SON DAKİKA
Hava Durumu

FETÖ’cü müsünüz SAYIN A… ?

Yazının Giriş Tarihi: 02.07.2020 19:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.07.2020 19:35

(Başlıktaki soruyu ve sorunun sonundaki A’yı gören ve heyecanla yazıya atlayan, Bursa’nın Fuat Avni’sini hayal ettim, neyse konu mühim, Bursa’nın Fuat Avni’sini yazının sonunda anlatırım).

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programına katılan Bülent Arınç’a, program sunucusu “FETÖ’cü müsünüz? seklinde soru yöneltti, Arınç her zamanki kaçamak bakışlarla “Değilim, bu bana iftira” şeklinde geçiştirdi soruyu. (Şehir medya okurları için bu cevap elbette sürpriz değil).

Oysa ki, ilginç zamanlarda verdiği, ilginç demeçlerle hatırlıyoruz sayın Arınç’ı.

FETÖ’nün insan kaynağı ve maddi gücünü zayıflatmak için yapılan öğrenci evleri ve dershane tartışmasında söz alan Arınç “…Ama bu dershanelerde benim de çocuklarım okudu. Hatta ben özel bir öğretmene ders verdirirken, daha sonra Maltepe Dershaneleri diye bir dershaneye gönderdim, zarar görmedim, fayda gördüm. Bütün Türkiye içindeki dershanelerin de kendi alanlarında başarılı olduğunu söyleyebilirim”, şeklinde konuşarak, tartışmada tarafını belli etmiş, özellikle FETÖ’ye ait Maltepe Dershaneleri’nin ismini öne çıkarmaya özel bir gayret göstermişti.

MİT tırları kumpasında, FETÖ’cülerden aldığı görüntüleri manşet yapan, gazeteci kılıklı ajan, Can Dündar ve Erdem Gül hakkında “tanırım iyi çocuklar” kıvamında söze başlayıp Ben ilk günlerde inşallah tutuklanmazlar, tutuksuz yargılanırlar, ağır bir suçlama var ama bunlar maruf insanlardır, kaçacaklarsa da siz de yakalarsınız demiştim. Ancak bunları çok yüksek sesle söyleyemiyoruz. Çünkü hukuk ve yargı konusunda büyük bir sıkıntı var. Bunu aşmamız lazım. Umarım ki hakimler itiraz sebeplerini dikkate alır ve onları tahliye ederler" demişti. Sonrasında hızını alamayıp Dündar’ın avukatı olmayı içinden geçirdiğini açıklamıştı.

17/25 Aralık yargı/emniyet destekli darbe girişimde “17 Aralık tahliyeleri vicdanları yaralamıştır, ben bu yargılamaları görmek istiyorum, çok farklı şeyler çıkabilir” demişti. Bursa’dan, Ördekli Kültür Merkezi’nden katıldığı canlı yayında.

17/25 Aralık olayında yargılanan dört bakanı, Ahmet Davutoğlu’nun tertibiyle FETÖ’cülerin kucağına bırakmak için mecliste yapılan yüce divan oylamasında evet oyu kullanan Arınç, yüce divan kararı çıkarmayan meclis için şu açıklamayı yapmıştı ““Tekrar Meclis’e gelmesi mümkün olabilir mi? Böyle olabildiğini gördüm evet, dosyaların yeniden açıldığını gördüm. Doğrudur, yanlıştır ama örneği vardır.”

17/25 Aralık sonrası başlayan FETÖ operasyonları için “cadı avı” ifadesini kullanan, ardından yaptığı açıklamayla “Paralel ile mücadele kapsamında açılan o kadar çok davalar var ki üstüme cübbeyi tekrar geçirmeyi arzu ediyorum. Bunlar silahlı terör örgütü diye başlayan ve öğrencilerinin önünden alınıp götürülen kadın öğretmenler iki aydan fazla cezaevinde tutuluyor. Maaşından artırıp, altınlarını bozdurup Bank Asya'ya para yatırdığı için silahlı terör örgütü suçlamasıyla yargılanıyor."

Şeklinde açıklama yaparak tarafını bir kez daha belli diyor, soruşturma ve operasyonları sulandıran işlere imza atıyordu.

FETÖ üyeliğinden yargılanan damadı için Türkiye Büyük Millet Meclisi antetli kağıdı kullanarak basın açıklaması yapmayı bile göze alan Arınç, açıklamasında “Damadım olduğu için değil, hukukun gereği olarak serbest bırakılmıştır. Ben ve ailem, FETÖ ya da başka bir terör örgütüyle kavgada, ülkemiz için en ön safta yer almaya her zaman hazır olduk, yine hazırız" diyor, serbest kalmaya itiraz eden savcılığa aba altından sopa gösteren bir açıklama daha yapıyordu.

KHK ile görevden alınan devlet memurları için, “KHK bir faciadır, onları gördükçe yerin dibine geçiyorum” açıklaması yapıyor, KHK ile memurluktan atılanların yaşadıkları “zorlukları” iç çekerek ve fantastik hikayelerle süsleyerek anlatmaktan çekinmiyordu.

Program sunucusunun o sorusuna Arınç’ın “evet FETÖ’cüyüm” demesini beklemek elbette “ahmaklık” olurdu.

