SON DAKİKA
Hava Durumu

27 Mayıs: Tarihe düşen kara lekemiz!

Bugün 27 Mayıs darbesinin 54. yıldönümü. Tarihimizin, demokrasimizin en büyük kara lekelerinden biri olan 27 Mayıs darbesi, 1950'de iktidara ge

Haber Giriş Tarihi: 27.05.2014 12:05
Haber Güncellenme Tarihi: 27.05.2014 13:05
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/
27 Mayıs: Tarihe düşen kara lekemiz!
Bugün 27 Mayıs darbesinin 54. yıldönümü. Tarihimizin, demokrasimizin en büyük kara lekelerinden biri olan 27 Mayıs darbesi, 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti'nin (DP) Türkiye'yi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü gerekçesi ile Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bir grup subayın 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine tamamıyla el koyması sonucu gerçekleşti. 1961'de, Yassıada'da kurulan askeri mahkemede yargılanan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan idam edildi.

Darbe emir komuta zinciri içinde yapılmamıştır; 37 düşük rütbeli subayın planları ile icra edilmiştir. Kritik mevziler bu subayların ellerindeki asker ve silahlarla önce ordudaki komuta kademesinin etkisiz hale getirilmesi ile ele geçirilmiştir. Sonra cumhurbaşkanı ve hükümet üyeleri tutuklanarak, hükümet; 235 general ve 3500 civarında subay (daha çok albay, yarbay, binbaşı) emekliye sevk edilerek, ordu; 147 üniversite öğretim görevlisi görevden alınarak ve bazı üniversiteler kapatılıp el konularak, üniversiteler; 520 hakim ve yargıç görevden alınılarak, yargı kontrol altına alınmıştır.

Darbeden sonra darbeyi planlayan ve icra eden 37 düşük rütbeli subay ve Emekli Orgeneral, Cemal Gürsel'in oluşturduğu Millî Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlendi.

DARBENİN NEDENLERİ

Ordunun DP yönetiminden memnuniyetsizliği. Menderes, göreve geldiğinde her ne kadar CHP’ye yakın çok sayıda subayı ordudan uzaklaştırmış olsa da ordunun mevcut sistemi devam ediyordu. CHP’nin serbest seçimlerde başarılı olabileceğinden ümidi kesen genç subaylar rahatsızdı. Bu yüzden 1954 yılından itibaren DP iktidarını devirmek için ordu içerisinde birbirinden habersiz birçok gizli komite kurulmuştu.

Adnan Menderes Hükümeti, iç ve dış etkenlerin adeta ittifak ederek meydana getirdiği ekonomik hareketlenmeyi iyi değerlendirmiş ve halkın yaşam standardını yükselterek toplumsal desteğini arttırmıştı. Bu başarıda yirmi yedi yıllık tek parti yönetiminin ‘seçkinci, dayatmacı, halka rağmenci’ politika tarzının terk edilmesi de etkili olmuştu. Dini ve kültürel alanda yaşanan serbestleşme, özellikle ‘Arapça Ezan’ yasağının kaldırılması halk nezdinde memnuniyetle karşılanan icraatlardandı.

Üniversite çevreleri ve bazı aydınların da Menderes’ten hoşnutsuz olduğu biliniyordu. Kemalist düşünceye zarar verildiğini savunan bu elitler git gide kendilerini daha çok belli etmeye başladı. İhtilalden bir ay önce İstanbul Üniversitesi'nde DP karşıtı bir eylem zorlukla bastırılır. Eylemi bastırmakla görevli askerlerin tutumu ordunun da DP'ye cephe aldığını gösterir. Bu olaya şahit olan Ali Fuat Başgil o an, gördüklerini şu şekilde değerlendirir: “Tamam dedim. Bu hareket orduya da sirayet ettiğine göre, artık Menderes Hükümeti gitmiştir.”

Tırmanan olaylardan ve huzursuz ortamdan CHP'yi sorumlu tutan Demokrat Parti'nin, 2 Ağustos 1958 tarihli bir Meclis grubu bildirisi, bugün yaşadıklarımız karşısındaki CHP’nin tutumunu özetler nitelikte. DP’nin bildirsin şöyle: "CHP idarecileri, Meclis ve hükümetin meşruiyet ve istikrarını, şiddet yolu ile tahrip etmenin mümkün, hatta lazım olduğu kanaatini uyandırmaya müncer olacak, çok tehlikeli bir yola girmişlerdir.”

