SON DAKİKA
Hava Durumu

Etnisite ayarlı seçmen tepkisi

Yazının Giriş Tarihi: 08.03.2017 22:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.03.2017 22:30
Başbakan Binali Yıldırım’ın Ak Parti grup toplantısında bir grup ziyaretçiyi selamlamak için yaptığı bozkurt işareti acaip bir tartışmaya yol açtı. Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi, “Ak Parti ile MHP arasında giderek artan yakınlığın Kürt seçmeni tedirgin edeceğini zaten MHP’nin Kürt seçmenden oy alamadığını” iddia etti. (22 Şubat 2017 Hürriyet)

Kürt seçmenin baskın olduğu illerden MHP’nin kayda değer bir oy alamadığı herkesin bildiği bir husustur. Bu elbette MHP yönetimi için ciddi bir sorun sayılmalıdır. Halkın bir bölümüne ulaşamayışı bir siyasi parti için önemlidir. Seçmenlerin tercihlerini her zaman mutlak doğrular gibi düşünmek de ayrı bir yanlıştır. Yerel, ulusal ya da kişisel (belki aşiret de demek icap eder) nedenlere bağlı olarak seçmenler de yanlış tercihte bulunabilir. Yerel ve genel seçimlerden kısa bir süre sonra bazı seçmenlerin “keşke elim kırılsaydı da şuna oy vermeseydim” diyen pişmanlıklarına pek çok kimse şahit olmuştur. Kürt seçmeni de bu yanlışın dışında düşünmek her zaman onun doğruyu tercih ettiğini düşünmek gerçekçi değildir.

Abdülkakdir Selvi’de ki önyargıya bakılacak olursa MHP, Kürt seçmenin karşısındadır. MHP ile yakınlık içine giren Ak Parti’de bu yüzden Kürt seçmenin tepkisine yol açacaktır. Selvinin faraziyelerine göre, MHP ile TBMM’de anayasa değişikliği yaparak onu halkın onayına sunmak da temelinden yanlıştır. Çünkü içinde MHP’nin olduğu anayasa değişiklikleri Kürt seçmenin tepki göstermesi beklenir.

Bu değerlendirmenin de oldukça sorunlu olduğu açıktır. Yapılan bir işin doğruluğundan yanlışından önce, MHP ile yapılıp yapılmadığı ile ilgilenmek peşin bir önyargının ilanıdır. Oysa bir süre önce “Çözüm Süreci” döneminde yapılanlar için Selvi’nin görüşleri oldukça farklı idi. O dönemde yapılanları hiçbir zaman “Türk seçmeninin tepki gösterip göstermeme” ihtimali üzere ele almadığı gibi PKK’lılalrın davranışlarından da hemen herkesi sorumlu tutan bir anlayışı vardı. “Bese Hozat’ın dağa çıkmasında bizim sorumluluğumuz yok mu?” başlıklı yazısında Selvi, onun dağa çıkışının mazeretlerini sayan yazılar bile yazmıştı. (13 Ağustos 2013 Yeni Şafak)

Selvi, Bese Hozat için mazeretler sıralarken elbette Ak Parti’nin “Çözüm Süreci” uygulamalarını savunmak için bu yazıları yazmıştı. Her nedense bu yazılarında “Türk seçmeninin tepkilerini” hiç hesaba katmamıştı. Selvi’nin bu anlayışı oldukça sorunludur. MHP ile yakınlığı, işbirliğini “Kürt seçmeni tepkisi ile” eleştirirken, PKK/HDP ile yakınlığı savunurken “Türk seçmeninin tepkisini” önemsememişti.

Türkiye’de seçmen davranışlarının her zaman “ırki reflekslere göre” şekillendiğini düşünmek ve genel olarak seçmeni, Türk-Kürt diye kategorize ederek, seçmen tepkisine göre hükümete ayar vermeye çalışmak doğru bir tutum değildir. Türkiye’de ki nüfus çoğunluğunun ezici kısmı, Türk-Kürt diye iki ayrı kategorize edilecek türden değildir. Türk-Kürt seçmenlerin ittifak ettikleri adaylar, partiler vardır. Mutlaka seçmeni böyle ikili bir tasnife tabi tutarak birini diğerinin kesin kes karşısında varsaymak sadra şifa bir tutum değildir.

Üstelik Kürt seçmenin tepkilerine bu kadar duyarlı olanların sıra Türk seçmeninin tepkilerine gelince bu önemsiz sayarak, görmeyerek atlaması bir akıl tutulmasıdır. PKK elebaşılarının bile dağa çıkışlarını mazur gösterme çabası işte bu akıl tutulmasının ibretlik bir örneğidir. Kabul etmek lazımdır ki aslında bu akıl tutulmasının arkasında, Kürt seçmeni yönlendirme isteği ya da Hükümete ayar verme isteği vardır. Böyle bir istek ise sadece düşünce özgürlüğü değildir. Nüfusun bir bölümü için “tepki nedeni” ihdas etme ya da var olan tepki nedenini kışkırtmadır. Etnik kökene gönderme yapan bu tür kışkırtma çabalarına Kürt seçmeni ne kadar değer verecektir? Bu sorunun cevabı belki 16 Nisan 2017’de açıklığa kavuşacaktır.

1990’lı yılların başında Yeni Nesil Gazete’sinde yer alan Selvi’nin o dönemde gazetesi aracılığı ile “SSCB/Saddam ilhadına karşı, Mesih’in kurtarıcı nefesiyle inananların ittifakı” ABD’nin Irak’a saldırısını canla başla savunmasına karşılık bugün bulunduğu Hürriyet’te ise tuhaf kışkırtma çabalarının içinde bulunması bir faninin hayatında çok az görülen köklü değişim örneklerinden birisi olmalıdır.

Oysa Türkiye’nin etnisite kökenli tartışmalardan uzaklaşması herkesin faydasına olacak bir iştir. Bir parti yönetimine yapılacak eleştiri konuları seçilirken bile etnisite sınırlarına haps olmak son derece yanlış bir tutumdur. Selvi gibi deneyimli birisinin bu basit gerçeği bile hesaba katmadan seçmen tepkisini hala etnisite tepkilerine göre ayarlamaya çalışması yaşanan baş döndürücü olaylardan ibret alınmadığını göstermektedir.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.