Özellikle CHP’liler ve genel olarak solcular hükümetin medyayı reklam sopası ile terbiye etmeye kalktığı iddia eder durur. 
Gazetelerin ve diğer yayın organlarının reklam sopası ile biat ettirilmek istendiği bağırır dururlar. 
Oysa gerçeğin bu olmadığı o kadar açık ki.
 Bunun en önemli göstergelerinden biri AK Partili belediyelerin sol yayınlara hatta aşırı sol yayınlara verdikleri ilan ve reklamlardır. 
İşin aslında tam tersi olduğunu ispatlayan güncel bir olaydan bahsedeyim. 
CHP’nin iki dönemdir iktidarda olduğu Mudanya’da yaşandı olay. Mudanya’da haftalık yayın yapan 5-6 civarında gazete var. Bunlardan ikisi Yavuz Gerçekçi’nin sahibi olduğu Mudanya Gazetesi ve Aziz ağabeyin (Bükey) Yeni Egemen Gazetesi. 

Daha iki gün önce Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’ın Danışmanı Harun Karanfil, bu iki yayın organının sahiplerine kendilerinden randıman alamadıkları gerekçesiyle reklam kullanmayacaklarını ve kendileriyle çalışmayacaklarını iletiyor. 
Belediyelerin reklam planlamasını yapmak kendi iradeleridir. Buna söyleyeceğimiz bir şey yok. Belli yayın organları ile çalışmama keyfiyetleri de olabilir. Ancak bunu söylemenin de bir adabı var. 
Randıman alamadık ne demek? 
Diğer gazetelerden nasıl bir randıman aldınız?
Bu çok af edersiniz çok çirkin bir hakaret. Bunu asla gazeteciler kabul edemez etmemelidir. 
Randımandan kasıt anladığımız kadarıyla bu iki gazetenin MHP ve AK Parti’nin haberlerini de ilk sayfalarına taşımaları. 
Özellikle son dönemde ciddi bir muhalefet geliştiren MHP Mudanya Belediye Meclis Üyesi Bülent Erden’in haberlerinin bu gazetelerde hacimli yer alması rahatsız etmiş Mudanya Belediyesi’ni.
Bir de tabi Büyükşehir Belediyesi’nin haberlerinin bu iki gazete tarafından yayımlanması var işin içinde. 
Mudanya Belediyesi, iki kuruşluk reklam vererek gazetecileri satın alabileceğini düşünüyor galiba. Bu randıman mevzuunun başka bir izahı yok. Utanç verici. Derhal özür dilenmeli bu arkadaşlarımızdan. 
Bu çirkin söyleme meslek örgütlerinin de tepki göstermesi gerekir. 
aynı belediyede ÇGD Başkanı basın danışmanı ya da müşaviri olarak çalışıyor. Ve gazeteci arkadaşlarımıza bu muamele yapılıyor çok yazık. 
Aziz ağabey üstelik Bursa Gazeteciler Cemiyeti Mudanya Temsilcisi. Yavuz kardeşim bu işi hakkıyla yapanların başında gelir. 

Hiçbiri yokken Yavuz’da orada gazeteciyle Aziz ağabeyde. Kimse onlara gazetecilik dersi vermeye kalkamaz. Kalkmamalı. 
Meslek örgütlerimizden tepki vermelerini bekliyoruz ve tabi en çok da ÇGD’den…
Yaşananları birinci ağızdan da aktaralım. İşte bu mesleğe ömrünü vermiş Aziz ağabeyin o ibretlik olayla ilgili kaleme aldığı köşe yazısı:

“RANDIMAN!
Randıman nedir bilen var mı?
Ben araştırdım
Sözlük anlamı karşılığı “verim”
Randıman nasıl olur bir işte çalışırsın işveren senin randıman durumuna bakar
Veya buna benzer unsurlar
Gelin görün ki Mudanya belediyesi de gazetecilerde randıman arıyormuş !
Bunu da geçen gün Mudanya belediyesi basın bürosundan duyurdular
Mudanya basın çalışanları hiçbir zaman Mudanya Belediyesinin maaşlı elemanı değildir. Yani gazetecileri randıman kelimesiyle değerlendiremez.
Bundan böyle yerel gazetelere Mudanya belediyesince randıman sağlamadığı için reklam alışverişinde bulunulmaması kararı verilmiş.
Bu kararı kim vermiş bilmiyoruz .
Şunu da ben kendi açımdan söylüyorum reklam alacağım diye “YAĞDANLIK” yapmam ,yapamam da,buda böyle biline
Başkan reklamını ister verir ister vermez o konu kendi bileceği bir iş.
Ben sayın başkanı yakından tanıdığım için yerel medya konusunda böyle bir karar vereceğini hiç mi hiç sanmıyorum.
Hiçbir belediye başkanı basını karşısına almaz niye alsın ki
Mudanya medyasında basın bürosunun her haberi çarşaf çarşaf yayınlanıyor.
Eğer randıman alınmıyorsa bu haberler bize niye servis ediliyor.
Belediye yandaşlarına istediği reklamı verebilir bunda hiçbir sakınca yok ama Belediye
“MUDANYA YEREL BASINI BİZE RANDIMAN VERMİYOR” diyemez
Şimdi bir yıl geriye gidelim bir yıl önce bu vakitler haber ve reklamlar girsin diye yarış yapılıyordu çünkü mart ayında seçim vardı.
O zaman Mudanya basını değerliydi şimdi ise belediye bakımından gözden düşmüş görünüyor.
Ancak şu hiçbir zaman unutulmamalı bizler burada hancı
Seçimle gelenler ise günü geldiğinde yolcudur.”

