SON DAKİKA
Hava Durumu

İhanetin böylesi görülmüş duyulmuş değildir

Yazının Giriş Tarihi: 15.02.2016 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.02.2016 06:00
 

 

 

12 Şubat 2016’da DİSK genel kuruluna davet edilen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı İsmail Soylu, salonda büyük bir protesto ile “katil devlet / katil Erdoğan” sloganları ile karşılandı. Aslında özgür ülkelerde yöneticilerin alkışlanması kadar protesto edilmeleri de doğal sayılır. Çünkü vatandaş hükümet edenleri beğenmek zorunda değildir. Aksine hükümet edenler kendilerini vatandaşa beğendirmek zorundadır. Bundan dolayı alkış gibi protesto da vatandaşın bir takdiridir. Bu takdirin isabetli olup olmadığı elbette müzakereye açıktır. Kişinin durduğu yere, dünya görüşüne olup bitenleri nasıl ve ne ölçüde kavradığı ile de yakından alakalıdır.

Ne var ki bakan Soylu’nun protesto edilmesi böyle izah edilecek bir içeriğe sahip değildir. Bir defa bakan orada misafirdir. Davet edildiği için gitmiştir. Bir yöneticiyi bir genel kurula davet etmek, sonra da hazır gelmişken ona hakaret etmek “bir protesto hakkı” diye ele alınabilir mi? CB T. Erdoğan salonda yoktur. Olmayan birisinin “katil Erdoğan” şamataları ile hakarete uğraması da ayrı bir skandaldır. CB Erdoğan devleti temsil ettiği için devlet ile birlikte katil sayılmıştır. Buna karşılık PKK’lı S. Demirtaş hiçbir protestoya uğramamıştır. Terör örgütü temsilcisinin hakarete uğramak yerine alkış alması buna karşılık ülkenin seçilmiş CB’nın “katil Erdoğan” diye hakarete uğraması örneği dünyada kaç ülkede görülebilir?

Erdoğan’ın bu hakarete uğramasının nedeni elbette Cizre/Silopi ve Sur gibi yerlerde yapılan operasyonlardır. Sol cenah açıkça PKK’nın arkasında mevzilenmiştir. Geleceğini PKK’ya bağlamıştır. Ülke topraklarının bir terör örgütü tarafından fiilen işgal edilmesi solu rahatsız eden bir gelişme değildir. Aksine PKK’nın işgallerinin devam etmesinden, giderek yaygınlaşmasından memnun olan bir anlayışın adıdır solculuk veya Sosyalizm.

Türkiye’de solculuğu veya Sosyalizmi en çarpıcı şekilde anlatan olay DİSK genel kurulunda ki bu olaydır. Sol, teröre karşı değildir. Ülkenin terör tarafından tehdit edilmesini, rehin alınmasını bir kazanç sayan, “devrimci kazanım” bir tutumun adıdır solculuk. Türkiye’nin aleyhine çalışan, Türkiye’ye zarar veren hangi terör örgütü varsa, sol cenah onun müttefikidir. İşbirlikçisidir. Solun bu tutumu bu günün olayları için böyle olduğu gibi dünün olayları için de aynen böyledir.

Türkiye ile Bulgaristan, Yunanistan, Ermenistan ve şimdi özellikle Rusya ve Suriye arasında ki anlaşmazlık konularında sol daima Türkiye düşmanları ile beraber olmuştur. Hatırlanmalıdır ki Türkiye’de solun fetişlerinden olan Nazım Hikmet’te iki defa (1921 ve 1950) kaçarak gittiği SSCB’de, Moskova’da kendisine tahsis edilen imkanlar ile daima Türkiye’nin aleyhine atıp tutmuştur. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük katillerinden Lenin ve Stalin için övgü dolu destanlar yazmıştır. Nazım bu işleri yaparken SSCB lideri Stalin Türkiye’den toprak istiyordu; Kars/Ardahan’ın kendisine bırakılmasını Boğazların Montrö’de ki statüsünün SSCB lehine değiştirilmesini istiyordu.

Türkiye’de sol çevreler bir ölçüde Nazım’ın bağlısı onun takipçisi sayılır. Bu yüzden Nazım’ın yaptığına benzer bir hainliği günümüz Türkiye’sinde utanmadan tekrarlayabilmektedir. Solun PKK’nın arkasında mevzilenmesi elbette bir vatan hainliği örneğidir. Türkiye düşmanlığı örneğidir.

Ayrıca bu olay nedeniyle şunun da görülmesi teslim edilmesi icap eder: Yöneticilerin korkusuzca protesto edilmesi özgür ülke olmanın önemli bir göstergesidir. Günümüzde İran’da Kuzey Kore’de yöneticiler bu şekilde protesto edilebilir mi? Adı geçen ülkelerde yöneticilerin protesto edildiği salonlardan sağ çıkılabilir mi? DİSK’lilerin bağımlı oldukları SSCB’nin tarihinde böyle bir protesto örneği yaşanmış mıdır? Hayır yaşanmamıştır. Sol aslında SSCB modeli, Kuzey Kore benzeri baskıcı bir zulüm yönetimi peşindedir. Tek parti olacak, muhalefet, özgür basın olmayacak, muhalefet edenler kurşuna dizilecek. Böyle bir ülkenin tutkusu içindedirler. Bu tutkunun benzeri günümüzde İran, Kuzey Kore, S. Arabistan benzeri ülkelerden başkası yoktur.

DİSK genel kurulunda görülen hainlik örneği, Türkiye’nin geçekten sayıları belli olan bir terör örgütü ile mücadele etmediğini, o terör örgütü / PKK’nın arkasında mevzilenen küçümsenemeyecek ölçüde bir kesimin varlığını da ortaya koymuştur. Solun tarihi böylesi hainlik örnekleriyle doludur. Bu yüzden solun dünyada ki değişime bağlı olarak değişeceğini beklemek beyhudedir. Türkiye’de ki sola göre “Anadolu’nun işgali Malazgirt ile başlamış İstanbul’un fethi ile tamamlanmıştır.” Toplumun ezici çoğunluğunun hak ve özgürlüklerinin de sol için hiçbir anlamı yoktur. Toplumun sahip olduğu hak ve özgürlükler sol için “gerici güçlere verilmiş ödünden” başka bir şey değildir. Solun vatan hainliğinin yanında hak ve özgürlüklerimiz için de dinmeyen bir düşmanlığı vardır. Sol CB T. Erdoğan’a düşmanlık ediyorsa bu T. Erdoğan’ın lehinedir. Sol aksini yapsaydı asıl o zaman düşünmek üzülmek icap ederdi.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.