SON DAKİKA
Hava Durumu

Güneyden gelen tehdit

Yazının Giriş Tarihi: 21.08.2016 00:33
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.08.2016 00:33
Bilindiği gibi PKK’lılar Suriye’nin kuzey bölgesini tümüyle “Batı Kürdistan” anlamına gelen Rojova kelimesiyle isimlendirmektedirler. Bu bölge tarihte hiçbir zaman Kürdistan olmadığı gibi, şimdi işgale uğramasına kadar da nüfus yapısı ile Kürtlerin çoğunlukta olduğu bir bölge değildi. Buna rağmen Kürt milliyetçileri, takıntı haline getirdikleri fantezileri ile “Kürdistan’ın dört parçaya bölündüğü” iddialarının bir parçası olarak burayı da “Batı Kürdistan” olarak görmektedirler.

Her toplumun kendini idare etmesi, kendi geleceğine karar vermesi bir haktır. Bunun itiraz edilecek bir tarafı yoktur. Önemli olan bu hakkın nasıl kullanıldığı ve başkalarına zarar verip vermediğidir. Şimdi ABD ve onun müttefiki AB, kendileri için gerekli saydıkları bir stratejik hedef olarak Suriye’nin kuzey bölgesinin Kürdistan olması için burada faaliyet gösteren PKK/PYD’ye her türlü desteği vermektedirler. Güya PKK, IŞİD’e karşı mücadelede ABD’ye karadan destek oluyormuş b u yüzden de IŞİD ile mücadele için ABD, PKK ile PYD’yi ayrı ayrı görerek PYD ile bir çeşit ittifak oluşturmuş.

Bu iddianın elbette hiçbir inandırıcı tarafı yoktur. Bir defa PKK’dan daha fazla Suriye’de ki muhalif gruplar IŞİD’e karşı daha kapsamlı mücadele etmelerine rağmen ABD onların mücadelesini görmeyerek, IŞİD’e karşı yalnızca PKK’nın yardımı olduğunu, olabileceğini bir takıntı gibi tekrarlamaktadır. Açıktır ki ABD, Suriye’nin kuzeyini PKK’ya tahsis eden bir amacın peşindedir. Bu amacını örtmek için de “IŞİD ile mücadele yalanını” bir örtü olarak kullanmaktadır.

ABD marifetiyle Münbiç’in de PKK tarafından ele geçirilmesiyle bütün kuzey Suriye’nin PKK’nın eline geçmesi için geriye 40 km’lik bir mesafe kalmıştır. ABD’nin Atlas Okyanusu ötesinden gelip Suriye’ye müdahale etmesini bir hak olarak görenler, Türkiye’nin Suriye’ye yalnızca uzaktan bakmasını “yurtta sulh cihanda sulh” takıntısı ile açıklamaktadırlar. Oysa Türkiye, ABD yardımı ile güneyden kuşatılmaktadır. Bayram seslendirilecek bir takıntının, güneyden kuşatmaya engel olmadığı gibi boyun eğmeyi öngördüğü açıktır.

ABD’nin son üç yıldan beri Suriye politikasını PKK yayılmacılığına ayarladığı görülmektedir. Esasen Suriye vb yerlerde ABD’nin beklentileri ile Türkiye’nin beklentileri çatışma halindedir. Türkiye başından beri Suriye’nin tek parça olarak bu savaştan çıkmasını ve Suriye’de barışın buna göre tesis edilmesini savunmaktadır. Fazladan Suriyeli üç milyon sığınmacıya ev sahipliği yapmaktadır. Buna karşılık, ABD’nin yönlendirmesiyle Türkiye’nin Suriye’de yanlış tarafta olduğunu savunanlar ısrarla, Türkiye’nin Suriye politikasını değiştirmesini istemektedirler. Yani Türkiye Esat’ın kalmasına ve kuzey bölgesinin PKK’ya tahsis edilmesine razı olsun diyorlar. Türkiye, Esat’a razı olacaksa milyona yakın insan niye katledildi? Türkiye’nin Esat’a evet demesi yüz binlerin katliam suçuna dolaylı olarak ortak olması anlamına gelmez mi? Evet gelir.

On beş Temmuz Darbesinin Suriye ile ilgili de bir hedefinin olduğu kuşku götürmez. Evet, Türkiye’yi bir FETÖ Cumhuriyet’i yapacaklardı. Bu açıktır. Türk halkının direnişi FETÖ Cumhuriyetini engelledi. Ama bir ayı aşan süreden beri Türkiye’nin darbecilerle uğraşmak zorunda kalması, PKK’ya Suriye’de en azından zaman ve Münbiç’i kazandırmıştır. Darbecilerin kesin kes tasfiyesinden sonra PKK’nın doğu illerinde ki terör saldırıları da artmıştır.

Türkiye, güneyden müttefikleri (ABD, AB) marifetiyle PKK tarafından kuşatılmıştır. Bu kuşatma her hangi bir terör saldırısını çok aşan bir kuşatmadır. Muhtemelen T. Erdoğan’ın Rusya ile iyi ilişkiler kurma çabası da bu kuşatmanın hedeflerini görmüş olmasındandır.

Suriye’de Türkiye ve Rusya hedeflerinin yaklaştırılması Türkiye’ye yeni bir imkan, yeni bir fırsat sağlayacaktır.  Türkiye’nin Suriye hedefleri ile Suriye halkının ortalama % 80’i mutabıktır: oda bağımsız, özgür ve tek parçalı, birleşik (üniter) bir Suriye’dir. Suriye halkı, altı yıla yakın bir süredir, dünyanın en onurlu direnişini göstermiştir. O direnişçilere gerekli desteğin sağlanması halinde, Suriye’nin tek parça olarak kalmasını PKK’nın engellemesi mümkün değildir. PKK’lı olsun olmasın, Suriyeli Kürtler, başta Telabyad olmak üzere ABD desteği ile işgal ettikleri şehirleri boşaltmak zorunda kalacaklardır. Suriye’nin kuzey bölgesinin ne tarihte ne de günümüzde “batı Kürdistan” özelliği taşımadığını kabulleneceklerdir.

MİT TIR’ları olayından On Beş Temmuz darbesine kadar yaşanan olayların, Türkiye’yi güneyden kuşatma hedefinin birer halkası olduğu artık daha çok anlaşılır olmuştur. On beş Temmuz darbecilerinin tasfiye edilmesi, bütün iddiaların aksine, Türkiye’yi güçlendirmiştir. ABD hedeflerinin yerli uygulayıcılarının tasfiyesi Türkiye’nin imkânlarını arttırmıştır. Türkiye, arkadan hançerlenme ihanetlerini aşmıştır. Buna rağmen “Türkiye’nin bu gün başına gelen bir çok şeyin Suriye’de ki durum ve Suriye politikasının bir sonucu olduğunu “ Numan Kurtulmuş gibi şahısların iddia etmeleri ısrarla konuyu görmek ve anlamak istememelerinin bir sonucu olmalıdır.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.