SON DAKİKA
Hava Durumu

Hurafe yayıcıları

Yazının Giriş Tarihi: 31.05.2017 22:25
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.05.2017 22:25
Hüseyin Hilmi Işık ekolü son zamanlarda DİB’na karşı bir çeşit taarruz hali yaşıyor. Mehmet Görmez’i eleştirmek bahanesi ile gün görmemiş hurafelerini büyük bir heyecanla pazarlamaktadır. DİB’na karşı “en doğru İslam’ı savunmak” gibi bir algıyı tahsil etmeye çalışmaktadır.

Hatırlanmalıdır ki Hüseyin Hilmi Işık (ö.2001), Abdülhakim Arvasi’nin damadıdır. Arvasi (ö.1943) Nakşibendi tarikatı kollarından birisinin şeyhi idi. Şeyh efendinin vefatından sonra, onu temsil etme hakkını Işık kimseye vermek istemedi. Doğrudan temsil iddiası olmasa bile Arvasi’ye bağlılığı ile övünen Necip fazıl Kısakürek (ö.1983) bile bu ekolün hışmından kurtulamadı. Işık’ın vefatından sonra onu temsil hakkı damadı Enver Ören’e (ö. 2013 ) intikal etmiş sayıldı. Ören’in İslami konulara vukufiyeti hiçbir zaman ikna edici olmamıştır. Ancak ticari ve siyasi konularda hayli etkili olduğu görüldü. Arvasi’den beri süre gelen Nakşîlik temsilciliği Ören döneminde fena halde sarsıldı. Çünkü Ören “kar ortaklığı” adı ile dindar çevrelerden İhlâs Finans adıyla topladığı mevduatı fena halde buharlaştırdı. Bu iş için doğrudan görevlendirdiği oğlu Mücahit Ören ise İhlas Finans’ın şaibeli batışından hemen sonra ABD’li eşiyle ABD’ye gidip yerleşti. Batırdığı paraların mudileri ise alacaklarının önemli bir kısmından vazgeçerek geri kalanı ise İhlas Pazarlamanın bin bir çeşit ürünlerinden bula bildiklerini piyasanın üç beş katına kabullenmek zorunda kaldılar. Ören için Süleyman Demirel “Enver gardaşım hiçbir istasyonda uzun süre beklemez gelen ilk trene atlayıp gider” diyerek müthiş bir tespitte bulunmuştu. Gerçekten de Ören son 40 yılında gelip geçen bütün siyasi iktidarlar ile iyi ilişkiler kurmada Gülen ekolü ile yarışmıştır. Ören’in Türkiye Gazetesi darbe dönemlerinde daima darbecilerin yanında saf tutmuş, darbecilerin sorgulandığı dönemde de sorgulayanların yanında olarak ilkesizliğin sınır tanımazlığını göstermiştir.

Işık ekolü tasavvufla ilgili hayli tartışmalı bütün görüşlerini “ehlisünnet” adıyla savunmayı tercih etmiştir. Ekolün Sünniliği kesinlikle kendine özgüdür. Aslında Sünnilik dediği ise tasavvufun tartışmalı, çizgi dışı tutumudur. Sünniliğin doğrudan temsilcisi olan Ebu Hanife/Maturidi, Eşari/Şafii gibi âlimlerin görüşlerini bile Sünnilik adına yok saymayı başarmıştır. Orta Çağ döneminin köleli toplumlarında İslam adına Sünnilik adına icat edilen her çeşit teori Işık ekolünün dilinde “Sünnilik” adıyla yaşamaktadır. Adı sanı bilinmeyen şeyhler arasında ihdas ettiği hiyerarşiye göre onların adıyla diliyle pek çok ucuz hikaye Işık ekolü için hem ticari bir meta hem de gerçek İslam’a karşı halkı şartlandırmanın birer aracıdır. Bişri Haf-i adıyla uzun yıllar piyasaya sürdükleri yazılı görsel malzemeyle neredeyse muhalefet etmedikleri ayet kalmamıştır.

Her asırda ictihat dilebileceği görüşü en büyük düşmanlarıdır. Dünyanın her neresinde böyle bir görüşü ile tanına kimse varsa onu haber yoluyla olmadı hakkında küçük kitaplar yayınlayarak mahkûm etmek öncelikli işlerindendir. “Dinin afyon olduğu” nakaratını doğrulamak için Işık ekolü bütün imkânlarını kullanmıştır. Türkiye’den evliya çıkarmadıkları köy kalmamıştır. Kırk yıla yakın zamandan beri bu evliyaların ansiklopedisinin ne basımını ne de dağıtımını tamamlayabilmiş değillerdir. İhdas ettikleri evliya listesi elbette Türkiye ile sınırlı değildir. Türkiye’nin dışında daha pek çok ülkenin, evliya, türbe vb işlerinin doğrudan yetkili temsilcileri gibidirler.

İslam, Kur’an, Sünnet en çok tahrif ettikleri kavramlardandır. Bunların evliyaları ne ölür ne biter. Tanrısal varlık gibi her yerde hazır ve nazırdırlar. Haklarında icat ettikleri menkıbelerini ise kırk yıldır bitiremediler. İstismar ettikleri kavramların kullanma hakkını da kendilerinde görürler. Dolayısı ile bu Işık Ekolünü eleştiren birisi, elbette ekolün takıntısına göre “İslam’ı Kur’an’ı Sünneti eleştirmiştir.”

Üzerinde titredikleri ısrar ettikleri bir ilkeleri de yoktur. İslam dünyasında şöhret olan herkes bunlar için birinci dereceden hedeftir. İslam hakkında söz söyleme yazma hakkını yalnızca kendisinin kazanılmış bir hakkı gibi gören bu Işık ekolü daima gerçeğin karşısında yer almıştır. Her zaman yanında yer almaya çalıştığı tek değişmez adres ise iktidardır. Gelene ağam gidene paşam sözü bu ekolün siyasi tutumunun özeti sayılır. DİB’na getirdikleri eleştiriler ise ölüleri güldürecek türden işlerdir. Kutlu doğum haftasının bir fetö işi olduğu iddiası bunlardan birisidir. Bu ekol daha takvimlerin bir kutsallığı olmayacağından, her takvimin kullanılabileceğinden bile habersiz olmayı tercih etmiştir. Ekolün din algısı bin yılın öncesinde ki hurafelere göre düzenlenmiştir. Ancak ticaretleri için aynı durum geçerli değildir.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.