Marakeş’e has kırmızı toprak bütün çıplaklığıyla gözümüze çarpmaya başladı. Marakeş’e kızıl şehir adını veren bu kızıl toprakla
Haber Giriş Tarihi: 30.07.2016 12:14
Haber Güncellenme Tarihi: 30.07.2016 13:14
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/
Marakeş’e has kırmızı toprak bütün çıplaklığıyla gözümüze çarpmaya başladı. Marakeş’e kızıl şehir adını veren bu kızıl topraklara serpilmiş birkaç evden mürekkep yerleşim birimleri, kare minaresiyle bu yörelere has cami mimarisi dikkatimizi çeken ilk hususlar olarak hafızamızda yer ediniyor.
Hazırlayan: Hatice Asaroğlu
Sabah 5.30 gibi Kazablanka’dan Berberi olan rehberimiz Yusuf’un eşliğinde Marakeş’e yola koyulduk. Oldukça düz bir arazi üzerinde konuşlanmış yollardan, buğday, şekerpancarı ekili tarlalardan, zeytin ağaçları arasından Kazablanka’dan Marakeş’e doğru yol aldıkça yeşilliklerin azaldığına, kaktüs bitkilerinin daha sık görülmeye başladığına şahit olduk. Bu kaktüslere Tunus’ta da çokça rastlamıştım. Özellikle tarla kenarlarına dikilen, dikenli tel görevi ifa ederek yaban hayvanlarının tarlaya girip zarar vermesini engelleyen bu bitkinin meyvesinden yağ da elde ediliyormuş. Bizim memleketimizde bu bitkiye “kaynana dili” dendiğini söylediğimde rehberimizin kahkahasını duymalıydınız. Marakeş’e has kırmızı toprak bütün çıplaklığıyla gözümüze çarpmaya başladı. Marakeş’e kızıl şehir adını veren bu kızıl topraklara serpilmiş birkaç evden mürekkep yerleşim birimleri, kare minaresiyle bu yörelere has cami mimarisi dikkatimizi çeken ilk hususlar olarak hafızamızda yer ediniyor. Özel araçla yaptığımız bu iki buçuk saatlik yolculuğun ardından şehir merkezine vardık. Kahvaltı niyetine durduğumuz petrol istasyonunda envaî çeşit kruvasan arasından birini tercih etmek zorunda kaldık. Yerel tatları, folklorik öğeleri surlar arasında saklı medinada bulacağımı Tunus gezisinden öğrenmiş biri olarak bu durumu yadırgamadan yolumuza devam ettik.
Fas gibi, Tunus gibi Arap kültürü hâkim yerleri gezmeye niyetlenen bir turistin bir takım yöresel terimlerle aşina olması gerekir. Medina, souk bunların en başta gelenleridir. Şehrin ilk, en eski yerleşim yeri medina diye adlandırılır. Bu medina, labirent şeklinde bir yerleşim planı içinde dar sokaklara yerleşmiş çeşitli souk (çarşı)lardan oluşur. Marakeş’e ilk girdiğimizde, güzel binalar, orta refüjünde parklar barındıracak kadar geniş yollar, sakin trafik ve düzenli modern bir şehir dikkatimizi çekti. Eski medinaya yaklaştıkça yollar daraldı, modern zengin muhite has araçlar ve binalar tamamen yok oldu. Bol bol motorsikletli karşımıza çıkmaya başladı. Bayanların da çok sıklıkla motorsiklet kullandıklarına, turistik amaçlı onlarca süslü at arabalarının da trafiğin müdavimleri arasında yer aldığına şahit olduk.
