(Özel Haber) 'Hayatım polisiyeydi, bana da yazmak düştü'  

  Türk edebiyatının usta kalemi Ahmet Ümit, polisiye roman yazmanın kendisinin bilinçli bir tercihi olmadığını belirterek, 12 Eylül döneminde yaşadığı polisiye hayatın kendisini bu türe ittiğini belirtti.
 

Türk edebiyatının polisiye roman türünde yazan usta kalemlerinden Ahmet Ümit Bursalı okurlarıyla buluştu. Bursalı okurların yoğun ilgi gösterdiği imza gününde usta yazar , gündeme ve romancılık serüvenine dair açıklamalarda bulundu. Ahmet Ümit yaptığı açıklamada, polisiye bir hayat yaşamanın romancılığını etkilediğini belirterek şunları söyledi:‘’ Polisiye roman yazmak bilinçli bir tercihim değildi. Aslında yazdığım şeyler polisiyeymiş sonradan fark ettim. Polisiye bir hayat yaşadım çünkü hayatım öyleydi .12 eylül öncesi o gerilim dönemini yaşadım. Bu gerilimli dönem her gün kaçmaca, kovalamaca, her gün tehlike ölümle burun buruna bir hayattı. Dolayısıyla yazmaya başladığım zaman polisiye bir yapı ortaya çıktı. Polisiye roman bilinçli değildi fakat sonra polisiye yazdığımı ve bundan zevk aldığımı anlayınca bu konuda en iyi nasıl çalışabilirim ,  iyi nasıl yazabilirim diye düşündüm.

POLİSİYE ROMAN İÇİN TÜRKİYE’DE ÇOK FAZLA SUÇ VAR

Ahmet Ümit polisiye roman için Türkiye’de çok malzeme olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti : ‘’Türkiye’de yaşayan polisiye romancı açısından ülkemizde çok fazla suç var . Türkiye’de seri katillerde var fakat polisiye roman sadece seri katilleri anlatmaz. Türkiye’de o kadar çok çeşitli suç var ki... Hatta Amerika’dan bile  daha fazla bence. Dünyanın herhangi bir ülkesinden daha fazla suçluyla karşılaşabiliyoruz o nedenle de Türkiye’de polisiye yazmak bence son derece elverişli.



3.SAYFA HABERLERİNDEN ETKİLENİYORUM

3.sayfa haberlerinin kendisini etkilediğini söyleyen Ümit, ‘’Aynısını yazmıyorum çünkü acılar , ölüler kurbanlar, katiller gerçek olduğu için bunu tercih etmiyorum, değiştiriyorum. Bambaşka hallere sokuyorum ama 3.sayfa haberleri beni her zaman etkiler.’’ dedi. Türkiye’de polisiye roman türünde kadın yazarların da olduğunu ama genelde roman türünün çok az okunduğundan dolayı pek bilinmediğini söyleyen Ahmet Ümit,  Türkiye’de bir çok insanın roman yazmasına rağmen içerisinde sadece 10-15 kişinin tanındığını söyledi.

TOPHANE SEMTİNİ ROMANIMDA KULLANABİLİRİM

Pera Palas’ın kendisi için ayrı bir önemi olduğunu söyleyen yazar, ‘’Beyoğlu bizim önemli bir semtimiz. Beyoğlu’ndaki anıt binalar geçmişten bugüne kalan mimari miras gibi o yüzden benim için çok değerli olan Pera Palas’ı bazı romanlarımda kulandım. Belki bir gün Bursa Tophane semtini de romanlarımda kullanabilirim.

AŞK KÖPEKLİKTİR’E YAPILAN ELEŞTİRİLERİ TAKMIYORUM

Aşk Köpekliktir romanının popüler türde olmasından dolayı aldığı eleştirileri umursamadığını söyleyen Ümit, “Ben sevdiğim şeyleri yazıyorum, onun benim için popüler kültür olması yada olmaması hiç önemli değil; önemli olan bunun zaman içeresinde sürekli okunuyor olması,  Aşk Köpekliktir de onlardan biri. Alışık olmayan bir yaklaşımla anlattım iyi ki yazmışım çok güzel oldu. Hala da çok okunan çok sevilen bir kitabım. Ben yazarken popüler elit böyle ayrımlar yapmam, aklıma gelen hikayeyi yazıyorum.’’ dedi.

YENİDEN KARDEŞLİK ORTAMINA DÖNELİM

Ahmet Ümit son günlerde ülkemizdeki bu terör ortamının son bulmasını istediğini belirterek şunları söyledi:‘ Ülke bir an önce bu çatışma, ölüm  ve  terör ortamından kurtulsun;  ekonomi düzelsin, yeniden kardeşlik ortamına dönelim. Birbirimize düşman gibi bakmayalım ,parçalara  ayrılmayalım. Tek bir parça hepimiz hep birlikte yaşayalım. Türkiye’de vatandaş olmak tek kural olsun,  vatandaşları partilerine , cinsiyetlerine, ırklarına göre ayırmayalım.’’

BAŞ KOMİSER NEVZAT GELİYOR

Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve büyük ilgi gören “Edebi Kazılar” söyleşilerinde yeni yılın ilk konuğu ünlü yazar Ahmet Ümit oldu. Nâzım Hikmet Kültürevi’nde düzenlenen söyleşiye Nilüfer Belediyesi Meclis Üyesi Fırat Emiroğlu ile çok sayıda Ahmet Ümit okuru katıldı. Romanlarında şehirlerin büyük önemi olduğunu belirten Ahmet Ümit, “Gaziantep’in yazarlık hayatımda çok önemli bir yeri var. Çünkü özgün ve derin bir kültüre sahip. Bunu sonradan fark ettim. İçinde yaşarken fark edemiyorsunuz. Bursa, Konya, İzmir, Antakya, Antalya, Urfa, Kayseri, Mardin, Diyarbakır çok önemli şehirler. Sadece Türkiye Cumhuriyeti için değil, dünya kültür mirası için çok önemli. Bursa’da da çok değerli bir şey var” dedi.Başkomiser Nevzat’ı özleyenler için güzel haber. Başkomser Nevzat geliyor. Sert ama insani bir roman. Gerçek bir polisiye. Bir seri katil hikayesi aslında. Her romanımızın bir cümlesi var. Bu kitabın cümlesini daha tam estetik olarak oturtamadık. Çocuk tacizlerini öldüren bir seri katil mi daha iyidir, yoksa dünya kan, ahlaksızlık içinde yüzerken, olan bitene sesini çıkarmadan gündelik hayatını sürdüren sıradan insanlar mı?”

Fatma BAŞARAN