SON DAKİKA
Hava Durumu

Kemal ve kıç!

Yazının Giriş Tarihi: 04.03.2020 19:28
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.03.2020 19:28

"Şaşkın ördek, başını bırakır, kıçından dalar." Atasözü

Yukarıdaki atasözünü yazdığımda word programı uyarı verdi. Baktım; ”Argo veya kaba sözcük” diyor uyarıda. Yani kıç (yine aynı uyarı!) lafı argo veya kaba bir laf… Bizim Kemal argo veya kaba laflarla saldırmaya başladı yani. Baksanıza ne diyor;

“Benim askerime mermi sıkan herkes benim düşmanımdır. Ben niye ayağına gideyim? Topuğunuz kıçınızda (Argo veya kaba sözcük) Putin'e koştunuz.”

Kemal! Hani işler diplomasiyle diyalogla çözülecekti? Şehitler tepesini boş bırakma çözümünüz buydu ya! Ne oldu o diplomasi ve diyalog martavallarınıza? Askerine mermi sıkanı düşman ilan ettin, az bıraksak savaş da ilan edeceksin bu gidişle…

Ne çabuk unuttun “Gidip Esed ile konuşun. Bu iş diplomasiyle çözülür.” dediğini? Kaç gün geçti aradan daha Kemal!

Karar ver Kemal, karar ver. Diyalog ve diplomasi mi yoksa düşman ilan etmek mi?

Adam komedyen gibi. Söyledikleri ve yaptıkları birbirini tutmuyor. Dün “Neden Amerika ile aramızı açıyorsun?” yaygarası yapıyordu, bugün egemen güçlerin maşası olmakla suçluyor vatanını korumaya çalışanları;

“Ülkeyi yönetenler, egemen güçlerin bu topraklardan nasıl kovulduğunu biliyorlar mı? Defalarca uyardık, egemen güçlerin taşeronu olmayın, maşası olmayın dedik.”

Ortadoğu uzmanı da olmuş bizim haberimiz yokmuş meğer. Ders veriyor Kemal. Şu son okuduğu kitap neydi? “İnce Mehmet” mi? Bir soruya öyle cevap vermişti de aklıma o geldi. Kendi iyi uzman ya, okunması için kitap tavsiye ediyor;

“Orta Doğu’yu anlamak istiyorsan, Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytindağı” kitabını okuyacaksın…” buyurmuş.

İşin tek yolu buymuş yani. Oku Falih Rıfkı’yı tamam. Ortadoğu’yu anladın gitti. Başka bir şey yapmana gerek yok. Adam çözmüş işi yahu!

İyi hoş da bence Kemal yine işkembe-i kübra’dan sallıyor. (Şimdi bunu da anlamaz. Açıklayayım: İşkembe-i kübra Arapça’dır ve büyük bağırsak ya da kalın bağırsak anlamına gelir.) Kendi okumamış o kitabı. Okumuş, en azından önsözüne bari göz gezdirmiş olsa bir itiraf, özlemle birlikte gelen bir hayıflanmayı da ihtiva eden şu sözlerini de görürdü Falih Rıfkı’nın;

“Biz, şimdi kırkına yaklaşanlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun son gençleriyiz. 1914'te üç, beş, yedi yaşında bulunan çocuklar, bugün, yeni Türkiye'nin gençleri olmuşlardır ve hatıralarında imparatorluktan hiçbir iz kalmamıştı, işte onlara, saltanatın, Suriye'de, Filistin ve Hicaz'daki son yıllarını anlatmak istiyorum. Bizden Belgrad'ı aldıkları zaman, düşman delegeleri Niş kasabasını da istemişlerdi. Osmanlı delegesi ayağa kalkarak: - Ne hacet, dedi, İstanbul'u da size verelim.”

Bu laflarda Osmanlı’nın vatanseverliğini de itiraf etmiştir yazar aynı zamanda ama nerede bizimkinde o izan?

Seneler önce okumuştum o kitabı. Aklıma gelen bir bölümü vardı. Açıp tekrar kontrol ettim. Bakın o kitapta İngilizler için neler anlatılıyor;

“Ganimetler arasında nefis diş macunlarını bulup iştiha ile yiyen neferler var. Bu naneli ve lezzetli şeyden o kadar hoşlanıyordu ki, gümüş paraya bile satmıyorlar. Bulmadığımız zaman hiç yememek, bulduğumuz zaman sonuna kadar yemek zaten adetimizdir, İngilizler bir defa bundan istifade etmek istediler. Bir gün bizim kıtalardan biri düşman siperlerinin önüne gerilmiş tel örgülerinde konserve kutuları gördü. Herkes hiç kimseye söylemeyerek gecenin gelmesini bekledi. Sonra içlerinden bir tanesi karanlıkta gizlice siperden çıkıp sürüne sürüne tel örgüye gitti. Bilir misin, bu kutular içinde ne vardır? El bombaları... Kapak o surettle düzeltilmişti ki sert bir temasla bomba ateş alıyordu, ilk tecrübe o kadar pahalı geldi ve etrafa ibret verdi ki bütün askerler hakiki konservelere bile artık el dokundurmaz oldular.”

Ya, Kemal! Vaktiyle İngilizler bize bunu da yapmıştı. ardından tedâi-yi hayalî vukua geldi. İngiliz “Knight Grand Cross of the Order of the Bath” nişanı (Yani “Banyo Nişanı’nın Yüce Haç’ı” Nişan adını Orta Çağ'da etkin olan Banyo Şövalyelerinden almaktadır. Şövalyeler ise şövalyeliğe kabul töreninde dinî arınmayı temsilen yapılan yıkanma töreni nedeniyle bu adı almışlardı.) sahibi birilerini Sayın Başkanımıza rakip çıkartmaya hazırlanıyorsunuz. Kurşun atan düşmanın da yiyecek konservesine bubi tuzağı koyup askerini paramparça havaya uçuran dost mu yani? Git İngiliz’e savaş aç diye söylemiyorum.

Üstelik diplomasi diyen sensin. Hatırlatma babından naklediyorum.

Yanlış anlama Kemal!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.