SON DAKİKA
Hava Durumu

İsrail'i haritadan sileceğinize göre

Yazının Giriş Tarihi: 28.06.2016 23:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.06.2016 23:05
 

 

Gazze’ye yardım malzemesi götüren Mavi Marmara isimli geminin 31 Mayıs 2010’da İsrail tarafından Akdeniz’de uluslararası sularda saldırıya uğraması on kişinin şehit edilmesi çok sayıda insanın da yaralanması üzerine Türkiye İsrail arasındaki ilişkiler neredeyse bütünüyle kopmuştur. ABD gibi ülkelerin iki tarafı yeninden uzlaştırmak için yürüttüğü çalışmaların sonunda nihayet 27 Haziran 2016 günü taraflar arasında bir anlaşmaya varıldığı anda her iki ülkenin başbakanları tarafından açıklandı.

Türkiye tarafı anlaşma için, “İsrail’in Türkiye’den özür dilemesini, Mavi Marmara’da şehit edilenler için tazminat ödenmesini ve Gazze’de ki ablukanın kaldırılmasını şart koşmuştu. Anlaşma metninde görüldü ki Türkiye’nin üçüncü şartı yok gibidir, “Türkiye’den Gazze’ye gidecek yardımların doğrudan Gazze limanına değil İsrail’in Aşdod limanı üzerinden yapılması” öngörülmüştür. Anlaşma metnin de “Gazze’nin temel ve acil ihtiyaçlarında olan suyun temini için, Akdeniz’de bir arıtma tesisinin kurulması, elektrik üretimi için ayrı bir tesisin kurulması ve nihayet bir hastahanenin yapılması” yer almıştır. Her ne kadar Türkiye’nin ilan ettiği bu üç şartın üçüncüsü gerçekleşmemiş olsa da yukarıda yer verilen yapılacak işlerle birlikte Gazze’ye İsrail’in uyguladığı korsan ambargo hafifletilmiş olacaktı.

Anlaşma haberiyle birlikte şiddetli bir tartışma da başlamış oldu. İsrail muhalefeti ve basını, “Anlaşma ile Türkiye’nin istediklerini aldığını, İsrail’in de buna teslim olduğunu iddia ederken Türkiye’deki medyanın bir bölümü de, “Anlaşma ile İsrail’in bütün isteklerinin gerçekleştiğini Türkiye’nin kendi tezlerini bıraktığı” iddia edilmeye başlandı.  Bu anlaşmayla “Ak Parti’nin ve İslami camianın önün diz çöktüğü” iddialarına karşılık, “Reis şartlarını İsrail’e kabul ettirdi, hepsi o kadar” diyen çok uçuk cezbeli görüşler biri birini kovalamaya başladı. Hatta “İsrail’le dolayısı ile Yahudilerle bir anlaşma yapılamayacağını bunun bir çeşit ihanet olacağını” iddia eden görüşler de seslendirildi.

Teslim edilmelidir ki Ak Parti’nin dış siyaseti bakımından İsrail ile anlaşma yapılamaz, İsrail ile ilişki kurulamaz diyen bir görüşü yoktur. Ak Parti’ye göre anlaşmada yapılabilir ilişki de kurulabilir. Ne var ki CB Sayın T. Erdoğan’ın altı yıldır konu hakkında yaptığı açıklamalar büyük bir beklenti oluşturdu: Türkiye’nin Gazze’ye abluka kaldırmadan bir anlaşma razı olmayacağı beklentisi oluştu. Oysa dünkü anlaşmada bu beklentinin karşılığı yoktu. Bu anlaşma için Türkiye’nin aleyhine önemli bir eksiklikti. Anlaşan tarafların sadece birisinin görüşlerinin esas alınması diğerinin yok sayılması söz konusu edilemeyecek bir sonuçtur. Çünkü İsrail’e her dediğini yaptıracak ölçüde Türkiye’nin güçlü olmadığı açıktır. Üstelik Hz. Muhammed’in 622’de Medine’de yerleşik olan Yahudilerle yaptığı anlaşma hatırlandığında, Yahudilerle anlaşma olmaz iddiasının İslami karşılığının olmadığı görülecektir. Elbette o dönemin Medine Yahudileri ile günümüzde ki İsrail’in arasında doğrudan bir bağlantı kurulamaz. Baz farklılıklar vardır.

Ya hep ya hiç mantığı ile Gazze’de yaşanan acılara gözlerini kapamak ne kadar insanidir. Elektriğin suyun hastahanenin neredeyse hiç olmadığı Gezze’de iki milyon insan sıkışıp kalmıştır. Günlük hayat ölümden daha zor bir duruma gelmiştir. Hemen her evden bir veya daha fazla insanın tutuklu olduğu işsizliğin % seksenlere ulaştığı, elektriğin suyun hastahanenin olmadığı Gazze’de ki insani yaşam büyük ölçüde dış yardımlara bağlıdır. Gazze, İsrail tarafından karadan denizden ve havadan kuşatma altında olduğundan bu yardımlarda zamanında yeterince oraya ulaşmamaktadır.

Hatırlanmalıdır ki Gazze’yi yöneten ve İsrail’e karşı görülmemiş direniş örnekleri veren Hamas yöneticileri anlaşmadan sonra Türkiye’ye ve CB T. Erdoğan’a teşekkür etmiştir. Hamas’ın bu kadirşinas tutumuna karşılık, her şeyi Tahran’dan gelen işaretlerle düşünüp algılayan bir red cephesi ise “anlaşmayı ihanet olarak” ilan etmiştir. Hamas’ın kendisine yapıldığı var sayılan ihaneti bilmemesi mümkün müdür? Anlaşma sadece dostlar arasında değil düşmanlar arasında da olabilir.

Şimdi red cephesinin gönülden bağlı olduğu Tahran Hükümeti “büyük şeytan” saydığı ABD ile anlaşarak Irak’ta, yine ABD ve Rusya ile anlaşarak Suriye’de bu ülkelerin halklarına karşılık kirli kanlı bir savaş yürütülmektedir. Red cephesi bu savaştaki İran’ın savaş suçlarını görmediği gibi var gücüyle desteklemektedir. Bu konuda red cephesinin sabit güvenilir ve dürüst bir ilkesi yoktur. Türkiye’nin Filistin davasını sahiplenmesini “Sünni cephe oluşturma hevesi” diye suçlayıp kınarken, aynı Türkiye’nin kendi menfaati kadar Gazze’nin menfaatini de gözeten bir anlaşma yapmasını “ihanet” kavramıyla açıklayacak kadar çirkin ve düşmanca bir il kullanmayı tercih etmektedir.

Oysa kırk yıla yakın zamandan beri “İsrail’i haritadan silmek” gibi bir iddianın sahiplerinin bu anlaşma için telaşları da kızgınlıkları da yersizdir. Siz zaten İsrail’i haritadan sileceğinize göre İsrail ile bir anlaşma olmuş olmamış ne kıymet ifade eder? İsrail’i haritadan sildiğinizde karşı olduğunuz bu anlaşmada bitmiş olacaktır.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.