DIŞ ETKENLER

Menderes, iktidarının son yıllarında artık Marshall Planı kapsamında Amerika'dan daha fazla kredi alamadığını görmüş ve Seydişehir Aluminyum ve İskenderun Demir-Çelik ve diğer sanayi projelerini kredilendirmek için Sovyetler Birliği ile yakınlaşmaya başlamıştı. Her ne kadar ABD yönetimini darbeye engel olmak için çaba harcadığı fakat başaramadığı belirtilse de bu tamamen komediden ibaret. Oysa ki bu askeri darbenin arkasında, Sovyetler Birliği'ne yakınlaştığını gören ABD ve diğer bazı Batılı devletler ile CIA olduğu iddiaları oldukça güçlüdür.

VE DARBE!

Başkent Ankara'yı ele geçirmek için Tümgeneral Selahattin Kaplan komutasındaki 28. Tümen, Tuğgeneral Yusuf Demirdağ komutasındaki Zırhlı Eğitim Merkezi (Etimesgut), Süvari Yarbay Reşit Çölok komutasındaki 43. Süvari Alayı, Binbaşı Hakkı Bozkaya komutasındaki Tank Taburu (Harp Okulu arkası) gibi birliklerin ikna edilmesi ya da etkisizleştirilmesi gerekirdi. 23 Mayıs Pazartesi, harekât tarihi 25 Mayıs 1960 olarak kararlaştırılmış ve parolalar belirlenmiştir: zamanında gerçekleşirse ‘Dündar Seyhan'ın oğlu sınıfını geçti.’, ertelendiği takdirde ‘Dündar Seyhan'ın oğlu bütünlemeye kaldı.’ 27 Mayıs 1960 sabah saat 3.15'te piyade birlikleri ve süvari grubu, 3.30'da tanklar hareket etti. Saat 4.36'da Albay Alparslan Türkeş tarafından radyoda okunan ilk bildiri ile harekat bütün Türkiye ve dünyaya ilan edildi.

İlk olarak Tuğgeneral Yusuf Demirdağ evinden alınıp Harp Okulu'na getirilmiş ve nezarethaneye kapatılmıştır. Bundan sonra Refik Koraltan getirilmiştir. 2. Ordu komutanı Orgeneral Suat Kuyaş da enterne edilmiştir. Celâl Bayar Çankaya Köşkünde Veteriner Tuğgeneral Burhanettin Uluç, Topçu Yarbay Abdullah Tardu, Kurmay Albay Sami Küçük tarafından gözaltına alınmıştır. Bu arada komite üyelerinden Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı komutanı Kurmay Albay Osman Köksal da yanlışlıkla içeriye kapatılmıştır.

MENDERES VE BAYAR HARP OKULUNDA ÖĞRENCİLER TARAFINDAN DARP EDİLDİ

Adnan Menderes Eskişehir'den Konya'ya gitmek üzere Kütahya'ya geçtiğinde Keşif Tabur komutanı Agasi Şen ve Binbaşı Muhsin Batur tarafından gözaltına alınmış ve Ankara'ya getirilmiştir. Darbenin ilk günü, Bayar, Menderes, Koraltan, Fatin Rüştü Zorlu ve Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur ve diğer hükûmet üyeleri Harp Okulunda, öğrenciler tarafından darp edilmişler ve enterne edilmişlerdir. İçişleri Bakanı Namık Gedik ise tutuklu olduğu odanın penceresinden aşağıya atlayarak intihar etmiştir; fakat pencereden aşağıya atılarak öldürüldüğünü savunanlar da mevcuttur.

14 Ekim 1960'ta başlayan Yassıada davaları, 11 ay 1 gün sürdü. 203 gün davalara bakıldı, 872 oturum yapıldı. 19 davaya bakıldı, 1068 tanık dinlendi ve yargılamalar hükmün açıklandığı 15 Eylül 1961 tarihinde son buldu. Yassıada'da kurulan askeri mahkemede yargılanan Menderes, Zorlu ve Polatkan idam edildi.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.