SON DAKİKA
Hava Durumu

İmparatorun ikiyüzlülüğü

Yazının Giriş Tarihi: 17.08.2016 00:44
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.08.2016 00:44
Koç Holding’ten Ali Koç, İstanbul Sanayi Odasının düzenlediği bir toplantıda yaptığı konuşmada: “15 Temmuz’da laik eğitimin önemini bir kere daha anladık ve demokrasi sınavını başarıyla verdik” diyor. Ama içinin kan ağladığından kuşku duyulmamalı. FETÖ lideri Gülen, Afrika ülkelerinde Koç ailesi için ihale takip eder oralardan bu aileye ananas gönderirdi. Koskoca “Kâinat İmamı” işini gücünü bırakarak Koç’ların ananasları için uğraşırdı. Şimdi bu Koç’ların da demokrasi sınavını başarıyla vermiş olmalarına inanmamızı istiyorlar. Milletçe saf olduğumuz doğrudur da saflığın bu kadarı da sağlığımız için ciddi ölçüde tehlikelidir.

Koç’ların gezi kalkışmasına olan destekleri de “demokrasi sınavına” olan bağlılıklarından mıydı? Bu kalkışmada yaralananlar için Koç’lar, Divan Oteli’nin bir katını revir hizmetleri için tahsis etmişti. Koç’lar elbette yeşile ağaca olan tutkuları için bu insani hizmetlerini açıkladılar. Oysa o Koç’lar, üniversitelerini, Boğaz’a nazır ormanların bir bölümünü tahrip ederek kurmuşlardı. Rahmi Koç, İstanbul Rum Patriği Bartelemous ile birlikte uzun yıllar “Temiz Deniz Derneği” faaliyetleri yürütmüştü. Rahmi Koç’un ömründe bir kere de olsa Diyanet İşleri Başkanı ile ortak bir proje faaliyeti olmuş mudur? Gerçi Diyanet İşleri Başkanlarının bir projesini de duyan olmamıştır. Ya da projesi olanlar Diyanet’te başkan olamazlar. O işin başka bir tarafıdır.

Koç ailesinin “demokrasiye olan sadakati” yeni bir icattır. FETÖ itirafçılarından öğreniyoruz ki Gülen örgüt kariyerine Vehbi Koç’un evinde 12 Mart darbecilerinin MİT müsteşarı Fuat Doğu ile yemek yiyerek başlamıştır. Sonraki yıllarda Gülen’in Afrika’da bu aileye ihale takip etmesi ananas aramasında bu yemeğinde bir payı olmalıdır.

15 Temmuz akşamı Koç’ların büyük bir gerilim yaşadıkları tahmin edilebilir. Çünkü kendilerine ihale ve ananas arayan Gülen başarısız olursa kendileri de kaybedenlerden olacaktı. Koç’lar şimdiye kadar bütün darbecilerle yakın olmuştur. Hiçbir darbe yönetimi ile sorun yaşamamıştır. Aksine en çok demokrasi ile işbaşına gelenlerle sorun yaşamıştır. Şimdi Koç’ların süslüsü Ali Koç, bütün bunları yok saymamızı, hafızamızdakileri boş vermemizi gerektiren cümleler kuruyor. Oysa onun içi kan ağlıyor olmalıdır. Talat Aydemir’in girişimi hariç bu güne kadar başarısız olan darbe yoktur. Koç’lar hepsinin arkasında vatan nöbeti tutmuştur. Demokrasi, vurguları bir fantezidir ve kazanan tarafın demokrasi olmasından dolayıdır.

Ali Koç 15 Temmuz akşamı “laik eğitimin önemini” anlamış. Hatırlanmalı ki bu darbeyi askerler oldukça barbar bir yolla yapmaya çalıştı. Neredeyse tümü askeri lise çıkışlı ve hepsi harp okulu mezunudur. Askerlik mesleğinin icaplarına ne kadar vakıf oldukları elbette kuşkuludur ama mezun oldukları okullarda “laik eğitimin” olmadığını kim iddia edebilir? Laik eğitimi derken “nasıl olurda başarısız olurlar?” yakınması olabilir. Buna karşılık askeri okullarda “SSCB tipi laikliğin” hala geçer akçe sayıldığı herkesin malumudur. Buna rağmen o okullardaki öğrencilerin yüzde 95’i ilgili bakanın açıklamasına göre FETÖ’cüdür. Demek ki laiklik böyle bir darbe kalkışma hazırlığının bu okullarda yapılmasına engel olamamış, bunu sorgulaması lazım iken ezberini tekrarlayarak, laik eğitimin sanal önemini pazarlıyor. Koç’ların laik eğitimi köklerini, tek parti döneminden, İslam’ın her şeyinin suç ve yasak sayıldığı dönemden almaktadır. O dönemin hatıralarını özlemle hayranlıkla anıp dururlar.

Vatan savaşta fakirlerin barışta zenginleridir sözü Koç’lar için külliyen yanlıştır. Çünkü Türkiye’yi hem savaşta hem barışta kendilerinin bilmektedirler. Bu formül aslında yönetimler içinde geçerlidir. Koç’lar hem demokrasiyi hem de darbeli yönetimleri kendilerinin hizmetlisi sayıyorlar. Koç’lara mesafe koyan bir yönetim olmuş mudur? Teslim edelim rahmet dileyelim ki bunun istisnası merhum Erbakan olmuştur.

Koç’ların aile şecerelerinin Ankara’ya uzandığı anlatılır. Bu hikâye ne kadar doğrudur? Belli değil. Doğru olduğunu var sayalım, Koç’lar Türk halkının sevindiklerine sevinmezler üzüldüklerine de üzülmezler. Geriye ne kaldı? Temiz Deniz Derneği. Oda Türk halkını ilgilendirmiyor. Eğer Erol Toy’un İmparator adlı kitabını okumadıysanız kendinize yazık ediyorsunuz demektir. Ankara’nın taşlı yollarından başlayan ananas arayışının Afrika ülkelerine kadar nasıl uzandığının hikayesi vardır bu kitapta. Koç’ları tanımak TÜSİAD’ı da tanımaktır. TÜSİAD, Türkiye’yi bir TÜSİAD Cumhuriyeti gibi görür. TÜSİAD’ın gördüğü ilgiyi yüzde 10-15 oy alan partiler bile göremiyor. Üstelik sayıları 500 bile değildir. Demokrasi gerçekten TÜSİAD’ı Koç’u rahatsız eder. Darbecilerin arkalarında saf tutmaları var oluş nedenlerine bağlıdır. Sermaye sınıfı için vatan da demokrasi de “aziz karlarıdır” gerisi koca bir hikâyedir. Erol Toy’un “İmpaartor”u da bunları anlatıyor. Onun için de önemlidir.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.