SON DAKİKA
Hava Durumu

Kıytırık kültüre medeniyet feda etmek!

Yazının Giriş Tarihi: 31.12.2019 18:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.12.2019 18:53

Sorun şu ki, bu ülkenin insanları 300 yıla yakındır taklit kendinden olmayana özenme, ona benzeme, ondan gibi görünme hastalığıyla pençeleşiyor. Bir anlamda öyle bir kompleks oluşmuş ki taklidin taklidine yürüyor iş.

Bin yıllardan getirdiğimiz kültür ve ananelerimiz, bin 400 yıllık İslam medeniyetine sahip çıkmak yerine, onu özümseyip onu yaşamak yerine, uyduruk kıytırık insanı öteleyen, her şeyi madde sayan kültürsüzlüğü Batıyı taklit etme propagandası her geçen gün daha etkili oluyor.

Şu propagandadan kurtulalım kendi kültürümüze inancımıza dönelim diyenler ise başka bir yanılgının taklidin sarmalına yürüyor.

Batı kültürünün dayattıklarına alternatif oluşturma. Batı kültürü ne getiriyorsa ona kontra ile cevap verme.

Oysa alternatif oluşturma aynı zamanda alternatif oluşturduğunuz şeyin propagandasını yapar ve onu daha fazla güçlendirir.

Yılbaşı kutlamalarına karşı son yıllarda muhafazakâr kesimde Mekke’nin Fethi etkinliği düzenlemeye başladı. Mekke’nin Fethi 11 Ocak oysa.

Mekke’nin Fethi dünyada gelmiş geçmiş en önemli olaylardan biri. Yeni yıl etkinliklerinden de takvimin başlamasından da daha öte bir anlam ifade eder İslam olanlara İslam’dan yana olanlara.

Bunu getirip doğru düzgün taklidi bile yapılamayan Noel ile Yılbaşı karışımı bir kutlamanın karşısına koymak gerçekten çok saçma.

Düşünün ki medeniyetimizin dönüm noktalarından biri Mekke’nin fethi. O kadar önemli o kadar değerli ki!

Bunu her yıl çok daha görkemli kutlamak, çok daha iyi anlamak ve özümsemek durumundayız. Çocuklarımıza, hatta bebeklerimize konuşmayı Türkçeyi öğretmek kadar elzem bir şey bu.

Tıpkı yüce dinimizi ve şanlı tarihimizi anlatıp kafalara kazımak gibi.

Bir eğlence gecesiyle bir tutmak ne haddimize.

Son dönemde şizofren bir Sümerolog var abuk sabuk iddialar ve hakaretlerle gerek Türk kültürü gerek İslam medeniyetine hakaretler eden. İsmini telaffuz etmeyelim ama ortaya attığı bir Ayaz Ata ve Nardugan Bayramı iddiası var Yılbaşı etkinliklerine alternatif.

İddia 2015 yılında ortaya atılmış. Ondan öncesi yok. Oysa Türk Mitolojisi üzerinde ciddi araştırmaların olduğu bir alan.

Birkaç gün önce bir arkadaşımın paylaşımını bence paylaşınca İHA’dan Zafer Peker kardeşim itirazını iletti. Binlerce kişiden tek bir kişi itiraz etti. Haklıydı.

Öncelikle Mitolojimizi bilmemiz gerekli tabi. Ancak mitolojimizde yer her davranış ve her inanç bugün için geçerli olamaz.

 İslam’la şereflenen Türklerde önceki inançlar sadece bilgi olarak dağarcığımızda ve kayıtlarımızda yer alır o kadar. O inançlar bugün geçerli olmaz olamaz.

Hikâye şu ki Ayaz Ata, Ayaz Ata; Türk, Altay ve Orta Asya mitolojilerinde, özellikle Kazak ve Kırgız Türkleri'nde ve Türkmenlerde Soğuk Hanı olarak tanımlanıyor.

Mitolojilere göre kışın soğukta ortaya çıkan, kimsesizlere ve açlara yardım eden bir evliya. Oysa adı üstünde mitoloji. Evliya İslam dinine has bir makam.

Neyse Bu Ayaz Ata ve Akçam geleneği Hunlar sayesinde Batıya geçiyor ve Noel Baba ve yılbaşına eviriliyor.

Türkiye’nin önemli bilim insanları bu iddiayı tepeden tırnağa yalanlıyor ve bunun doğru olmadığını ifade ediyor.

Ancak bir şizofren ve İslam düşmanı Sümerolog’un kuyuya attığı taşı çıkarmak o kadar da kolay olmuyor anlayacağınız. Bu hikaye her yıl tekrarlanıyor.

Bunun bir tek nedeni var. Kültürel ve inançsal olarak hazmedemediği Yılbaşı etkinliğini legalleştirmek.

Her iki örnekte de olduğu gibi bir şeyin karşısına bir şey koyarak kültürünüzü yaşatamazsınız. Değerlerinizi değersizleştirir, inanç ve kültürünüzü yozlaştırırsınız.

Kültürel ve inançsal değerlerinizi ancak onlara sahip çıkarak onlara daha fazla tabi olarak, kurallarını ve kaidelerini yerine getirerek güçlendirip yaşatabilirsiniz.

O halde 11 Ocak Mekke’nin Fethi’ni gününde ve vakti zamanında çok daha büyük coşku ve bilincine vara vara kutlayalım. Bu ruhunuzu rahatlatmak için çok daha etkili bir yöntem olur.

 Bu arada çocuklara da bunu anlatma imkânı bulup geleceğe yatırım yaparsınız.

