SON DAKİKA
Hava Durumu

Gelelim Kıbrıs'ın taksimine

Yazının Giriş Tarihi: 21.10.2020 23:41
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.10.2020 23:41

Kıbrıs Türkiye’de gündem olmaya hatta gündemi tayin etmeye devam ediyor. Kuzey Kıbrıs’taki seçimlere gösterilen ilgi bunun açık örneğidir. 2000’lerin başında, “Türkiye’nin Kıbrıs siyaseti, Türkiye-AB ilişkilerini rehin almıştır. Bundan kurtulmak lazımdır” denilirdi. Bu görüşün ağır basması sonunda olmalı ki 2004’de BM Genel Sekreteri Annan’ın barış planı, referandumuna Kıbrıs Türk tarafı % 65 civarında evet demişken Kıbrıs Rum tarafı aynı civarda hayır kararı ile planın uygulanmasını engellemişti.
Rumları, özellikle Rusya’nın hayır demeye cesaretlendirdiği iddia edilmişti. Bu yüzden Rauf Denktaş, “Allah Rusya’dan razı olsun, onların telkinleri ile Rumlar hayır dedi” diye memnuniyetini açıklamıştı. 1974’de Kıbrıs’a yapılan askeri müdahale ile Kıbrıs’ın Türkiye gündemindeki yeri arttı. Adada nasıl bir barışın sağlanacağı tartışması başladı. Necmettin Erbakan’ın öncülük ettiği kesim “Kıbrıs’ta taksim”, Bülent Ecevit’in öncülük ettiği kesim ise “Kıbrıs’ta federasyon” görüşünü savundu. Ne var ki Türk tarafının bütün çabalara, alttan alan tutumuna karşılık Rum kesimi federasyon teklifini kabul etmedi. 1983’de ise Kıbrıs Türk tarafı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini (KKTC) ilan etti. Ancak BM’in aldığı önleyici kararlar nedeniyle KKTC,  dünya ülkeleri tarafından tanınmadı. KKTC’de kabul edilmeyen varlığını, dünyaya kapalı olarak devam ettirdi. Çünkü Türkiye dışında hiçbir ülkeden uçak, gemi KKTC’ye gitmedi. 
KKTC’nin verdiği pasaport gibi belgeler Türkiye dışında başka ülkeler tarafından da kabul edilmedi. Kıbrıs Türklerinin dünyaya kapalılığı onları ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı zor durumda bıraktı. Zamanla bu duruma, Türkiye’nin neden olduğu görüşleri yaygınlaştı, taraftar topladı. Türkiye’ye karşı muhalefet düşüncesi Kıbrıs Türkleri arasında taraftar toplamaya devam etti. Türkiye karşıtı olan bu görüşler, özellikle sol görüşlüler arasında etkili oldu. Kıbrıs Türkleri arasında solcu olmak Türkiye’ye de muhalif olmak anlamını kazandı. 
KKTC yönetimini elinde tutan Rauf Denktaş ve ekibi ise bu görüşe karşı yeterince etkili olamadı. Kıbrıs Türklerinin eğitiminde, basınında sol görüşler baskın oldu. İslam hakkındaki her türlü görüş ve telkin ise irtica sayıldı. Zamanla bu tutum KKTC’nin genel havası oldu. Kumarhanecilik, turizmcilik (KKTC şartlarında belki fuhuş demek daha doğru olacaktır) ve kıyı bankacılığı gibi işler KKTC’de payını arttırdı. Türkiye muhalifi olan sol görüşler zamanla KKTC’de seçimleri kazanacak ölçüde güçlendi. Bu örneklerin ilki Mehmet Ali Talat oldu. Onun seçim kazandığı dönemde Annan Barış Planı referandumu yapıldı. Planın kabulü için Talat adeta kendini heder etti. Ak Parti hükümeti de bu plana destek vermişti..
2004’te Rum kesiminin bütün Kıbrıs’ı temsilen AB’ye üye yapılması da uluslar arası ilişkiler bakımından Rumları güçlendirdi. Türk tarafının dış dünyaya kapalılığı devam ediyor.