CHP siyaseti ve Nilüfer…

Cumhuriyet Halk Partisi’nde ilçe kongreleri devam ediyor. Ocak ayının 5’inde dananın kuyruğunun kopacağı Nilüfer Kongresi var. 
Mevcut ilçe başkanı Özer Anaç, Fırat Yılmaz ve Erman Aydıngün hali hazırda kongre için yarışacak başkan adayları. 
Özer Anaç ciddi bir desteği olan isimlerin başında. Fırat Yılmaz ise İl Başkanı Hüseyin Akkuş, Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal ve eski ilçe başkanı Mehmet Turan Tansal’ın desteğiyle yürüyor. 
Erman Aydıngün’ün gücüyle ilgili tam bir yorum yapamıyorum. Sadece kendini anlatmak durumunda değil. Kimin adayı olmadığını da anlatmak için bayağı enerji harcıyor. 
Şimdi Fırat Yılmaz geçen kongrede de aday olmuştu. Sonra beklendiği gibi ilk kavşaktan dönerek Mehmet Turan Tansal’ın listesine girdi ve partide yönetici oldu.  
Sonra Nilüfer Belediye Meclis üyeliği ve başkan yardımcılığı için büyük bir heves duydu. Olmadı o da hüsranla sonuçlandı ve fakat bu kez Akkuş- Sarıbal ve Tansal’ın Bursa’daki iktidar sav aşı nedeniyle arkasında durduğu bir isim. 
Bu ikili arasında ciddi bir yarış var ve şu anda kıyasıya bir imza toplama çabası sürüyor. Zaman zaman da yakışıksız ve siyaseti avamlaştıran iddialar gündeme geliyor. 
Burada delegeyi maniple etmeye yönelik ciddi iddialar duyuyoruz. Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal’ın Nilüfer sokaklarında delege avına çıktığı söyleniyor. 
Neyse dün Fırat Yılmaz basın toplantısı düzenleyerek adaylığını resmen açıkladı. Bugün de Özer Anaç adaylığını resmen açıklayacak. 
Toplantının ardından Fırat Yılmaz ne demiş diye şöyle bir göz gezdirdim. Bildiğiniz melankolik söylemler dışında bir şey görmedim. CHP’lilere bile artık gına gelen klasik söylemler, gaz vermeye yönelik açıklamalar falan. Yeni bir şey var mı yok. 
 Merak edenler için bir kısmını şuraya koyayım: 
"Bugün Cumhuriyet Halk Partisi çatısı altında çoban ateşleri yanıyor. Kongreler sürecimizle kadrolarımız yenileniyor. Yarınların umudunu inşaa etmek adına CHP örgütleri filiz filiz büyüyor. Yaklaşıyor gelmekte olan... Ülkemizin Cumhuriyet Halk Partisi iktidarıyla taçlanması an meselesi... 31 Mart akşamı Türkiye'yi aydınlatan CHP ışığı; ilk genel seçimlerde güneş gibi ülkemizin sonsuz aydınlığı olacak. Bizler CHP iktidarına giden yolun taşlarını Nilüfer'den örmek için bir yola çıkıyoruz. Kadınlarımızla, gençlerimizle, beyaz saçlılarımızla; inandığımız değerler için omuz omuza mücadelemize hız kesmeden devam ediyoruz…"
 Bugün Özer Anaç’ın söylemlerini de dikkatle izleyeceğiz. Bakalım o neler diyecek. Melankolik bir açıklama mı ayağı yere basan gerçekten siyaset yapmak isteyen bir söylemle mi çıkacak. 
Şu durumda Özer Anaç önde diyebilirim. Bugün açıklamasından sonra durum ne olur göreceğiz!