CHP bildiğiniz gibi…

CHP’li bir grup geçtiğimiz gün Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önüne giderek Kanalİstanbul yapılmasın diye dilekçe verdi. 40-50 kişi bile yoklar ancak içlerinde sözüm ona milletvekili var, doktor var, mühendis var…

Kanalİstanbul tartışılıyor ve tartışılacak da. Bir çok etken var işin içinde. Bir de devletin aklı var. Bu proje bir parti projesi asla değil tam anlamıyla devlet projesi. Benzer projeler daha önce de ortaya atılmış ancak şartlar oluşmadığından söylemde kalmış.

Şu anda güçlü bir iktidar ve güçlü bir Türkiye var. Bunu yapabilecek kabiliyet var. Binlerce yıllık devlet aklımız da bunun artık yapılmasını öngörmüş.

Tartışılabilir ve çekinceler ortaya konulabilir. Bunun olması da lazım. Ancak Kendini devlet başkanı zannetmeye başlayan ve bu anlamda desteğe ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz bir belediye başkanının polemik yapmak amacıyla başlattığı istemeyüz mücadelesine gözü kapalı dalmak ne ola ki?

Şuraya gidip imza verenler ve Kanalİstanbul’u istemiyoruz diyenlerin bilimsel ne tür bir birikimle bunu yaptıkları gerçekten merak edilmesi gereken bir konu. Neye ve niye itiraz ediyorsunuz?

Ya da şu soruya cevap arayalım. Devlet o dediğiniz mahsurları görmüyor mu? Onları hesaplayamıyor mu?

Yoksa bir avuç solaktan başka tüm millet ve tüm devlet ihanet içerisinde mi? Dar bir alanda siyasi figür olmak için bu kadar saçma sapan etkinliklere imza atmanın ne gibi bir faydası var?

CHP siyaseti çürüdükçe çürüyor. Çok yazık. Oysa Türkiye’ye ciddi bir sol muhalefet ve sol alternatif öyle lazım ki!

Tank palet fabrikası ve aylardır süren yalanlar

Aylardır Tank Palet Fabrikası’nın BMC’ye kiralanmasıyla ilgili tartışmalar devam ediyor. Nerde bir muhalif görseniz ağzında tank palet sakızı çiğniyor buluyorsunuz.

Bakın aşağıdaki metni bir muhalif hesaptan aldım. Son bölümünde yer alan siyasi söylem dışında önemsenecek bir hikayeyi anlatıyor. Tank Palet Fabrikası’nı ve işlevini ve de neden kurulduğunu buyurun:  1974 Eylül'ünde, Kıbrıs çıkartmasına katılan teknik personelin verilen adreste toplanması talebi üzerine, 200 personel Ankara'da bir araya gelir. Sorulur, "savaşta en çok sıkıntı çektiğimiz şey nedir?" Katılanların çoğu tank paletlerinden şikayet eder. Öyle ki Erzurum'daki tankların paletleri sökülüp, Kıbrıs'a götürülüp takılmıştır.

Sorulur, "bu paletleri yerli olarak üretebilir miyiz?"

200 kişiden 42'si "evet üretebiliriz" cevabı verir.

Denir ki, "yaparız diyen 42 kişi kalsın, diğerleri birliklerine dönebilir.".. Sonra o 42 kişiye denir ki , "siz yaparız dediğinize göre, kafanızda bir plan proje var. Kafanızdaki o bilgiyi kağıda dökün, 1 ay sonra yine burada buluşalım."

1 ay sonra yine aynı salonda buluşurlar. Her birinin hazırladığı evrak toplanır. Denir ki "1 ay sonra tekrar burada buluşalım." 3'ncü buluşmada 42 kişinin her birine Türkiye’nin özel resmi kurum ve kuruluşlarına serbest giriş çıkış ve inceleme yapma hakkı tanıyan belgeler dağıtılır.

7 kişiden oluşan 6 ekip kurulur. "Türkiye'ye dağılın, istediğiniz yerde inceleme, araştırma yapmakla yetkilisiniz" "3 ay çalışın. 3 ay sonra yine bu salonda buluşalım" denir ve her birisi için özel harcırah da çıkartılır. 4'ncü buluşmada bir ekip Sakarya'daki Şeker Fabrikası, Vagon Fabrikası ve Zirai Donatım'da bir örnek palet üretebileceklerini söyler.

Bir adet palet için, cıvatasının kaç ST çelikten olacağına kadar projeleri hazırlanmıştır; bu projeye göre bir adet örnek üretim yaptırılır. Aynı ekip o paleti Kıbrıs'a götürür ve bir tanka takar. Çamurda, toprakta , taşta, kayada , gece gündüz sıcakta denemesini yapar. Bir tane cıvatası kırılmamış, istenilenden de sağlam olmuştur. Bu proje Sakarya'da Tank Palet Fabrikası'na dönüşür.”

Yani Tank Palet Fabrikası palet üretmek üzere oluşturulmuş, bugüne kadar bir tank bile üretmemiştir. Şimdi o fabrika bin tane tank üretecek ilk etapta. Altay Tankını üretecek. Geliştirecek. Yeni nesillerini üretecek. Hâkim ortak BMC bu ülkenin gururu olan sanayi devi. Devletin göz bebeği durumundaki BMC…

O tanklar BMC ve Türkiye Cumhuriyeti logosuyla ihraç edilecek. Gelir sağlayacak ülkemize. Hem ülkemizin hem de dost ve kardeş ülkelerimizin savunmasına katkı koyacak.

Yazık bunu bile engellemeye çalışan bir güruh var bu ülkede…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.