2015’de seçim kazanmış olan Mustafa Akıncı ise Türk kesimi içinde adeta Rumların sözcüsü gibi davrandı. Rumlara toprak vermeyi, Rum nüfusunun bir bölümünün Türk kesiminde iskan edilmesinin karşılığında heyecanla savunduğu federasyonu, Rumlar yine kabul etmedi. Türkiye karşıtlığının da sözcülüğünü yaptı. Kendisini Türkiye’nin tehdit ettiğini, Türkiye’nin seçimlere müdahale ettiği gibi iddialarını tekrarladı. Seçimleri % 48 oy alarak kaybetti. Ersin Tatar % 52 oy ile seçimleri kazandı. KKTC Rum tarafına doğru gidip geldi.
Türkiye önce KKTC ile sonra Libya ile yaptığı özel anlaşmalara dayanarak Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz aramaya başladı. Yirmi yıl kadar önce Türkiye için bir yük sayılan, Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin önünde bir engel görülen KKTC, birden bire Türkiye’nin Akdeniz’de bir çeşit nefes borusu durumuna geldi. Ege adalarında ve Kıbrıs’ta Türkiye’nin hiçbir hakkının olmadığını öngören Lozan ile Türkiye Akdeniz’den ve Ege’den kuşatıldığı dönemde, KKTC’nin olmayışı Türkiye’nin nefesinin kesilmesi demektir. “Kıbrıs’ı Abdülhamit vermişti, Lozan zaten bir zaferdir” nakaratı ise Türkiye’nin bu alanda yaşadığı sorunları çözmediği gibi sorunların da temel nedenidir.
Rum tarafını tercih eden Akıncı’nın seçimleri kaybetmesi Türkiye için iyi bir sonuçtur. Ama Akıncı’nın aldığı % 48’lik oy oranı ise Türkiye için, KKTC’nin geleceği önemli bir kaygı nedenidir. 1974’de doğanlar artık 46 yaşındadır. Rauf Denktaş, Kıbrıs’ın Türkiye’den ayrılışını göz yaşları içinde anlatırdı. Türkiye’ye olan gönül bağlılığı tartışılmazdı. Ancak onun çizgisindeki bir KKTC idaresinin, orada nasıl bir nüfus yapısının ortaya çıkmasına zemin hazırlamış olduğu da inkar edilmemelidir. Türkiye’de Kemalistliğinden kuşku duyulamayacak çevrelerin telkinleri ile idare edilen KKTC’nin, bugün sahip olduğu nüfus yapısı ibretlik bir sonuçtur.
BM kararları varken başka ülkelerin kolayca KKTC’yi tanıması da KKTC’yi lağvettik, gelin Rumlar birleşelim, 1960 Anlaşması ile yola devam edelim demek de mümkün değildir. Rumlar ise AB üyesi, AB, ABD ve Rusya desteğini aldıklarından dolayı, Türk tarafının savunduğu iki devletli bir çözümü muhtemelen hiçbir zaman kabul etmeyecektir. Türkiye’de ve KKTC’de bazı kesimlerin kara sevda gibi benimsedikleri federasyonun bile gerçekleşme ihtimali yoktur. Kıbrıs Türklerinin dünyaya kapalılığının da kıyamete kadar devam etmesi mümkün değildir.  Geriye kalan tek seçenek ise aslında “Kıbrıs’ın taksimidir.”
İki devletli çözüm de aslında Kıbrıs’ın taksiminin örtülü halidir. Doğrudan taksim ise bu örtünün kaldırılmasından başka bir şey değildir. Akdeniz’de, Ege’de Yunanistan ve AB ile Türkiye’nin yaşadığı sorunlar ise Türkiye’nin Lozan ile rehin alındığını gösteren örneklerdir. Yakın bir gelecekte Kıbrıs gibi Ege’de bulunan Sakız, Midilli vb adaların da Türkiye’nin gündeminden hiç çıkmama ihtimali vardır. Çünkü Türkiye’nin sınırları iğretidir. Doğal değildir. İngiltere istediği için Lozan’da sınırlar böyle çizilmiştir. Sınırları bu haliyle kabul edenler, iktidarlarını İngiltere ve müttefiklerinin tanımasını bir zafer saymıştır. Sınırların düzeltilmesi isteği ise yayılmacılık değildir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.