SON DAKİKA
Hava Durumu

KİMLİK SİYASETİ

Yazının Giriş Tarihi: 20.12.2021 20:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.12.2021 20:50

Ak Parti yola çıkarken reddettiği “kimlik siyasetini”, yirmi yıl sonra benimsemiş midir? Benimsemiş ise yirmi yıl önce yola çıkarken ortaya koyduğu önemli bir hedefinden vazgeçmiş demektir. Kimlik siyaseti ne demektir? Sorunun birden fazla cevabı vardır. Ancak bir etnik kimliğin üstün tutulması ve o etnik kimliğin dışında kalanların haklarının yok sayılması diye açıklanabilir.


Kimlik siyaseti vb vurgular söz konusu olduğunda her nasılsa, “Kürtlerin hakları ya da Kürtlere karşı uygulanan siyasetler” akla gelmektedir. Ak Parti’nin “Çözüm Süreci” uygulaması ile bu konuda oldukça farklı bir siyaset uyguladığı bilinmektedir. Bu siyasetin bir sonucu olarak günümüzde Kırmanci/Kürtçe, devlet okullarında seçmeli ders durumundadır. Daha önce siyasilerin hayalleri arasında böyle bir şey yoktur. Ancak günümüzde fiili durum böyledir.


Çoğusu Ermenice/Süryanice ancak bir kısmı Kırmanci olan Doğu bölgesindeki eski köy adları tabelalara yazılmıştır. Bu tabelaların Çözüm Sürecine bağlı bir aldatmaca olduğu söylentilerine karşılık, o sürecin bitmesinden altı yıl sonra bile tabelalarda yer almaya devam etmektedirler.
Başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu yayınları arasında artık Kırmanci olanlarda vardır. Çözüm süreci biteli çok olmasına rağmen bu yayınlar devam etmektedir.


Bunların arasında TRT’nin Kırmanci kanalını da hatırlamak açıklayıcı olur. Günün her saatinde TRT’nin bu kanalı yayınını, Kırmanci diliyle sürdürmektedir. Hepsi bunlardan ibaret değildir. Eskiden siyasi partiler Kırmanci diliyle sözlü/yazılı açıklama yapamazlardı. Şimdi serbestçe yapmaktadırlar. Eskiden Kırmanci diliyle özel radyo ve tv yayını yapılamazdı. Oysa şimdi yapmaya devam etmektedirler. Ak Parti’nin yola çıkarken kimlik siyaseti yapmama hedefini yirmi yıl sonra terk ettiğini iddia etmek zor, ispatlamak imkansızdır.


Ak Parti’nin MHP ile kurduğu ittifakın sonunda, Çözüm Sürecini bıraktığı vurgusu sadece bir temenni olmalıdır. Çünkü Çözüm Sürecini PKK ve O’nun siyasi ayağı HDP bitirmiştir. Yapmayın, etmeyin telkinlerine rağmen, “Devrimci halk savaşı” dedikleri iç savaş girişimleri ile o süreci bitirmişlerdir. Urfa/Ceylanpınar’da iki polisin evlerinde, uyku halinde katledilmelerinin ardından, Temmuz 2015’te Çözüm Süreci bitmiş, PKK’ya karşı operasyonlar başlamıştır.


Bu operasyonların başlaması ile birlikte PKK/HDP’nin çok sayıda il ve ilçede evler, dükkanlar arasında hazırladığı hendekler ile bir iç savaş hazırlığı yaptığı görülmüştür. Altı ay süren ve yüzlerce şehidin canı pahasına bu hendekler etrafında kümelenen terör unsurları sökülüp atılmıştır. Bütün bu olayları Ak Parti’nin “Kimlik Siyasetine” dönmesi veya MHP ile ittifak kurmasıyla açıklamak mümkün değildir.


PKK/HDP’ye karşı operasyonların başlaması adı geçenler ile “Kürt Sorununa PKK/HDP ile çözüm bulma” çabasını fiilen ortadan kaldırmıştır. Buna karşılık 15 Temmuz 2016 Fetö darbesine karşı MHP, Ak Parti hükümeti ile aynı safta yer almıştır. Ak Parti ile MHP arasında ortaya çıkan ittifakı, bir kimlik siyasetinin sonucu olarak açıklamak mümkün değildir. Ağrı, Şırnak, Urfa vb illerde Ak Parti’nin aldığı seçim sonuçlarına bakılırsa Kürt halkı da Ak Parti, MHP ittifakını bir sorun olarak görmemiştir.


Fetö, 7 Haziran 2015 genel seçimleri öncesinde MHP’nin tepe yöneticilerinin bazıları için hazırlamış olduğu kasetleri, el altından piyasaya sürerek, MHP’nin baraj altında kalması için çaba göstermiştir. MHP ile Fetö arasında ki savaş bu kaset olayları ile birlikte açığa çıkmıştır. Fetö, benzeri bir kaset olayı ile CHP’de elde ettiği sonucu (Deniz Baykal’ın yerine Kemal Kılıçdaroğlu seçilmiştir) MHP’de elde edememiştir. MHP ile Ak Parti arasında ortaya çıkan ittifakın temel unsurlarından birisi ortak düşman durumuna gelen fetö meselesidir. Fetö medyası, yargı ve polisteki elemanları ile Ak Parti hakkında yürütülen yolsuzluk kumpanyasına, MHP’nin verdiği destekten vazgeçmesi, Ak Parti ile MHP arasında kurulan ittifakın başka önemli bir unsurudur.


Ak Parti hükümeti de Çözüm Süreci döneminde Kırmaci için yaptıklarından vaz geçmemiş aksine devam ettiği gibi, MHP’den de bu doğrultuda bir istek gelmemiştir. Günümüzde başta Kırmancinin öğretilmesi olmak üzere, Kırmancini için bazı sorunlar vardır. Bunları zaman içinde çözmek Türkiye hükümetinin görevleri arasında olmalıdır.


Ak Parti, etnik siyaset yapıyor gibi söylemlerin temelinde Kürt halkını Ak Parti’ye karşı kışkırtma isteği vardır. Bu isteğin iyi niyet taşımadığı açıktır. CB Erdoğan ve Ak Parti yöneticilerinin zaman zaman seslendirdiği, “Türk milleti, tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet” vurgusu etnik bir siyaset değildir. Fiili bir durumdur. Ortak bir gelecek isteğinin siyasi formülüdür. Ak Partiyi eleştirmek hevesiyle, Kürtleri kışkırtmak için bu formüle “Müslüman kimlikleriyle” tanınmış olanların da savaş açması, aslında örtülü bir din istismarıdır. Din ayrılıkçılığın veya azınlık ırkçılığının, bahanesi haline getirilmektedir.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.