SON DAKİKA
Hava Durumu

Kolombia'dan Kürdistan çıkar mı?

Yazının Giriş Tarihi: 27.09.2016 23:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.09.2016 23:36
1964’te bir Orta Amerika ülkesi olan Kolombia’da Marksist-Leninist Gerilla Örgütü (FARC) hükümete karşı başlattığı silahlı isyanın sonunda 220 bin kişinin öldüğü, buna karşılık 6 milyon kişinin evsiz kaldığı tahmin edilmektedir. Hükümet ve FARC temsilcileri arasında defalarca tekrarlanan görüşmelerin sonuncusu dört yıl önce başlar nihayet 300 sayfaya ulaşan anlaşma metni Kolombia devlet başkanı Juan Manuel Santos ile Farc lideri Timoleon Jimenez arasında, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Mun, Küba Devlet Başkanı Raul Castro, İspanya Kralı Juan Carlos, ABD Dış İşleri Bakanı John Kerry’nin de katıldığı bir törende imzalanmıştır.

Anlaşmaya göre; 268 kişiden oluşan ülke meclisinde FARC üyeleri için iki seçim döneminde kontenjan ayrılacak, bu kontenjanı temsil edecek FARC üyeleri hükümet tarafından korunacak, hükümet ve FARC kuvvetleri tarafından şimdiye kadar işlenen ağır suçlar araştırılacak hafif suçlar için af çıkarılacak, ülkede bir toprak reformu yapılacak, anlaşma metni ise Ekim ayında yapılacak bir referandum ile halkın onayına sunulacaktır.

Aslında Kolombia’da görülen FARC tipi örgütler Latin Amerika’da SSCB’nin uzaktan Küba’nın ise yakından sevk ve idare ettiği Marksist direniş tiyatrolarının son örneğidir. Kapitalist idare yerine Marksist bir idare kurmak için yapılan isyanlardan birisidir. Bölgede türünün son örneğidir. Zaten SSCB yok olmuş Küba ise yok olma yönünde esaslı bir değişim geçirmektedir. Bu durumda Kolombia’da Marksist Lenininst idare için ısrar etmenin anlamı kalmamıştır. Örgüt liderleri son yıllardaki eylemleri ile hem kendilerini pahalıya satmak hem de müzakere masasında güçlerini arttırmak için eylemlerinde devam ettiler. Anlaşma ile sonuçlanan bu metnin referandumda halk tarafından onaylanıp onaylanmayacağı ise kesin değildir. Çatışmaların bitmesi hayatını kaybeden yüz binler ve evinden olan milyonlar için elbette önemli ve olumlu bir gelişmedir.

Kolombia XVI. Yüzyılda İspanyollar tarafından sömürgeleştirilmiş, İspanya’dan gelen beyaz nüfus buraya yerleşmiş, çok etnisiteli bir nüfusa sahip olan Kolombia 1821’de bağımsızlığını ilan etmiştir. 42 milyonluk ülkede, nüfusun % 60’ını İspanyol ve yerli karışımı Mestizolar, % 20’sini İspanyol kökenli beyazlar, % 14’ünü Avrupalı Afrikalı karışımı olan Mulattolar, Afrokolombialılar ve Arap asıllı Lübnanlılar ve Kızılderililer ise nüfusun diğer kısmını oluşturmaktadır. Resmi dili ise İspanyolca ve Kolombia dilleridir.

Kolombia Hükümeti ve FARC temsilcisi arasında imzalanan bu anlaşma Türkiye için bir örnek olabilir mi? Bazı çevrelere göre evet olmalıdır. FARC’ın da PKK gibi Marksist Leninist olması bu çevreleri heyecanlandırmış ve Türkiye ile Kolombia arasında benzerlikler aranmaya başlanmıştır. Her ne kadar Kemal Burkay “Biz Kürtler bile PKK’nın ne istediğini anlamamışken Türkler nasıl anlasın” diyor ise de Türk tarafının PKK isteklerini anladığı kuşku götürmez. PKK istekleri dönemsel şartlara bağlı olarak bazen artıp bazen azalsa da Kürt etnisitesi adına olan talepleri demirbaş istekleridir. Kürt etnisitesi için ayrı bir idari bölgenin ihdası bu bölgenin idaresinin PKK’ya bırakılması, PKK’lılar ve Öcalan için genel af çıkarılması temel istekleridir.

Oysa PKK talepleri akıl dışıdır. Üstelik her sıkıştığında daha çok barıştan anlaşmadan söz etmektedir. Ne var ki barışı bozan taraf olarak isteklerinden vazgeçmediği gibi kendisinin meşru bir siyasi aktör olarak kabulünde de ısrarlıdır. Teslim edilmelidir ki SSCB’nin yok olması Küba’nın değişim geçirmesi

FARC’ı sahipsiz/kimsesiz bırakmıştır. Oysa Orta doğu üzerine ABD ve mütetfiklerinin bitip tükenmeyen operasyonları PKK’ya daha çok şirretlik etmek ve yeni fırsatlar çıkarmaktadır. PKK’lıların varlığı büyük ölçüde Türkiye’ye düşmanlık ve ihanet üzerine tesis edilmiştir. Bu düşmanlık ve ihanet ortadan kalkmadan bir barış olmayacağı gibi PKK’ya bu fırsatları sağlayan ve onu kollayıp koruyan ülkelerin rağmına PKK’nın Türkiye ile barışmasını beklemek de beyhudedir.

PKK çok ortaklı bir şirket gibidir. ABD, İran, İsrail, AB gibi çok sayıda hissedarı vardır. Bu hissedarların rağmına PKK Türkiye ile barışamaz. 2013’te başlayan “Çözüm Sürecinin” PKK tarafından bitirilmesi için İran’ın büyük çabalar harcadığı o dönemde sürekli haber olmuştur. PKK bu hissedarlarının ortaklarının rağmına çatışmadan vazgeçemez ve barışa razı olmaz.

Üstelik PKK’ya Suriye’de IŞİD bahanesiyle ortakları tarafından “bir ülke” armağan edilmek üzereyken PKK bütün bunları niye reddetsin? PKK amigolarının ETA-IRA şimdi de FARC’dan örnekler getirerek, Türkiye’nin barışa razı olmadığı şeklinde ki kara propagandasının mantıki temelleri yoktur. Türkiye’nin ne coğrafi ne de nüfus yapısı Kolombia’ya benzemediği gibi PKK’da FARC’a benzememektedir. PKK’yı Türkiye ile barışa razı edecek olan öncelikli adım Suriye’de de kıstırılmasıdır. Ona vaad edilen “arz-ı mevud’un” hamhayal olduğunun gösterilmesidir. İdam cezasını geri getirecek şekilde ceza yasalarının yeniden düzenlenmesidir. PKK’nın komşu ülkelerde barınamaz hale getirilmesidir.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.