SON DAKİKA
Hava Durumu

 “İYİ” bilirdik

Yazının Giriş Tarihi: 21.11.2020 23:52
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.11.2020 23:52

İP Milletvekili Ümit Özdağ’ın açıklamaları siyasetin ana gündem maddesi olmaya devam ediyor. 
Özdağ’ın, “İstanbul il başkanımız Fetöcüdür” açıklaması sanırım hiç kimseyi şaşırtmadı. Hem bahsedilen kişinin Kazakistan bağlantıları hem geniş ailesinin FETÖ ve CIA bağlantıları şüpheye yer vermeyecek ölçüde deliller sunuyor önümüze, bununla ilgili çok yazılıp çizildiği için üzerinde çok fazla durmak niyetinde değilim ama İP de FETÖ’cü aramak için çok özel bir çabaya ihtiyaç olduğunu sanmıyorum. Bu parti kurulurken bile partinin genel başkan  yardımcısı, genel başkanı için “FETÖ destekliyor” demişti.
Ama bu konuda akla takılan tek nokta; İP’in programında büyük emekleri olan ve programa “NATO ile ilişkiler” bölümünü yazacak kadar bu ilişkileri seven Özdağ’ın NATO aparatı olan FETÖ elemanlarına karşı verdiği bu mücadeleyi anlamakta biraz zorluk çekiyor insan.
Ümit Özdağ’ın “CHP, İP, HDP, SP ortak anayasa çalışması yaptı” iddiası ile ilgili olarak, 2018 seçimlerini hatırlamakta fayda var.
2018 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylardan biri yüzde 50 artı 1 oy alamasaydı seçim ikinci tura kalacak ve orada en çok oy alan iki aday yarışacaktı. Seçim ikinci tura kaldığında Muharrem İnce; CHP, İP, HDP, SP’nin desteğini alma imkanına sahip olacak şekilde Millet İttifakı oluşturulmuştu. Bu ittifakta HDP’nin açıktan görünmesi sorun oluşturmasın diye HDP ittifakın gizli ortağı olarak tanımlanmıştı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kilit parti elbette PKK’nin siyasi ayağı HDP olunca, HDP ile yapılacak görüşmelerinde çok çetin geçtiğini tahmin etmek zor değil.
İmralı’da yatan PKK terör örgütü elebaşı Öcalan, yakalandığı günden beri demokratik siyasetin içinde yer almak isteğinden, silahlı mücadele döneminin bittiğinden filan bahsederken ve “Devlet” ile yürüttüğü açılım süreci boyunca ağzından “yeni bir anayasa” lafı eksik olmadı hatta dönem dönem bu anayasa isteğini çözüm sürecini devam veya bitirme yönünde tehdit olarak kullanmaktan da hiç vazgeçmedi. Hatırlarsanız, Davutoğlu’nun başbakan olduğu dönemde “sürpriz” bir şekilde yaşanan “Dolmabahçe mutabakatı” diye ifade edilen (az kaldı mutabık kalınacakken Tayyip Erdoğan’ın bu masayı devirmesiyle son bulan) toplantıda bile, çözüm sürecinin devam etmesinin terör örgütü ele başının öne sürdüğü 10 maddelik anayasal değişikliklerin yapılması şartını iletmek için düzenlenmişti.
Öcalan’ın defalarca gündeme getirdiği yeni anayasa önerisinde; Ulus ve vatandaşlık tanımı, anadilde eğitim, eşit vatandaşlık tanımı, ulus devlet tanımının değiştirilmesi ve yerel yönetimler özerklik şartına atıfla özyönetimin anayasal güvence altına alınmasını defalarca talep etti ama Ak parti tarafından bu istekler yerine getirilmemişti.
Kısmet 2018 yılına ve Millet İttifakınaymış.
2018 yılı başında gerçekleşen Millet İttifakı Ortak anayasa görüşmelerinde işte bu sözünü ettiğimiz anayasa, görüşmelerin ana eksenini oluşturuyordu. İttifak anayasasının başında ki kişi hendek ve özyönetim terörü sürecinde PKK’ya destek veren “ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi hazırlayan ve imzalayan sözde aydınlardan biri olup, bu soruşturma neticesi KHK ile işine son verilip CHP tarafından Milletvekili yapılarak ödüllendirilen İbrahim Kaboğlu idi. Kaboğlu sol/sosyalist/PKK çevresinin yakından tanıdığı, İmralı görüşmelerinde adı çok sık geçen, ayda birkaç kez Öcalan, ayda birkaç kez Demirtaş için “serbest kalsın”, “tecrit kaldırılsın” naraları atan, dolayısıyla Öcalan’ın kafasında ki anayasayı en iyi bilenlerden biriydi. 
Anayasa görüşmelerinin diğer katılımcıları; İP adına Bursa Milletvekili Ahmet Erozan ve HDP adına Mithat Sancar’dı. (Mithat Sancar, Apo anayasasını ittifaka kabul ettirdiği için HDP ye eş genel başkan yapılarak ödüllendirildi)
Seçim sürecini hatırlayacak olursak; İP in mitinglerinde Meral Akşener meydana çıkıyor kadınlardan örtü topluyor, Demirtaş’ın özgür olması için hiç utanmadan avaz avaz her mitingte bağırıyor, kafası Erdoğan düşmanlığıyla dolmuş kitleler bu sesi ya duymuyor ya da duysa bile “Erdoğan gitsin diye” ses çıkarmıyordu. 
Meral hanım bazen hızını alamıyor, HDP’den “Kürt siyasal hareketi” diye söz ettiği bile oluyordu (bu ifade sosyalist solda bile tartışmalı şekilde kısık sesle ifade edilse de Meral hanım, ittifak yaptığı, Erdoğan’ı devirmek için yan yana geldiği HDP için bu cümleyi seçmekten hiç utanmıyordu.)
Bir siyasi fikri, Türkiye için bir gelecek planı olmadan, sadece Erdoğan’ı devirmek ve MHP’yi bölmek üzere kurulmuş bir partinin çok fazla yaşam süresi olmayacağını siyaseti takip eden herkes gibi bizde tahmin etmiştik fakat bu kadar kısa sürede gerçekleşmesi ilginç oldu.
Şimdi siyasi bir mevta haline gelmiş İYİ parti için, teneşir başındaki hocanın “nasıl bilirdiniz” sorusuna ölüye saygıdan “İYİ bilirdik” deyip hem yazının hem de bu gereksiz partinin sonuna gelmiş bulunuyoruz.
Selam ve Saygıyla.
  


    

  
    
     
     

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.