Ama Arınç öyle usta bir tezgâh kurmuştu ki “Cumhurbaşkanı da aldatıldı. Ben de aldatılmışsam kabahat benim değil!” cümlesini kurarak, devekuşu misali, kafasını Cumhurbaşkanının sırtına saklıyordu.

Ulusal yayın yapan bir televizyon programında, siyasetle uğraşan ve “siz FETÖ’cü müsünüz sorusuna muhatap olan ilk kişi Arınç olarak geçecek tarihin sayfalarına.

Ama çok şükür, Cumhurbaşkanımızın başkanlığında FETÖ ile mücadelede başarıyla devam ediyor, geçen hafta yapılan operasyonda TSK’ya sızmış 181 muvazzaf asker gözaltına alındı, yine aralarında Ege Ordu Komutanı’nın emir subayının da olduğu TSK’daki FETÖ mensuplarına yönelik operasyonlarda bine yakın gözaltı vardı.

İki hafta içerisinde bine yakın sayıda FETÖ mensubunun TSK dan operasyonla alınması, FETÖ tehlikesinin halen devam ettiğinin,

FETÖ’cü hainlerin kendilerini gizlemek için, inanılmaz yöntemler kullandığının, bunun yanında da devletimizin de bunlara göz açtırmadan çok yoğun bir mücadele verdiğinin resmini veriyor bize ama şöyle bir tehlikeyle de karşı karşıyayız. Özellikle operasyonlara yeteri kadar ilgi göstermiyor, operasyonları takip etmiyor, sosyal medyada bunları paylaşmıyor ve bu mücadelede devletimizin kurumlarını yalnız bırakıyoruz. Halbuki15 Temmuz destanını, kanıyla, canıyla yazmış bu milletin her ferdinin, aynı ruhla, aynı kararlılıkla yapabileceği çok iş var. Devletimizi ele geçirmek için tam elli yıldır uğraşan, uluslararası desteği halen devam eden bu örgütün devlet yönetimindeki etkisi azaltılmış olsa bile, dört, beş yılda biteceğini sanmakta kesinlikle boş hayal olur.  

   

Bu teröristlerin uzmanlık alanı; Gizlenmek.

Dolayısıyla en iyi bildikleri işi bu süreçte de kolayca yapıyor, kendini belli etmeyerek yaşamaya, devletten yana gözükmeye, FETÖ’ye düşman olanları FETÖ’cü gibi göstererek algı oluşturmaya, toplumsal yaşamda, yazılı/görsel/sosyal medyada, siyasette nefes alacak alan bulmaya halen devam ediyorlar.

  Bursa’da bu hafta düzenlenen operasyonda da gördük ki; kurdukları dershaneyle, halen daha eğitim faaliyetlerini devam ettiriyor, öğrenci buluyor, kazandıkları parayı örgüte göndermekten çekinmiyorlar.

FETÖ’yü tanıdığımızdan bugüne; devlete sızma ve ele geçirmenin yanında, eğitim ve medya yapılanmasına verdiği önemde aklımızdan çıkmamalıdır. Ergenekon operasyonlarından da hatırladığımız gibi, medya yapılanması FETÖ için olmazsa olmaz önemdedir. (Türkiye’nin en çok satan gazetesi Zaman’dı, operasyon için en çok kullanılan gazetesi Taraf’tı, örgüte şifreli mesaj vermek için kullanılan yöntem Samanyolu tv dizileriydi) Medya için harcadığı para FETÖ bütçesinde hep en sıradaydı.

Devletimiz, başta yargı görevlilerimiz olmak üzere, 17/25 Aralık sürecinden sonra örgütle ilişkisini kesmemiş, süreç boyunca FETÖ’nün bankası, Zaman gazetesi gibi kurumlarının kapatılması sürecinde sözlü ya da eylemsel olarak örgüte destek vermiş kişilerden, medya sahibi, okul sahibi, kurs sahibi olan var mı? sorusunu araştırmaları da önem arz etmektedir.

Son zamanlarda sosyal medyada algı oluşturan, yalan, iftira yöntemleriyle kendisini belli etmeden örgüte çalışmaya devam hesapların ve bunların çoklu kullanıcılarının operasyonlarda yakalanıyor oluşu ülkemiz güvenliği açısından çok önemli gelişmelerdir.

Yazının başlığına dönersek; Arınç iftira demiş, tamamda

 "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz".

*Bu hafta, Rahmetli, Muhsin Yazıcıoğlu suikastının perde arkasını anlatan, Kanlı Çukur adlı kitabı okuyorum, başından sonuna tam bir FETÖ operasyonun anlatıldığı kitabı, izninizle tavsiye ediyorum.

*enBursa adlı internet sitesi, ilk yazımdan rahatsız oluşunu belli etmek için, “trol müsün, köşe yazarı mı” şeklinde algıdan ibaret, hayasızca bir haber yapmıştı, haberde muhabir ismi olmadığı için, bende bu ifadeyi kullanan arkadaşa “Fuat Avni” ismini uygun görmüştüm işte yazımın başında, başlığı görerek heyecandan zıpladığını tahmin ettiğim gereksiz Fuat Avni, bu.

“trol müsün, köşe yazarı mı ?” sorusuna gelince,

Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.