SON DAKİKA
Hava Durumu

'Kendin ol' Ne Demektir?

Yazının Giriş Tarihi: 01.01.2018 12:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.01.2018 12:54
Kelime-i Tevhid’i (La İlahe İllallah) ‘Başkası olma kendin ol’ diye çevirmiştim bir ara. Tevhid’in, Allah’ın ‘Külli iradesi ile kendi Cüz’i iradesinin arasında hiçbir iradeyi kutsallaştırmamak/ kutsamamak anlamına geldiğini anlatmıştım. Sonra kızımla bir kitap fuarına gitmiştim. Fuarın en kalabalık ve liseli gençlerden oluşan imza kuyruğunu görünce, kızım: ‘Hade baba, bi gören eden olur. bu ergenlerin arasında görülmek isemem’ diye beni hızla uzaklaştırmak istemişti. Meğer 17- 18 yaşında bir genç yazar ‘Başkası olma kendin ol’ diye bir kitap yazmış. Milyonlarca da satmıştı. Kitap okumayı yeni sökmüşler için yazılan kitaplar gibi kalın puntolarla yazılmıştı. İki saatte okunabilecek bir kitaptı. Ben de ondan sonra bu anlamı kullanmadım.

Öğrencilerimle ‘Kader’ konusunu işlerken, Allah’ın Külli iradesi ile tüm evrenin kurgusunu yaptığı ‘Kalem’i kendi yaşam kurgumuzu yapmamız için bize emanet ettiğini, bize düşenin, Emanet’e (kalem) sahip çıkmamız gerektiğini, yani ‘kalemimizi kaptırmamamız’ gerektiğini, aklımızı ve irademizi başkaca iradelere ipotek etmememiz gerektiğini konuşuyoruz. Ali Şeriati’nin ‘Dört zindan’ dediği iradelerin kulu değil, güçlü bir irade kullanarak ‘Allah’ın kulu’ olmamızın tevhidin gereği olduğunu vurguluyoruz. Ancak böylece ‘Şahsiyetli’ ‘Güçlü’ bir ‘Birey’ olabileceğimizi anlıyoruz. Değilse tarihsel, toplumsal, coğrafi, şeytani iradelerin kölesi bir bukalemun (Müşrik) olabileceğimizi anlıyoruz. Müşrik bağımsız bir kişilik değildir. Bukalemundur. Başkaca iradelerin kuludur. Zayıf iradeli birisidir.

Bu konuda bizim için en önemli sembol Hz. İbrahim’dir. O babasının ve toplumunun dogmatik iradesine kulluk etmek yerine canı pahasına ‘kendi iradesini’ kullanarak, kendi gerçeğinin peşine düşmüştür. Adını bilmediği bir ‘Fatır’ (Yaratıcı/kurgulayıcı) yı bulduğunda, ‘Ben O’na bir Hanif’ olarak yöneldim. Ben müşriklerden değilim’ demiştir. Kur’an-ı Kerim de, Kavimlerine, “Biz sizden ve sizin kulluk ettiklerinizden beriyiz…” diyen Hz. İbrahim ve beraberindekilerde bizim için bir örnek olduğunu söylemiştir. (Mümtehine:4)

Kuşkusuz Hz. İbrahim’in kavminin kulluk ettikleri ‘Putlar’ Ali Şeriati’nin bahsettiği, ‘iradeleri dogmalaştırılmış’ ‘Dört Zindan’ dır. Nitekim Hz. İbrahim’in babası ve kavmi: “Biz atalarımızı onlara ibadet eder bulduk’ demişlerdir. Mekke’li kafirler (Bağnaz/ dogmatik/ cahil) de ‘Biz atalarımızı üzerinde bulduğumu şeye tabi oluruz’ (bakara:170)  demişlerdir.

Hz. İbrahim ile özdeşleşen ‘Hanif’ kavramı ‘Tevhid’ kavramı ile özdeş bir kavram olarak anlaşılmıştır. Bunun devamı olarak Hanif’in, ‘Özgür Birey’ ‘Güçlü şahsiyet’ ‘Aykırı’ gibi anlamlarının da olduğunu düşünüyorum. İnsan, Allah’ın ona verdiği akıl, irade ve bilgiyi (İrfan) tüm etkileyici/ baskılayıcı faktörlere (Zindan) rağmen tam olarak kullanıp şahsiyet /birey olabilir. Allah hesap gününde insanları ‘Birey’ olarak (Fürada) hesaba çekeceğini söylemiştir. Öyleyse gerçek bir muvahhid güçlü bir şahsiyet (Birey) dir.

Ancak güçlü bir birey olmak bireyselcilikle (İndüvidüalizm) karıştırılmamalıdır. Bireyselcilik, insanın tarih, toplum ve coğrafya zindanından kurtarıp, ‘Ego’ (nefs) zindanında hapsedilmesidir. Çocuklarımızın kölelerimiz olmaktan, tanrılarımız olmaya evrilmesidir. Tarihin, toplumun etkisinden kurtarıp soysuzlaştırılmasıdır. Arzu ve isteklerinin kulları yapılmalarıdır. Kendi toplumuna, tarihine, coğrafyasına yabancılaştırılmasıdır. Bencillik demektir. Narsizm demektir. Bu da kapitalizm için daha çok müşteri, daha çok tüketim ve organize olamayacak nesiller demektir.

Hz. İbrahim güçlü bir bireydir. Ancak, ‘İnsanların özgür olabileceği ‘Beyt’i inşa etmiştir. İnsanları çağırmıştır. Güçlü bir birey egosuna, anne babasına, akrabalarına aleyhine olsa bile ‘Adaleti dimdik ayakta tutan bir şahid’ olabilir.  Güçlü bir Birey sadece kendi imanı ve salih ameli ile yetinmez. Başkalarına da ‘Hakk’ı önerir. Güçlü bir birey sadece ‘İyi’ (pasif iyi) değildir. Aynı zamanda bir ‘İyilik savaşçısı’ (Aktif İyi), ‘El’Emin’ dir. Güçlü bir birey zindanların tamamından kurtulmuş bireydir.

Birey olmak farzdır. Bireyselci olmak şirktir.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.