Çıkmış konuşuyor, ağzı dolu dolu anlatıyor. AB buna söz vermiş onu söylüyor;
“Buradan tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum Allah'ın izniyle iktidar olduğumuzda ilk işimiz Suriyeliler Suriye'ye kardeşçe göndermek olacak. Irkçılık yapmıyorum. Onların evlerini, yollarını, köprü ve hastanelerini yapacağız. Bizim müteahhitlerimiz hepsini yapacak. Kim finanse edecek Avrupa birliği. Sen şikâyet etmiyor musun göçmenden? O zaman yatırım yapacaksın. Bana söz verdiler.”
İşin tam burasında durup bazı sorular soralım.
AB Kemal ile görüşmüş olabilir mi?
Görüştüyse ne sıfatla görüşmüştür?
Başka sözler de verilmiş midir?
Verildiyse bu sözler nelerdir?
Kemal yalan söylüyor olabilir mi?
Şimdi de cevap arayalım bu sorulara;
AB Kemal ile görüşmüş olabilir. Baksanıza Biden açıkça ifade etmiş, muhalefeti kullanacağını, destekleyeceğini söylemişti. Bu da pekâlâ mümkün. Zaten Kemal’in daha önce yaptığı başka görüşmeler biliniyor. Ne var ki, bunlar bir Ana muhalefet liderinin kanuni olarak yapması beklenen görüşmeler değil. Başka bir deyişle kanunlar hilafına yapılmış görüşmeler.
Ne sıfatla görüştükleri konusu biraz daha vahim. Burada akla gelebilecek tek cevap “Erdoğan’ı indirme” babından yapılan bir görüşme olduğudur. Bunun AB içinde de kanuni olmadığı kesinse de daha önemlisi memleketimiz sınırları içindeki kanuni durumdur. Bu durum ise cezayı gerektirir.
Eğer böyle bir görüşme olduysa başka sözlerin verilmiş olma ihtimali de çok kuvvetlidir.
Bu sözler ise “çeşitli destek” ve hatta maddi yardım olabilir ki bu çok daha vahimdir.
Kemal yalan söylüyor olabilir. Neticede kendisi mitomani belirtilerini göstermektedir. Ancak, böyle bir konuda yalan söylediğini tahayyül etmek zordur. Bu iftira atmaktan daha ileri bir konudur ve olsa olsa “Şecaat arz ederken sirkatin söylemek” biçiminde değerlendirilebilir.
Her ne olursa olsun aslen bu sorulara cevap vermesi gereken Kemal ve AB’nin yetkili kurumlarıdır. Kemal çıkıp herşeyi net olarak açıklamalı, açıklamıyorsa da kanunen buna zorlanmalıdır.
AB’nin de bu yükümlülüğü doğmuştur. Bu saatten sonra ya çıkıp “Evet görüştük.” diyeceklerdir ya da “Yok öyle bir şey. Bu Kemal işkembeden atıyor, kendisi yalancıdır.” açıklaması yapacaklardır. Bu da elzemdir.
Kemal’in bu durumu bana Mustafa Sarıgül’ü hatırlattı. Hani çıkıp “CIA beni onayladı.” demişti de sıfırı çekmişti ya işte o olayı hatırladım. Kemal’in sonu da öyle olmasın sakın?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Alpan
KEMAL’İN SONU NE OLACAK?
Çıkmış konuşuyor, ağzı dolu dolu anlatıyor. AB buna söz vermiş onu söylüyor;
“Buradan tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum Allah'ın izniyle iktidar olduğumuzda ilk işimiz Suriyeliler Suriye'ye kardeşçe göndermek olacak. Irkçılık yapmıyorum. Onların evlerini, yollarını, köprü ve hastanelerini yapacağız. Bizim müteahhitlerimiz hepsini yapacak. Kim finanse edecek Avrupa birliği. Sen şikâyet etmiyor musun göçmenden? O zaman yatırım yapacaksın. Bana söz verdiler.”
İşin tam burasında durup bazı sorular soralım.
AB Kemal ile görüşmüş olabilir mi?
Görüştüyse ne sıfatla görüşmüştür?
Başka sözler de verilmiş midir?
Verildiyse bu sözler nelerdir?
Kemal yalan söylüyor olabilir mi?
Şimdi de cevap arayalım bu sorulara;
AB Kemal ile görüşmüş olabilir. Baksanıza Biden açıkça ifade etmiş, muhalefeti kullanacağını, destekleyeceğini söylemişti. Bu da pekâlâ mümkün. Zaten Kemal’in daha önce yaptığı başka görüşmeler biliniyor. Ne var ki, bunlar bir Ana muhalefet liderinin kanuni olarak yapması beklenen görüşmeler değil. Başka bir deyişle kanunlar hilafına yapılmış görüşmeler.
Ne sıfatla görüştükleri konusu biraz daha vahim. Burada akla gelebilecek tek cevap “Erdoğan’ı indirme” babından yapılan bir görüşme olduğudur. Bunun AB içinde de kanuni olmadığı kesinse de daha önemlisi memleketimiz sınırları içindeki kanuni durumdur. Bu durum ise cezayı gerektirir.
Eğer böyle bir görüşme olduysa başka sözlerin verilmiş olma ihtimali de çok kuvvetlidir.
Bu sözler ise “çeşitli destek” ve hatta maddi yardım olabilir ki bu çok daha vahimdir.
Kemal yalan söylüyor olabilir. Neticede kendisi mitomani belirtilerini göstermektedir. Ancak, böyle bir konuda yalan söylediğini tahayyül etmek zordur. Bu iftira atmaktan daha ileri bir konudur ve olsa olsa “Şecaat arz ederken sirkatin söylemek” biçiminde değerlendirilebilir.
Her ne olursa olsun aslen bu sorulara cevap vermesi gereken Kemal ve AB’nin yetkili kurumlarıdır. Kemal çıkıp herşeyi net olarak açıklamalı, açıklamıyorsa da kanunen buna zorlanmalıdır.
AB’nin de bu yükümlülüğü doğmuştur. Bu saatten sonra ya çıkıp “Evet görüştük.” diyeceklerdir ya da “Yok öyle bir şey. Bu Kemal işkembeden atıyor, kendisi yalancıdır.” açıklaması yapacaklardır. Bu da elzemdir.
Kemal’in bu durumu bana Mustafa Sarıgül’ü hatırlattı. Hani çıkıp “CIA beni onayladı.” demişti de sıfırı çekmişti ya işte o olayı hatırladım. Kemal’in sonu da öyle olmasın sakın?