İsmi; Ali Partovi 11 Eylül olaylarının ardından sadece Müslüman olduğu için şüpheli sıfatıyla hiçbir delil olmadan, hiçbir dava açılmadan, avukatı dahi olmadan 2001 yılından itibaren 20 yıldır Arizona'daki göçmenlik gözaltı merkezinde birkaç adımlık hücrede tutuluyor 

 “Demokratik”  “Sosyalist”  Küba’dan 1903 yılında yıllığı 4.000 dolara kiralanan Guantanamo adasını bilirsiniz, burası askeri cezaevi olarak kullanıldı, dünyanın dört bir köşesinden başını çuval geçirilen insanlar hiçbir yasaya tabii olmadan bu adada işkenceler, insanlık dışı muamelelere tabi tutuldu  
 
Irak işgalinden sonra ABD’nin kullandığı Ebu Gureyb hapishanesini hatırlarsınız değil mi?  Hani işkenceleri filmlere konu olan hapishane, bu hapishanede kalan Fatma kardeşin mektubunu hatırlayalım mı? 
 
“Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla. "De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir (Her şey O'na muhtaçtır.) O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur." Bu mubarek sureyi Allah'ın kitabından seçtim. Çünkü bu sure bana ve size dayanma gücü veriyor. Özellikle de Müslümanların kalplerine huşu ve haşyet aşılıyor. Ey Allah yolunda cihad eden kardeşlerim... Size neler anlatsam! Karınlarımızın domuzların ve maymunların piçleri ile dolu olduğunu mu? Yoksa, onların vücutlarımızı kirlettiğini, yüzlerimize tükürdüklerini ve göğüslerimizdeki Kur'an'ı paramparça ettiklerini mi anlatayım! Allahu Ekber... İçinde bulunduğumuz durumu düşünebiliyor musunuz? Hakikaten bize hâlâ neler yapıldığını bilmiyor musunuz? Biz kız kardeşlerinizin ve yarın yüce Allah'ın huzurunda hesaba çekileceksiniz. Bu zindanda hiçbir gece geçmiyor ki, bu domuz ve maymunlar sürüsünün azgın şehvetleri vücudumuzu yıpratmasın. Bekaretimizi bozdular... Allah'tan korkun ve bizi bu canilerlerle birlikte öldürün... Onlarla birlikte duvarları üzerimize yıkın... Allah'ın arşı altında bizden faydalanmalarına ve tecavüz etmelerine imkân tanımayın. Bize yapılanlandan dolayı Allah'tan korkun... Bırakın dışarıda onların tankları ve uçakları ile uğraşmayı... Ebu Gureyb zindanlarında zulme maruz kalan bizlere yönelin. Ben din kardeşiniz (Fatıma), bir günde 9 kez bana tecavüz ettiler, bu zilleti tahayyül edebiliryor musunuz? Düşünün gözlerinizin önünde kız kardeşinize tevavüz ediliyor! Niçin benim de sizin kız kardeşiniz olduğunuzu tasavvur etmiyorsunuz? Benimle birlikte bu kara zindanda evlenmemiş 13 kız kardeşiniz daha bulunuyor. Hepimize bu kahpe duvarlar arasında tecavüz ediliyor... Hâlâ çığlıklarımızı işitmiyor musunuz?.. Namaz kılmamız engellendi, elbiselerimiz çıkarıldı. Giyinmemize müsade edilmiyor. Buradaki kız kardeşlerinizden biri size bu mektubu yazdığım günün birkaç gün öncesinde ihtihar etti. Bu kız kardeşiniz vahşi bir şekilde tecavüze uğradıktan sonra dövüldü. Alçaklar bacınızın göğsüne ve baldırlarına vurdular. Daha sonra inanılması güç işkenceden geçirdiler. Buna tahammül edemeyen bacınız başını zindanın duvarlarına vura vura öldü. İslâm'da intiharın haram olmasına rağmen kardeşimiz intihara başvurdu. Ben onu mazur görüyorum. Allah'tan onun için mağfiret diliyorum çünkü O bağışlayandır ve çok merhametlidir. Kardeşlerim Allah rızası için nidamıza karşılık verin ve bizi onlarla birlikte öldürün! Umulur ki huzura ereriz... 
 
