SON DAKİKA
Hava Durumu

Halep yollarda, Halep yanıyor

Yazının Giriş Tarihi: 08.02.2016 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.02.2016 06:00
 

 

 

 

Halep süt ve süt veren demektir. Halep Suriye’nin nüfus bakımından ikinci ama ticarete ekonomiye katkısı bakımından birinci büyük şehriydi. 2011 Nüfus kayıtlarına göre çevresiyle birlikte Halep’in nüfusu 4.393.000 iken merkezi Halep’in nüfusu 1.700.000 kadardır. Halep’te % 50 Arap, % 40 Türkmen, % 10 ise Ermeni, Asuri ve Kürt nüfustan oluşmaktadır.

Halep, Gaziantep iline 50 km mesafededir. 2012’den itibaren şehir bölünmüştür. Şehrin kuzey doğu ve batı kesimleri daha çok muhaliflerin elindeyken güney kesimi ise Esat güçlerinin elinde kalmıştır. Muhaliflerin elindeki Halep merkezinde yaklaşık 400.000 kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir.

Halep, İdlip’ten sonra Türkiye ile muhaliflerin bağlantısının sağlandığı ikinci ve en önemli şehirdi. Şimdi bu şehre havadan Rusya, karadan ise İran/hizbüllah ve Esat güçlerinin yaptığı saldırılar ile şehir baştan başa bir enkaz yığınına dönüşmektedir. Halep yıkılıyor, yanıyor. Halepli yollara düşmüş, çaresiz, kimsesizdir. Haleplinin gideceği tek adres Türkiye’dir. Halep’in yanmasına kardeşleri Kudüs, Gaziantep, İdlip, İstanbul ağlamaktadır. Yas tutmaktadır.

Halepli çaresizce ölüyor, tükeniyor. Haleplinin ölümüne Rusya / İran seviniyor. Bayram ediyor. Halepli bu yıkımı ne Haçlı seferleri döneminde ne de Moğol işgal döneminde görmemişti.

Haleplilerin direnişi elbette Suriye ile sınırlı değildir. Çünkü Halepli, İran’a, Rusya’ya, Çin’e, Lübnan’a (Hizbüllah’a), Irak’a, PKK/PYD’ye, Esat Hükümet güçlerine karşı yedi düvele karşı direnmektedirler. Halep’te İran ve suç ortakları insanlığa karşı, insanlığın ortak mirasına karşı bir soykırım suçu işlemektedirler. Bu yüzden Haleplilerin direnişini sadece bir iktidar mücadelesi olarak görmek bu onurlu mücadelenin değerini inkar etmek olur.

Cenevre’de başlayan görüşmeler 25 Şubat’a ertelendi. 25 Şubat’ta ki görüşmelerden de bir sonucun çıkması mümkün değil. Muhaliflerin bölünmesi, düzenli ordu imkanlarından yoksun olması. Hava gücüne, hava savunmasına sahip olmayışları en zayıf taraflarıdır. Buna karşılık dünyanın sayılı askeri güçlerinden Rusya bütün hava güçleriyle muhaliflere özellikle Halep’e saldırmaktadır. Afganistan/İran/Pakistan/Irak ve Lübnan’dan toplanan gönüllü milisler bazen İran bazen de Suriye üniforması ile Suriye halkını katletmek için sahada mevzilenmişlerdir. Muhaliflere karşı savaşanların yanına bir de PKK/PYD ve IŞİD’in de eklenmesi icap eder.

ABD ve AB ise desteğini şimdilik PKK/PYD’nin arkasına yığmaya devam etmektedir. ABD’nin Suriye muhaliflerini kışkırttığı, desteklediği ise tam bir “Acem palavrasıdır.” İran ve Rusya Esat’ı desteklediği için bütün askeri unsurları ile Suriye’de savaşmaktadır. Buna karşılık muhalifleri desteklediği iddia edilen ABD ise uzaktan son olarak da Cenevre’den gazel okumaya devam etmektedir. ABD Rusya ve İran ile birlikte) şimdilik Suriye’nin kuzeyini PKK/PYD’ye tahsis etmenin dışında Suriye’de bir varlık gösterememektedir.

Rusya en şaşalı döneminde SSCB zamanında işgal ettiği Afganistan’dan tarihin en rezil en utanç verici yenilgisini alarak gitmek zorunda kalmıştır. Elbette Rusya o utancın daha fazlasını Suriye’de de yaşayacaktır. Savaş şartlarına bağlı olarak muhaliflerin bazı şehirlerde, bazı alanlarda mevzi kaybetmeleri mümkündür ve muhtemeldir. Halep’in başına gelenleri de böyle görmek icap eder. Eninde sonunda Rusya büyük bir utançla Suriye’den ayrılmak zorunda kalacaktır.

İran Hükümeti ise bir Müslüman topluluğa karşı Çin ve Rusya ile ittifak ederek, Suriyelileri katletmenin, Suriye’yi baştan sona enkaza çevirrmenin suçunu/utancını üstlenmiştir. İran hükümeti amigolarının, on muharrem günlerinde kendilerini zincirleme misalinde olduğu gibi bütün bir yıl kendilerini zincirleseler bile Suriye’de işlediklerin günahın/suçun vebalini ödeyemeyeceklerdir.

Rusya ve İran’ın birlikte Halep/Türkiye bağlantısını kesme çabalarını Türkiye’de bazı çevrelerinde sevinerek büyük bir mutlulukla karşıladıkları görünmektedir. Bu hainlere bakılırsa T. Erdoğan ve Ak Parti ancak Rusya gibi bir ülkenin eliyle cezalandırılabilir, iktidardan uzaklaştırılabilir. Suriye savaşı Türkiye’de ki iç siyasi dengeler bakımından da giderek artan bir etkiye sahiptir.

Ancak Türkiye’de ki iktidar çevreleri, PKK’nın azgın saldırılarının Rusya/İran kışkırtmasına ve desteğine bağlı olarak yaygınlaşıp sürdüğünü teslim etmelerine karşılık Rusya ve İran’a ancak benzeri bir yöntemle karşılık verilebileceği kararından uzak görünüyorlar. Suriye savaşından Türkiye’yi uzak tutmanın, etkisiz bir seyirci haline getirmenin bedeli olarak PKK/PYD’ye Suriye’nin kuzeyi verilmiş görünmektedir. PKK’nın bu vaatlerle Sur ve Cizre gibi yerlerde aylardır Türkiye’yi fazlası ile meşgul ettiğine herkes şahit olmuştur. Olup bitenler gösterdi ki Diyarbakır’ın Van’ın savunmasını Hakkari’den Şırnak’tan başlatmak yeterli ve gerçekçi değildir. Diyarbakır’ın Van’ın savunmasını Grozni’den Tebriz’den Bağdat’tan Halep’ten başlatmadıkça Türkiye’nın savunmasında ki zafiyeti gidermek kolay olmayacaktır.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.