SON DAKİKA
Hava Durumu

Küçük Katar'da kopan büyük fırtına

Yazının Giriş Tarihi: 10.06.2017 22:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.06.2017 22:24
Katar yüz ölçümü (11.427 km2) itibarı ile yer küre üzerinde kimsenin dikkatini çekmeyecek bir yerdir. Yüz ölçümü itibarı ile Erzincan ilinden de biraz küçüktür. Dikkate değer bir nüfusu da (2.300.000) yoktur. Uzun bir süre doğrudan veya dolaylı olarak İngiliz işgalinde, mandasında kalmış 1971’de bağımsız olmuştur. Katar’ın yerlileri çoğunlukla Necd’den gelip yerleşenler iken sonradan İran Pakistan vb yerlerden gelen göçlerle nüfusu bugünkü seviyeye ulaşmıştır.

Katar adına Osmanlı Arşiv belgelerinde ancak 1555’lerde rastlanır (Zekeriya Kurşun). Bu tarihten sonra Katar adı komşuları ile olan sorunları, Osmanlı valisine itaatsizlikleri gibi olaylardan dolayı ara sıra haber olmuştur. Arap yarım adasının Basra Körfezi içine doğru uzanan bir çıkıntısıdır. Yarım adadır. Kara ile tek bağlantısı ise Suudi Arabistan iledir. Kara bağlantısı olmadan batı komşusu Birleşik Arap Emirlikleri, kuzey doğu komşusu Bahreyn ve doğu komşusu ise İran’dır.

Katar’da 1940’da külliyetli miktarda petrol ve doğalgaz rezervleri tespit edilir. Bu tarihten başlayarak Katar adı duyulur. ABD, işin önemini kavrar, Katar’da on bin kişilik askeri bir üs kurar. Türk medyasında Katar adı daha çok El-Cezire TV’si sayesinde duyulur. ABD askeri üssünün olduğu bu minik ülkede nasıl olurda sonuna kadar hak ve özgürlüklerden dem vuran, Arapların kulağına sürekli “özgürlüğü fısıldayan” böyle bir tv, nasıl ve ne amaçla yayın yapabilir, sorusu daima tedavülde kalır.

Zamanla görülür ki ABD, kendi çıkarlarına doğrudan zarar vermedikçe, Arapların kulağına “özgürlüğün fısıldanması” ile de çok ilgili değildir. petrolü kadar olmasa da Katar’ın adını tanıtan en önemli unsurlardan birisi de işte bu El-Cezire TV’si olmuştur.

AK Parti döneminde resmi heyetlerin karşılıklı gidiş gelişleri ile Katar adı medyada yer almaya başladı. Tantanalı geliş gidişleri ile başta Katar Emiri olmak üzere iş adamlarının Türkiye’de yatırım yaptıkları/yapacakları haber oldu. 2015’te ise Türkiye’nin Katar’da askeri bir üs kurması iki taraf arasında bir anlaşmanın konusu oldu. Teslim edilmelidir ki Tayyip Erdoğan, Katar’ın önemini ilk fark edenlerden olmuştur.

Katar, mutlak monarşi ile yönetilen bir ülkedir. Kişi başına düşen ortalama gelir ise 140 bin dolar civarında ki bir meblağ ile dünyada heyecan uyandıracak bir zenginliğe sahiptir. Bundan dolayı olmalıdır ki Katarlılar da mutlak monarşi ile ilgili bir sorun sahibi değillerdir.

Körfezde ki küçük ülkeler genellikle Suudi Arabistan’ın etkisi altındadırlar. Dış siyasetlerini de Suudi yönetimine göre ayar ederler. Katar yönetimi de Suudilere hasım olmamakla beraber göreli olarak daha bağımsız bir siyaseti tercih etmiştir. Türkiye ve İran gibi ülkelerle Katar’ın tesis ettiği iyi ilişkiler bunun örnekleri arasındadır. Muhtemelen Katar’ın bu bağımsız tutumu Suudilerin hışmına neden olmuştur.

Katar uzun zamandan beri Hamas yönetimini de desteklemiştir. O kadar ki Suriye’de iç savş başladıktan sonra, Esat hükümetinin yaptığı katliamlara karşı çıkan Hamas lideri Halit Meşal’de Katar’a gitmiştir. Benzeri bir durum İhvan-ı Müslimin liderleri için de geçerlidir. Hangi Arap ülkesinde ki İhvan yöneticilerinin başı derde girse gittikleri yer Katar’dır.

İsrail ve ABD, Hamas’ın terör örgütü sayılmasını ve ona yapılan yardımların kesilmesi için büyük bir çaba içindedir. Özellikle Arap Baharında ki özgürlükçü, özendirici yayınları ile El-Cezire tv’nin yayınlarının devam etmesi bütün Arap diktatörlerinin fena halde canını sıkmıştır. Mısır’da yapılan ilk özgür seçimleri de İhvan adayı Muhammed Mursi’nin kazanması bu Arap Diktatörleri için İhvan’ı doğrudan düşman haline getirmiştir. Kanlı bir darbeyle Mursi’nin Mısır’da devrilmesine bütün Arap diktatörleri en başta Suud diktatörü destek olmuş ve darbeci Mısır yönetimi ile birlikte İhvanı’da terör örgütü ilan etmişlerdir. Buna karşılık Katar, Hamas liderlerini olduğu gibi İhvan liderlerini de barındırmaya yardım etmeye devam etmiştir.

ABD başkanı Trump’ın Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret ise Katar’ın defterinin dürülmesi görevinin Suud ve Mısır yönetimlerine verilmesi ile sonuçlanmıştır ki Trump bunu açıkça söylemiştir. Katar’da bir yönetim değişikliği ya da işgaliyle en azından, ABD, İsrail, Mısır ve Suud dörtlüsünü memnun edecek bir politika değişikliğinin olması öngörülmüştür.

Katar yönetiminde bir değişikliğin olması Türkiye ile olan iyi ilişkilerinin de kesilmesine ya da azalmasına yol açacaktır. Oysa Türkiye yaptığı askeri anlaşmaya sadık kalarak, ahde vefa göstererek Katar’ı bir fiili saldırı ve işgalden korursa, kendisine duyulan güveni arttıracağı gibi Hamas, İhvan gibi özgürlük hareketlerinin de yaşamasını kolaylaştıracak, ABD, İsrail tarafından düzenlenen siyasetleri de saldırıları da Katar ile sınırlı da olsa boşa çıkaracaktır. Türkiye’ye yakışan da böyle bir misyon olmalıdır.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.