AK Parti döneminde atılan adımlardan en kritiklerinden biriydi belde belediyelerinin kapatılması. 30 Büyükşehir’de belde belediyeleri kapatıldı. Bazı özel durumlar hariç ülke genelinde de aynı yola gidilmesi gerekir. 

Dahası imar planı yapma yetkisi ilçe belediyelerinden tamamen alınmalı. Bunun ne kadar elzem bir durum olduğunu anlatalım. 
Mudanya Güzelyalı’da imar planlarının iptal edilmesinin ardından yaşanan kriz, bir belde belediyesi ile küçük bir ilçe belediyesinin attığı bir adımın ne kadar sıkıntılı bir duruma ulaşabileceğini gösterdi. 

Mudanya Belediyesi ile kapatılan Güzelyalı Belediyesi’nin 2003 ve 2013 yıllarında yaptığı imar planları defaten mahkeme tarafından iptal edildi. Yaklaşık iki yıldır kriz çözümsüz bir hale geldi.

İmara açıldıktan sonra ruhsatlandırılan arazilere binalar yapıldı. Bunlar arasında apartmanlar da var villalar da. Ancak kanununa kuralına göre yapılmayan planlar her itirazda mahkeme tarafından iptal ediliyor. 

Planın iptal olmasına yol açan yapıların plan dışında bırakılması da planların iptalini sağlıyor, planın içinde tutulması da. 
Hani büyüklerin iki tarafı pis değnek dediğimiz türden. 
Dahası planlar iptal oldukça yeni yasalar ve kurallar gündeme geliyor ve etkilenen alan daha da artıyor. Mudanya Güzelyalı planları bir kez daha ilçe belediyesi tarafından Büyükşehir Meclisi’ne gönderildi. 

İlçe belediyesi tarım görüşü alınmayan alanlara planda yer vermedi. Bu da bin 300’ü aşkın konutun ruhsatlıyken ruhsatsız hale gelmesine yol açıyor. Yani müteahhit ruhsat almış binayı yapmış, vatandaş kredi çekip evin tapusunu almış, geçmiş oturmuş içine. 

Şimdi vatandaşa pardon sizin evinizin olduğu alan imar dışı denilmek durumunda. 

Çözümü o kadar zor bir konu ki yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal. Büyükşehir Belediyesi, AK Parti, milletvekilleri başta olmak üzere ilgili kurumlar bir ilçe bir de belde belediyesinin karman çorman ettiği ve bugüne kadar kangren haline gelen sorunun nasıl çözüleceğine kafa patlatıyorlar. 
Büyükşehir Belediyesi’ne ulaşan ilçe belediyesi planları için şimdi meclisin iki seçeneği var.

Birinde riski alıp bu planları onaylamamak eski planların devamına karar vermek.

Bu durumda planlar yeniden mahkemeye giderse başkan ve meclis üyeleri yargılanma ve hatta hapse girme riskini göze almak durumunda. 

Diğer seçenek ise gelen planları onaylamak. Burada da bin 300 civarındaki vatandaşın tapusunun iptal edilmesi anlamına geliyor. 

Tabi iş orada kalmaz.

Yıllara sair sıkıntı alır başını gider. Aslında mevcut Mudanya Belediyesi kendini bu işten sıyırmak istese de buraları imara açan yönetimler kadar bu yönetimin de hatası var. 

İmar gelen yerlerin ruhsatlandırılması için 18 denen uygulamayı yapıyor ilçe belediyeleri. İşte bu uygulamayı yaparken tarım görüşü olup olmadığına dikkat etseydiler belki durum bu kadar vahim boyutlara gelmeyecekti. Yapmadıkları için bu durum daha da çetrefilli bir hale geldi.

Sorunun çözümü için AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, milletvekilleri yoğun bir mesai harcıyor. 
Konunun bakanlıklar aracılığı ile çözülüp çözülemeyeceğinden özel bir yasa olup olamayacağına kadar tüm seçenekler masada.

Son not olarak şunu söyleyelim.

İmar Tüm Türkiye için belki de kendine münhasır bir bakanlık ya da özerk bir kamu kurumu tarafından belki de kontrol edilmeli. Büyükşehir’leri ayrı tutarak söyleyelim, 10 meclis üyesi ile 1 başkana bırakılmamalı.