Sayın CHP İl Başkanı İsmet Karaca…

Belki de Bursa’da CHP bu duruma hiç gelmedi. Taciz, ifşa, dedikodu almış başını gidiyor. Dahası bunun devamının geleceği dedikoduları da cabası.

Bundan daha vahimi CHP örgütünün tamamına yakınında bu durumun senin göz yumman ve bildiğin halde adım atmadığın yönündeki düşünce hâkim olmuş durumda. CHP Bursa’yı böyle yönetmeye devam edemeyeceğiniz ortada.

Ya CHP’nin düştüğü bu duruma karşı ürettiğiniz çözümü parti örgütünüzle ve kamuoyuyla paylaşmalı ya da bir an önce kaybedilen itibarı ve güveni yeniden sağlayacak bir başka il başkanı için görevi bırakmalısınız.

Yaşanan skandalları bu skandalları yazan gazetecilere trol diyerek geçiştiremezsiniz. Emin olun trol dediğiniz gazetecilerin umurunda bile değil bu durum ama yaşananlar parti tabanınızın çok umurunda ve büyük tepki var.

Bugün yıllarca bildiğiniz halde gereğini yapmadığınız olaylar nedeniyle (Basın açıklamanızda bildiğinizi zaten teyit etmiştiniz) hem partinizin yıpranması hem de partinize gönül vermiş kadınlara bu kabul edilemez davranışlara muhatap olmak zorunda kalmış insanlara bir özür borcunuz yok mu?

Öyle görünüyor ki skandalın patlamasının ardından bile gereken müdahaleleri olabildiğince ağırdan alıyor,  konuyu unutturmak için mücadele veriyorsunuz.

Atatürk’ün kurduğu ve onun yolundan gittiğini iddia eden bir partide bu tür olayları unutturmak değil şiddetle üzerine giderek kim yaparsa yapsın bunun bedelini ödetmekken göreviniz, bugün bunları kim gazetecilere sızdırdı diye bir araştırma içine giriyorsunuz.

Merak ettiğim bulsanız ne olacak. Bunların gizli kalması mı yoksa yaşanmaması mı önemli? Ona bir karar vermek gerek. Siz tacizi yapanların değil bunu ortaya çıkaranların üzerine giderek siyaseten ancak kendinizi gömersiniz.

Kimler sizin sözüm ona hakaret etmek için trol dediğiniz gazetecilerle irtibat halinde olduğunu araştırıyor, ilçe başkanları toplantısında sözüm ona ayar veriyorsunuz.

Görüyorum ki hedeflerinizden biri de benim. Binlerce CHP üyesini, delegesini, yöneticisini tanırım. Sağ olsunlar hepsi de güvenirler ve bana konuşurlar.

Şimdi şapkayı önünüze koyarak bir düşünün! Partilileriniz bu durumları size gelip anlatmak yerine neden gazetecilere anlatıyor. Acaba daha önce gelip anlattıklarında bir sonuç alamamış olmaları, işinize gelmeyen konuların sümenaltı yapılmış olması olabilir mi?

Bir il başkanı o partinin üyesinden oy verenine, masasından sandalyesine, şerefinden namusuna kadar her şeyinin kefilidir. Eğer partinizde bir ahlaksızlık ya da hayasızlık oluyorsa bunun hesabını çok net bir şekilde İl Başkanı ve yönetimi verir. Milletvekilleri verir.

Size partiyi büyütün, siyaset yapın ve oyunu artırın seçim kazanın diye o mührü teslim ettiklerini unutmayın. Oysa siz daha bir yıl olmamasına rağmen bırakın partinizi üste çekmeyi, bu skandallarla daha da aşağıya çekiyorsunuz.

Sol olduğunu söyleyen sol söylemleri olan bir partide bugün ortaya çıkan sorunun üzerine gitmek varken sorun nedeniyle feryat edenlerin sesini kısmaya çalışmak en hafif tanımıyla faşizm değil de nedir?

 Siz bırakın kim sızdırdı demeyi de öncelikle bu olaylar neden oldu, neyi eksik yaptık, bunların yaşanmaması için ne yapabiliriz, bu partiye kadınlar rahatsız olmadan gençler şüphe duymadan nasıl gelirler onun hesaplarını ve çalışmalarını yapın. Ya da bence siz bu il başkanlığını yapamadınız bırakın en iyisi.

Belli ki bu işlerin sonu gelmeyecek. Tarihe bu olaylarla geçen bir il başkanı olmak istemezsiniz diye düşünüyorum. Her ne kadar çevrenizdekiler ölür de o koltuğu bırakmaz, istifa etmez dese de yarın bu nedenlerle görevden alınmış bir il başkanı olmayı istemezsiniz.

Ve dahi şunu söyleyeyim…

Örgütünüz kaynıyor. Örgütünüz büyük rahatsızlık içinde. Disiplin sopasını gösterdiğiniz için susuyorlar gibi görünüyor ama bu suskunluğun da hayra alamet olmadığı ortada.

Kamuoyuna ama ondan önce örgütünüze ikna edecek bir açıklama yapmak durumundasınız.

Bugüne kadar altına imza atmadığınız yazılı açıklamalar ve tavrınız nedeniyle kimsenin inancı kalmamış durumda. O inancı nasıl geri getirirsiniz bilemem.

Ancak partililerinizin disiplin sopası nedeniyle yüzünüze söyleyemediğini aktarayım size…

CHP tarihinde böyle kötü bir dönem yaşamadı. İnsanlar birbirlerinin yüzüne bakamıyor. Örgüt yarın seçimlerde kime gidip ne söyleyecek. İsmet Karaca ile gidilecek seçimde felaketi yaşarız!

Muhatabın trol dediğin gazeteciler değil, kendi örgütünüzdür. Bu ateş üfleyerek sönmeyecek onu da iletmiş olayım.

Selam eder, esenlikler dilerim…