Türkiye yerel seçimleri 31 Mart’ta büyük bir oranda tamamlamış ve demokrasi tıkır tıkır işlemiş. Birçok belediye el değiştirmiş, soldan sağa-sağdan sola gitmiş. Hepsinde devir teslimler yapılmış başkanlar ve meclis üyeleri görevlerine başlamışlar.

Siyasi partilerin kanundan doğan hakları ile seçim sonuçlarına itiraz haklarını AK Parti ve MHP İstanbul’da kullanmış. 10 milyonu aşkın seçmenin olduğu İstanbul’da seçim sırasında bir dizi usulsüzlük ve hukuksuzluk olduğunu öne süren AK Parti ve MHP ayrı ayrı tüm hukuki süreçleri aşama aşama yürüterek en sonunda Yüksek Seçim Kurulu’na seçimin yenilenmesi başvurusunda bulundu. YSK parti temsilcilerinin de olduğu toplantıda seçimin yenilenmesi kararı verdi.

Kızılca kıyamet işte tam da orada koptu. Vay efendim hukuk katledilmiş, vay efendim kanunlar çiğneniyormuş, vay efendim diktatörlük kuruluyormuş… Hukuk herkesin işine geldiği kadar hukuk gerisi guguk. YSK üyelerini tehdit edenler mi dersiniz, sokaklara çıkalım diyenler mi yoksa boykot edelim diyenler mi?

Sanki aylardır hazırlanılmış bir müsamere anında başladı. “Her şey çok güzel olacak” sloganı hemen o dakikada bir furya gibi dağılmaya başladı. Ekrem İmamoğlu’nun çıkın konuşun demesiyle birlikte sözde sanatçılar, aman sözde aydınlar, işadamları vs bülbül gibi şakımaya başladılar.

Oysa çok değil bir süre önce seferdeki askerlerimize moral olsun diye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı daveti üzerine Hatay ve Şanlıurfa’ya giden sanatçılara hakaret eden afkuranlar şimdi bunları alkışlıyor ne güzel memleket ne güzel çifte standart öyle değil mi?

Önceki gün Galatasaray Divan Kurulu’nda liseli dinazor masonlar çıkıp kulübü siyasete alet ediyorlar. Siyasi mesaj veriyorlar milyonlarca taraftarı olan kulübün divan kurulunda. Oysa o kulüp şu an devletin kapısında borçları için. Yıllardır devlet vergi borçlarını, sigorta borçlarını affediyor, kamu bankaları borçlarını yapılandırıyor. Bunlarda ticari değil siyasi kararlarla yapılıyor. Yani Ak Parti hükümeti ve Başkan Erdoğan risk alıyor.

Recep Tayyip Erdoğan’ın desteği ile bugün Avrupa’nın en iyi statlarından birini kullanıyor Galatasaray. Mason dinazorlar vakıflarındaki parayı Galatasaray Kulübü’ne vermezken, devlet Galatasaray’ın borcunu yapılandırmak için formül arıyor. Sonra o diazorlar çıkıp siyasi slogan atıyor divan kurulunda.

TÜSİAD örneğin 1980 öncesi hadi 2000’ler öncesini çok özlemiş görünüyor. Ne güzeldi değil mi gazete ilanları ile hükümet değiştiriyordu TÜSİAD, şimdi de olsa tadından yenmez değil mi? Hah geçti beyler o günler. Ne ekerseniz onu biçeceksiniz. Ne o günkü zayıf Türkiye var ne de artık sizin karşınızda eğilecek bir siyaset.

Hani hepi topu İstanbul’a çöpleri toplayın caddeleri süpürecek belediye başkanı seçiyorduk. ABD ayağa kalkıyor, Almanya mesaj veriyor. Neymiş izliyorlarmış. Şunlara bizim tarihi dizilerden birkaç tanesi gönderin izlesinler.

Bir oyun kurgulanmış oynanırken, son anda oyunu birileri anlıyor. Sizde yakalanmanın telaşı içerisinde sağa sola saldırarak tehdit ederek ya da rüzgar estirerek sözüm ona bir şeyleri gözden kaçıracaksınız. CHP’nin İstanbul’a oy çalıp hile yaptığı YSK kararı ile tescillenmiş oldu. İstanbul halkı bir kez daha gidip başkan seçmek için oy verecek. Bu sefer kimse hile yapamayacak ama. Şapka düşecek kel görünecek. Bakalım millet ne diyecek.

Ha bir de bizim Nurhayat Hanım var hani sosyalist vekil. Bu vakitten sonra sizin o kuru gürültü tehditlerini kimse yemez Nurhayat Hanım. Mahmut Çakmak ağabeyin sosyal medya hesabından yazdığı gibi: Bu saatten sonra sizden de, darbeden de korkan, alçak oğlu alçak olsun !