariyerlerini ciddiye almazlar, dinlerini ciddiye almazlar, hayattaki ‘hiçbir şeyi’ ciddiye almazlar. Böyle bir çocuğu öldürmene gerek kalmaz zaten. Adaletsizliğe başkaldırmaz, hiçbir yanlışa dur demez, topluma katkısı bulunmaz.“
(Nouman Ali Khan)