Bana Türkiye’deki büyük şehirlerin bir iki tanesi ayrı en büyük sorunlarından biri nedir deseniz tereddüt etmeden kentleşememek derim. Sadece inşaat olarak büyümek ve caddeler dükkanlar avm ve benzeri yerlerin açılması ile bu konu çözümlenemez.
Kimlik kazanmaları lazım şehirlerin.
Özellikleri olması yazım ve bu özelliklerin özgün olması lazım. İnsanların o şehirlerde yaşamak istemesi lazım. Bu durum kalabalık anlamında değil tabi ki.
Mesela kendi şehrimizden yola çıkalım. Bursa tarihi özellikleri ile kadim bir şehir. Önemli bir medeniyet merkezi ancak o kapar hırpalamış ve o kadar maddeci hale getirmişiz ki, hangi sanatçı Bursa’da yaşamak istiyor.
Hangi önemli mimar, isim yapmış ressam, isim yapmış sporcu ya da benzerleri Bursa’da yaşıyor.
Bursa’daki belli bir gelirin üzerine çıkan sanayicisi tüccarı bile İstanbul’a ya da Ege’ye gidip orada yaşıyor. Bizim ilçelere dahil bu entelektüel birikimi, çekim alanı olma durumu sağlamamız gerekmez mi?
Ancak o insanları Bursa’ya çekebilmek için ona göre altyapı oluşturmak gerekir. Bakın Avrupa’da ya da dünyada marka olan şehirlerin hepsinde insanları çeken ve sadece oraya has özellikleri olan yaşama katılan bu özelliklerin cazibe oluşturması var.
Bu cazibeyi bir zihniyet devrimi ile oluşturabilirsiniz. Yani iki çarşı, 20 avm, üç cadde bir de kış turizm merkezi ile olmaz. Buraları çekim merkezi haline getirmek gerekir. Sanat, Bilim, kültür, spor gibi alanlarda farklılaşmak, mimariden edebiyata kadar pozitif bilimlere kadar alanlarda ağırlık oluşturmak lazım.
Yıllar sürecek tabi ama bir yerden başlanması lazım. Yoksa 100 yıl sonra da imarı, rantı, taşı betonu vs konuşup, yaşanamaz şehirlerde yaşamaya çalışan bir millet oluruz.
Biraz şehirlerimiz bunun üzerinde düşünse, üniversitelerimiz bunun için çalışmalar yapsa, bir yerden başlansa keşke…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Deniz Akın
Kültür oluşmadan büyüyen kasabalar!
Bana Türkiye’deki büyük şehirlerin bir iki tanesi ayrı en büyük sorunlarından biri nedir deseniz tereddüt etmeden kentleşememek derim. Sadece inşaat olarak büyümek ve caddeler dükkanlar avm ve benzeri yerlerin açılması ile bu konu çözümlenemez.
Kimlik kazanmaları lazım şehirlerin.
Özellikleri olması yazım ve bu özelliklerin özgün olması lazım. İnsanların o şehirlerde yaşamak istemesi lazım. Bu durum kalabalık anlamında değil tabi ki.
Mesela kendi şehrimizden yola çıkalım. Bursa tarihi özellikleri ile kadim bir şehir. Önemli bir medeniyet merkezi ancak o kapar hırpalamış ve o kadar maddeci hale getirmişiz ki, hangi sanatçı Bursa’da yaşamak istiyor.
Hangi önemli mimar, isim yapmış ressam, isim yapmış sporcu ya da benzerleri Bursa’da yaşıyor.
Bursa’daki belli bir gelirin üzerine çıkan sanayicisi tüccarı bile İstanbul’a ya da Ege’ye gidip orada yaşıyor. Bizim ilçelere dahil bu entelektüel birikimi, çekim alanı olma durumu sağlamamız gerekmez mi?
Ancak o insanları Bursa’ya çekebilmek için ona göre altyapı oluşturmak gerekir. Bakın Avrupa’da ya da dünyada marka olan şehirlerin hepsinde insanları çeken ve sadece oraya has özellikleri olan yaşama katılan bu özelliklerin cazibe oluşturması var.
Bu cazibeyi bir zihniyet devrimi ile oluşturabilirsiniz. Yani iki çarşı, 20 avm, üç cadde bir de kış turizm merkezi ile olmaz. Buraları çekim merkezi haline getirmek gerekir. Sanat, Bilim, kültür, spor gibi alanlarda farklılaşmak, mimariden edebiyata kadar pozitif bilimlere kadar alanlarda ağırlık oluşturmak lazım.
Yıllar sürecek tabi ama bir yerden başlanması lazım. Yoksa 100 yıl sonra da imarı, rantı, taşı betonu vs konuşup, yaşanamaz şehirlerde yaşamaya çalışan bir millet oluruz.
Biraz şehirlerimiz bunun üzerinde düşünse, üniversitelerimiz bunun için çalışmalar yapsa, bir yerden başlansa keşke…