Mudanya’da Soylu rüzgârı…

 

Başlık Mudanya’da Soylu rüzgârı ama o rüzgâr tüm Bursa’da esti. Bursa programına öğrencilerle Görükle’de buluşarak başlayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, akabinde Mudanya’ya geçti. Mudanya’da önce Mütareke Meydanı’nda toplanan vatandaşlara seslenen Soylu, etkileyici konuşmasıyla meydana hâkimiyetini her an sağladı. Soylu’nun konuşmasında 3 önemli noktayı aktaralım. Birincisi patron millettir dedi soylu. Bugün hayır diyen kesimlerin bunun önüne geçmek istediklerini söyledi. “Başbakanların her an ipi cebinde gezmesini istemiyoruz. Başbakanların ve Cumhurbaşkanlarının bir gömleği idamlık bir gömleği bayramlık demesini istemiyoruz” diyen Soylu, Bize itimat edin. Biz bugüne kadar size yanlış bir öneride bulunmadık. Allah'a sığınırız. Allah'tan korkarız. Ezanların hürmetine söylüyorum. 200 yıl sonra, 300 yıl sonra gelecek nesiller eğer 'Siz yanlış, eksik bir öneride bulundunuz' derlerse bizi lanetle anarlar. Oysa bize, 'Ellerine geçen fırsatı silahla, zorlukla, şiddetle değil, oyla, demokrasiyle Türkiye'yi geleceğe taşıdılar' diye dua etsinler istiyoruz" ifadelerini kullandı.

İkinci vurgusu ise terörle ilgiliydi. Bir daha Türkiye’de PKK’nın adını kimsenin anamayacağını gür bir sesle dillendiren Soylu, kış ayları boyunca kahraman askerlerin teröristlere bir an bile nefes aldırmadığını ifade etti.

Soylunun konuşmasında altı çizilecek üçüncü nokta ise ülkedeki husumetlerin ancak Recep Tayyip Erdoğan ile aşılabileceğine işaret etmesi oldu. Soylu, "Ben sizin kardeşinizim. Bu ülkede Tayyip Erdoğan'sız bu husumetleri, belaları aşamayız. Buna emin olun, inanın. O teslim olmayan, milletiyle beraber olan, o milletiyle beraber adım atan anlayışından yoksun kaldık mı? Buna emin olun. Bana itimat edin ne olursunuz?" dedi.

Mudanya’da planlanan programını aşan Soylu, daha sonra esnaf ziyaretinde bulunurken, MHP Mudanya İlçe Başkanlığı ve Karadenizliler Derneği’ni de ziyaret etti.

 

--------------------------

ihraç

Ülkücüleri sokağa dökmek kime yarar?

 

Günlerdir hatta haftalardır hayretler içinde izliyoruz. MHP’nin önemli isimleri parti içi iktidar kavgasını oldukça tehlikeli boyutlara taşımaya başladı. O isimler MHP yönetimi tarafından ihraç edildi edilmesine ama süreç iyiye gitmiyor.

Ülkücü camiayı birbirine düşürüp gençleri sokağa dökmeyi amaçlayan bir el sanki müdahale ediyor. Birileri kürsü yıkıyor, birileri salon basıyor. Başka birileri salonun elektriğin kesiyor. Birileri ülkücü gençleri sokağa dökmek istiyor. Ümit Özdağ, Yusuf Halaçoğlu gibi ülkücü camianın önemli isimlerinin bu tehlikeyi görmemelerine imkân yok. Ancak buna rağmen “Hayır” ittifakına destek atmak için şehir şehir gezerek adeta bu yaşananlara çanak tutmasının izahı ne olabilir ki?

Bugün kamuoyunda ülkücülerin birbirine düştüğünün propagandasının yapılması ve algının bu şekilde oluşmasına müsaade etmek, büyük bir gaflet değil de nedir?

Bugün bu isimlerin Hayır ittifakı ile ortak hareket ediyor olmasının ülkücü gençleri öfkelendirdiği ortada. Yıllarca CHP ve ittifakta yer alan diğer gruplara karı mücadele veren ve büyüklerinden o mücadeleyi dinleyen gençlere, bu ittifakı anlatmak zor olsa gerek. MHP’nin muhalif isimleri öncelikle gençlere bunu anlatmak zorundalar. Kendi camialarını ikna etmek zorundalar. Bugün Koray Aydın da muhalif isimler arasında. Koray Bey bu tür provakatif olaylara izin vermiyor. Partide iktidar savaşı yapıyor ama sırf parti iktidarını yok etmek için mücadele verdiği ittifaklarla kol kola yürümüyor.

Yarın eğer olmasını hiç istemeyiz ama ülkücü gençler sokağa dökülür ve üzücü olaylar yaşanırsa bunun sorumlusu olarak Balgat’ı gösterip kenara çekilemez bu isimler. Muhalifler bir şekilde isimlerini tarihe yazdıracaklar. Ancak bu isimler tarihe nasıl yazılacak onu da mutlaka muhasebe etmelidirler. Ülkücülere yapılan operasyonun silahşorları mı yoksa buna geçit vermeyen camianın önemli isimleri mi olacaklar göreceğiz.

--------------------

kadın

Daha doğarken öğretmeli insanlığı…

Dün de iki kadın cinayeti düştü ajanslara. Biri Gemlik biri de Gürsu’dan. Gürsu’da severek ve kaçarak evlenen henüz hayatının baharındaki 18 yaşındaki genç bir kadın, henüz 19 yaşında olan kocası tarafından henüz evliliklerinin 3. Ayında kıskançlık gerekçesiyle öldürüldü. Oyla sevdasına kaçmıştı genç kadın. Mutluluk hayalleri kuruyordu. Sevdası ona önce şiddet ve dayak olarak döndü. Ardından da canıyla ödedi bu sevdanın diyetini.  Gemlik’te önceki akşam saatlerinde de 59 yaşında bir kadın tüfekle vurularak öldürüldü. Bir günde iki kadın öldü bu kentte.

Bu vahşete artık kadınlar el koymalı. Bu çocukları doğuran yetiştiren kadınlar, onlara merhameti öğretmeli. Karnındayken anlatmaya başlamalı insanlığı, merhameti, adamlığın cinsiyetle olmadığını. Yoksa ne kanunla ne polisle alınamaz bunun önü. Merhamet, insan sevgisi, dürüstlüğü doğduğu andan itibaren anlatmalı insana. Nakış nakış işlemeli. Yoksa daha çok lanetleyeceğiz ve daha çok bu ülkenin kız çocuklarını kadınlarını, insanlıktan çıkmış alçakların öldürmesini kınayacağız…