Bu mektup sonrası yazılanlara dayanamayarak hesap soran onurlu Iraklı kardeşlerimizi de hatırlıyoruz değil mi? 
 
ABD’nin Vietnam’da, Latin topraklarında, Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da yaptığı insanlık dışı olayları da hatırlıyoruz değil mi 
 
Amerika’nın mayası bu, ABD kurulurken kan, gözyaşı, katliam, işkence, işgal, gasp ve soykırımla kuruldu onların çocuklarının da bu yöntemleri kültür olarak benimsemeleri hiç şaşırtıcı değil 
 
Mayası bozuk bu medeniyetin temsilcileri diğer suç ortaklarıyla bir araya gelerek adaletin temsilcisi bu medeniyete adalet, insan hakları, hukuk dersi vermeye kalkıyor aşağıda okuyacağınız metni utanmadan kaleme alıyorlar 
 
 
 
 “Osman Kavala’nın tutuklanmasının üzerinden dört yıl geçti. Davanın, farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davaların yaratılması yoluyla sürekli geciktirilmesi, Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelemektedir. 
Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri olarak Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleriyle ve milli kanunlarıyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz.” 
 
Yukarıdaki metni insanlığın düşmanı, terör sevici ABD’nin Ankara Büyükelçisi paylaştı 
 
Metindeki ifadeler ne kadar tanıdık geldi değil mi? 
Her tutulan mikrofona CHP, İP ve HDP genel başkanları da aynı metni defalarca okudular bizlere “Kavala serbest bırakılsın” “Demirtaş serbest bırakılsın” ... 
 
“Siz beceremediniz bir kez de biz deneyelim” diyerek patronları şansını denemek istemiş ama nafile, o tren çoktan geçti 
 
Emekli amiraller kadar bile sayıyı bulamamışlar ama yine de açıklama yapmışlar, hatta emekli Monşerler bile daha kalabalık bir imza metni yayınlamıştı 
Hatta hatta silah elde “barış” isteyen terör örgütünün siyasi ayağı bile daha fazla Aydıncık, sanatçı toplamıştı  
 
Bu kadar ülkenin büyükelçisinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı “bir iş adamının” tutuklu oluşuna dertlenmesi size de enteresan gelmiyor mu? 
 
Niçin, Osman Kavala’ya sahip çıkıyorlar? 
 
KVK’nın ortağı bir adam olduğu için mi? 
F-16 uçaklarının modernizasyonunu yaptığı için mi? 
17/25 Aralık darbe girişimde FETÖ montajlarını yayınlayan BirGün gazetesine finansör olduğu için mi? 
Birleşik yatırım bankasının sahibi olduğu için mi? 
Soros’un Açık toplum vakfının yönetiminde oluşundan mı? 
İmralı-Kandil (PKK silah bıraksın-bırakmasın) ayrışmasında Kandil’den yana olup İmralı’ya imalı mektuplar göndermesinden mi? 
Gezi kalkışmasında finansör olduğu için mi? 
Terörist Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganının mucidi olduğu için mi? 
 
Meral Akşener ile kuzen oluşundan mı?
 
FETÖ’nün akıl hocası Henri Barkey ile 15 Temmuz 2016 tarihinde Adalar’da darbeyi sevk ve idare ettikleri için mi? 
 
Cezaevlerinde o kadar tutuklu ve hükümlü varken neden sadece iki isme “özgürlük” istiyorlar? 
 
PKK, FETÖ, DAEŞ, DHKP-C …gibi tüm terör örgütlerini kuran/destekleyen ABD’nin ve Batı dünyasının, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’a sahip çıkmalarının esas nedeni her ikisinin de kendi “adamları” oluşudur  
 
Metinde bahsi geçen İnsan hakları, hukuk, guguk bunlar ne ABD’nin nede diğer ülkelerin umurunda
 
Tek dertleri adamlarının serbest kalması, konuşmaması  
 
“Bizde yargı bağımsız” diyerek bunların topunu bakanlığa davet eden Dışişleri bakanlığımıza sonsuz teşekkür ediyor, bir dahaki sefere ABD tarihi ile ilgili kitapları kendilerine hediye etmesini tavsiye ediyorum 
 
Selam ve Saygıyla