JARDIN MAJORELLE
İlk olarak; Gueliz adı verilen semtte Jardin Majorelle adındaki Majorel bahçelerini gezdik. Marakeş şehrinin mutlaka görülmesi gereken noktalarından biridir Jardin Majorelle. Özel mülkiyetten müzeye çevrilen bu bahçe; yaklaşık yüzyıl önce Fransız sanatçı Jacques Majorelle’in dünyanın dört bir tarafından getirdiği bitkilerle botanik bahçesine dönüştürülmüş oldukça güzel, göz alıcı bir yerdir. Majorel Mavisi diye de adlandırılan koyu kobalt mavi rengin bolca kullanıldığı bu bahçenin bir diğer özelliği de Cezayir asıllı Fransız tasarımcı Yves Saint Laurent’in mezarı olarak kabul edilmesidir. 1947’de satın aldığı bu bahçeye büyük bir tutkuyla bağlı olan tasarımcının vasiyeti gereği 2008 yılındaki ölümünün ardından külleri bu bahçeye serpilmiştir. Bahçeyi dolaşırken adına yapılmış anıtı görebilir, Berberi yaşamına dair eşyaların sergilendiği müzeyi ziyaret edebilir, portakal ağaçları altında huzur dolu kafede nane çayınızı yudumlayabilirsiniz.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Arz'ın arz-ı endamı/3; MARAKEŞ
Marakeş’e has kırmızı toprak bütün çıplaklığıyla gözümüze çarpmaya başladı. Marakeş’e kızıl şehir adını veren bu kızıl toprakla
Hazırlayan: Hatice Asaroğlu
Sabah 5.30 gibi Kazablanka’dan Berberi olan rehberimiz Yusuf’un eşliğinde Marakeş’e yola koyulduk. Oldukça düz bir arazi üzerinde konuşlanmış yollardan, buğday, şekerpancarı ekili tarlalardan, zeytin ağaçları arasından Kazablanka’dan Marakeş’e doğru yol aldıkça yeşilliklerin azaldığına, kaktüs bitkilerinin daha sık görülmeye başladığına şahit olduk. Bu kaktüslere Tunus’ta da çokça rastlamıştım. Özellikle tarla kenarlarına dikilen, dikenli tel görevi ifa ederek yaban hayvanlarının tarlaya girip zarar vermesini engelleyen bu bitkinin meyvesinden yağ da elde ediliyormuş. Bizim memleketimizde bu bitkiye “kaynana dili” dendiğini söylediğimde rehberimizin kahkahasını duymalıydınız. Marakeş’e has kırmızı toprak bütün çıplaklığıyla gözümüze çarpmaya başladı. Marakeş’e kızıl şehir adını veren bu kızıl topraklara serpilmiş birkaç evden mürekkep yerleşim birimleri, kare minaresiyle bu yörelere has cami mimarisi dikkatimizi çeken ilk hususlar olarak hafızamızda yer ediniyor. Özel araçla yaptığımız bu iki buçuk saatlik yolculuğun ardından şehir merkezine vardık. Kahvaltı niyetine durduğumuz petrol istasyonunda envaî çeşit kruvasan arasından birini tercih etmek zorunda kaldık. Yerel tatları, folklorik öğeleri surlar arasında saklı medinada bulacağımı Tunus gezisinden öğrenmiş biri olarak bu durumu yadırgamadan yolumuza devam ettik.
Fas gibi, Tunus gibi Arap kültürü hâkim yerleri gezmeye niyetlenen bir turistin bir takım yöresel terimlerle aşina olması gerekir. Medina, souk bunların en başta gelenleridir. Şehrin ilk, en eski yerleşim yeri medina diye adlandırılır. Bu medina, labirent şeklinde bir yerleşim planı içinde dar sokaklara yerleşmiş çeşitli souk (çarşı)lardan oluşur. Marakeş’e ilk girdiğimizde, güzel binalar, orta refüjünde parklar barındıracak kadar geniş yollar, sakin trafik ve düzenli modern bir şehir dikkatimizi çekti. Eski medinaya yaklaştıkça yollar daraldı, modern zengin muhite has araçlar ve binalar tamamen yok oldu. Bol bol motorsikletli karşımıza çıkmaya başladı. Bayanların da çok sıklıkla motorsiklet kullandıklarına, turistik amaçlı onlarca süslü at arabalarının da trafiğin müdavimleri arasında yer aldığına şahit olduk.
JARDIN MAJORELLE
İlk olarak; Gueliz adı verilen semtte Jardin Majorelle adındaki Majorel bahçelerini gezdik. Marakeş şehrinin mutlaka görülmesi gereken noktalarından biridir Jardin Majorelle. Özel mülkiyetten müzeye çevrilen bu bahçe; yaklaşık yüzyıl önce Fransız sanatçı Jacques Majorelle’in dünyanın dört bir tarafından getirdiği bitkilerle botanik bahçesine dönüştürülmüş oldukça güzel, göz alıcı bir yerdir. Majorel Mavisi diye de adlandırılan koyu kobalt mavi rengin bolca kullanıldığı bu bahçenin bir diğer özelliği de Cezayir asıllı Fransız tasarımcı Yves Saint Laurent’in mezarı olarak kabul edilmesidir. 1947’de satın aldığı bu bahçeye büyük bir tutkuyla bağlı olan tasarımcının vasiyeti gereği 2008 yılındaki ölümünün ardından külleri bu bahçeye serpilmiştir. Bahçeyi dolaşırken adına yapılmış anıtı görebilir, Berberi yaşamına dair eşyaların sergilendiği müzeyi ziyaret edebilir, portakal ağaçları altında huzur dolu kafede nane çayınızı yudumlayabilirsiniz.
Haftaya: Koutubıa Camii ve Bahia Sarayı
En Çok Okunan Haberler