SON DAKİKA
Hava Durumu

Eylül

Yazının Giriş Tarihi: 03.09.2020 20:41
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.09.2020 20:41

Ülkemiz solunun ilginç özelliklerinden biridir; takvim solculuğu.
Mayıs ayının ilk gününü iple çekerler, birçoğu patron olsa da 1 Mayıs İşçinin
Emekçinin bayramını kutlamak şarttır ülkemiz solcusunda, kutlamak derken;
kalkıp bir fabrikada işçilerle bayramlaşma, konuşma filan değil, şehrin en güzide
meydanını trafiğe kapatma, pankart elde, heykel önünde, çelenk bırakma,
polisle çatışma v.s., yani bir nevi tapınma töreni.
Yine geçmiş yıllardaki hiçbir törenine katılmasa da bu sene ki 30 Ağustos
“kısıtlaması” en büyük problemidir ülkemiz solcusunun. Devlet katında yapılan
muhteşem kutlama bile kesmiyor bu tipleri, oyuncağı elinden alınmış çocuk gibi
mızıklıyor “ama bizim emekçi Tunç Soyer, yasağı bisikletle deldi” tepinmesi
başlıyor. Ne yasak var halbuki ne de Tunç Soyer emekçi, adam “şatosundan”
bisiklete atlayıp şov yapıyor, al sana yasak delmek, al sana bayram nümayişi,
yersen.
1 Eylül’de fevkalade önemlidir ülkemiz solunda. Barış bildirilerinin biri
bitmeden, diğeri yazılır (örgüt bolluğundan örgüt başı bildiri yayınlanır).
Savaşların kötülüğünden, savaşma seviş sapıklığına, oradan söz dolaşır gelir,
“Kürt sorunu” barışla çözülür edebiyatına.
“Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz” nutukları atılır, kendilerine “aydın”
sıfatı takan zatlar, yazarından, oyuncusuna, eski vekilinden, sendikacısına ortak
açıklamalar yapar, metin yazarak altına imza atma tiyatrosu sergilerler. Her yıl
okuduğumuz bu şablon metinlerde barış diye tarif ettikleri yegane şey “devlet
PKK ile mücadele etmesin, silahları sustursun” gerisi boş laf, ama bunu
çaktırmadan söylemek marifettir, neticede onlar barış yanlısı; ışıklı, aydınlık,
aydınlardır.
1978 yılında kurulan, kurulduğu yıldan 1984 yılına kadar, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’da o zamanlar gerçekten var olan Kürt Sorununa çözüm amacıyla, sivil
ve demokratik yolları tercih eden ne kadar dernek, parti, illegal örgüt varsa
onları yok etmekle, mensuplarını öldürmekle, tehdit etmekle meşgul olan, 1984
sonrası inanılmaz bir terör estirerek; 13844 sivil ve güvenlik görevlisini, kadın,
çocuk, bebek, yaşlı ayrımı yapmadan bombalarla, mermilerle insanlarımızı şehit
eden bir terör örgütüdür PKK.

Örgütün, terör eylemleri herkesin görebileceği bir açıklıkla yaşanmış olmasına
rağmen, ülkemizin “Aydıncıkları” bir kez olsun PKK yı bu eylemlerinden dolayı
kınamamış, bir kez olsun, PKK’ya silah bırak çağrısı yapmamış hatta bu
“Aydıncıklar” bir kez dahi PKK’ya terör örgütü bile dememişlerdir.
PKK’nın siyasi kanadı olan partiler (günümüzün HDP’si) bu “Aydıncık” tayfa
tarafından, başka türlü tarif edilmiştir.
Ülkemizin, Beyaz Aydıncıklarına göre;
Binlerce sivili şehit eden örgütün, siyasi kanadı; insan haklarının savunucusu
olarak pazarlanmış
Binlerce kızı zorla dağa kaçırarak genç yaşta öldüren, dağda tecavüz eden
örgütün siyasi kanadı; kadın haklarının yılmaz savunucusu olarak pazarlanmış
Kurulduğu ilk günden, bu yazı yazılana kadar geçen sürede binlerce Kürt
kardeşimizi öldüren terör örgütünün, siyasi kanadı; Kürt Siyasi hareketi olarak
pazarlanmış
Silahı, maması, parası ve aklı ABD’den alan terör örgütünün siyasi kanadı;
Türkiye Partisi olarak beyaz Aydıncıklar tarafından bizlere pazarlanmış, bu
imajla, hem CHP hem de İP ile yaptığı ittifak masumane gösterilmiştir.
Kısaca yazmak zorunda olduğumuz şu tablo bile, bu ülkenin sol entelektüel
Aydıncıklarında hiç karşılık bulmamış, hiç vicdanını sızlatmamış olacak ki; Barış
gibi önemli bir kelimeyle bu terör örgütünü/siyasi kanadını aynı cümlede
anmaktan hiç bıkmamış ve utanmamışlardır.
Şu kısacık hatırlatmaya rağmen, sadece iktidarı devirmek için, onlara verilen rol
bu olduğu için, bu kirli öz geçmişi görmemeyi seçen, bu örgütle ittifak yapmayı
kendine yakıştıran sözde siyasi partilere elbette vatandaş sandıkta dersini
verecektir.
Hatice Akar’ı hatırlar mısınız?
22 Ağustos 2019 yılında gidip HDP’nin Diyarbakır il binasının kapısına
oturmuştu. Tek derdi vardı; terör örgütünün zorla dağa kaçırdığı oğlunu
istiyordu. Kapısına dayandığı yer, doğru yerdi. Oğlunu zorla dağa kaçıranların
siyasi kanadı.
24 Ağustos’ta yüzü gülmüştü Hatice ananın, oğlu dağdan kaçıp teslim olmuştu.
Şimdi babaanne oldu Hatice Aktaş hem oğluna hem de torununa kavuşmuş
oldu.

Hatice Aktaş’ın başlattığı bu mücadele, çocukları zorla dağa kaçırılan yüzlerce
anne, babaya örnek oldu, umut oldu.
3 Eylül 2019 tarihinde terör örgütünün siyasi kanadının Diyarbakır il başkanlığı
binasının önünde onlarca aile çocuklarını beklemeye başladı. Türkiye’nin birçok
ilinden zorla kaçırılarak terör örgütü kampına götürülen, çocukların ailelerinin
eylemi bir yılını doldurdu. Bu haklı eylemde, evlat nöbetini karda, kışta, salgında
yılmadan sürdüren aile sayısı 150’ye, teslim olarak ailesine kavuşan çocuk sayısı
15’e yükseldi.
Adil ve vicdanlı bir Dünya’da, bu anneler yılın annesi olurdu.
Anadolu insanının, çok okumadan, mürekkep yalamadan, sadece vicdanının
sesini dinleyerek, bulduğu terör örgütünün adresini, hala bulamayan, “bunlar
terör örgütüdür, bu kapı terör örgütünün siyasi kanadının kapısıdır” diyemeyen,
Aydıncıklarımız, Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’e;
Hiç kimse görmek istemeyen kadar, kör olamaz.

Saygı ve Selamlar.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.