SON DAKİKA
Hava Durumu

Şer'iyye sicillerindeki tarih

Şer’iyye sicilleri, mahkeme kayıtlarını ifade eder. Osmanlı döneminde davalar görüldükten sonra hükümler kayıt altına alınır ve muhafaza edilir

Haber Giriş Tarihi: 07.10.2013 17:26
Haber Güncellenme Tarihi: 07.10.2013 18:26
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/
Şer’iyye sicilleri, mahkeme kayıtlarını ifade eder. Osmanlı döneminde davalar görüldükten sonra hükümler kayıt altına alınır ve muhafaza edilirdi. En eskileri 15. Yy a kadar giden Osmanlı şer’iyye sicilleri yüzyıllar boyunca muhafaza edildi ve günümüze kadar geldi. Örneğin Bursa’nın şer’iyye sicilleri 1855 depremine kadar Ulucami’de mihrap hücrelerinde (sağ ve sol taraftaki pencere odacıklarında) muhafaza edilirdi.

Tarih araştırmaları için mahkeme kayıtları oldukça önemlidir. Çünkü kendi dönemlerindeki tüm adli vakaları önümüze koyarak bizim için çok önemli bir kaynak oluştururlar. Bu yüzden şer’iyye sicilleri Tarih yazıcılığında en çok istifade edilen kaynaklardan olmuştur. Bu belgelere bakarak toplumun sosyal ve kültürel yapısına dair pek çok iz bulabiliyor, veriler elde edebiliyoruz. Bu sicillerde bazen o kadar ilginç olaylara rastlanır ki tek bir olaydan pek çok sonuç çıkarmak mümkündür. Kebap yerken birden kavgaya tutuşan adamlardan birinin diğerini dudağından ısırarak yaralaması ve işin mahkemeye gelmesi ya da Ulucami’nin avlusunda kubbelere çıkmak için yapılan merdivenin basamaklarına oturan ve dedikodu yapan insanlar yüzünden kadıya şikayetle bu merdivenin kaldırılması gibi ilginç olaylar bize toplumun ahvali, etvarı, düşünce yapıları ve daha pek çok konu hakkında izlenimler oluşturabilmektedir. Bursa Büyük Şehir Belediyesi yayınları, şer’iyye sicillerinden daha fazla istifade edebilmek isteyenler için bu sicillerin transkriptini yayınlıyor. İlahiyat Fakültesi’nin çok sevdiğim kıymetli hocaları Saadet Maydaer ve İlhami Oruçoğlu, Prof. Dr. Asım Yediyıldız öncülüğünde bu sicillerin transkripsiyonunu gerçekleştirmişler ve yararlanmak isteyenlerin istifadesine sunmuşlardır. Hicri 1006-1007 yıllarının sicilleri de A 153 belgeleri olarak kitaplaştırılmış. Miladi 1597-1598 yıllarının sicillerini barındıran bu yayından okuduğum bazı ayrıntıları sizlerle paylaşmak istiyorum. Şimdi öncelikle 16.yy’ın sonlarına gidelim ve o dönemde kullanılan isimlere bir göz atalım…

ERKEK İSİMLERİ

1597 yılı Osmanlı Bursa’sında kullanılan ve ilgi çekici gördüğüm isimler: Gazanfer, Çakır, Durdu, Durmuş, Perviz bin Abdullah, İvaz oğlu Gönüleri, Bostan çelebi, Ali Bali bin Nurlu, Abdullah oğlu Piryegan, Yusuf bin Müstecab, Mehmed bin Gençabdal, Ramazan bin Eynel, Eymür bin Satılmış, Muslu bin Abdullah, el-Hac Memi, Abdullah oğlu Geyvan, Piyale bey bin Abdullah, Abdi oğlu Küllabi, Bostan oğlu Seyfi, Bestan oğlu Mustafa, Sefer bin Çalabvermiş, Resul oğlu Firuzan hoca, Himmet oğlu Durak, Bali bin İskender, Beşir oğlu Kurd ,Mirza bin Ali, Ferruh oğlu İsa, Malkoç oğlu Mehmed, Ferruh bey bin Abdulmennan, Karagöz oğlu Karaali…

BAYAN İSİMLERİ

Bu bayan isimleri de yeni doğmuş kız çocuklarına isim bulamayan kişilere fikir verebilir: Aynece kızı Şahnisa, Abdullah kızı Gülahmer, Ahmed kızı Emeti ,  Abdullah kızı Ayni, Kıymeti binti Turhan, Sungur kızı Ünzile, Hubanbinti Ali, ŞahnisabintiPîri, Sevindik kızı Ayşe, Herdembinti Nazar, Hızır kızı Mihri, İbrahim kızı Fetahna, Şahhuban hatun binti Ali, Piri kızı Matlube hatun, Sitti hatun, Ayni kadın, Sakine hatun, Meleksimabinti Abdullah, Pürcefabinti Abdullah, Azine kızı Şahnisa…

Bu erkek ve bayan isimleri haricinde gayri Müslimlerle iç içe yaşayan Osmanlı toplumunun mahkemelerinde şu isimleri görmek de mümkün: Üveyk Karek (Ermeni), Totro Veled-i Yani, Paroşka kızı Selkan, Veled-i Alagöz...

İsimlere girmişken sicillerde dikkatimi çeken şu mahalle isimlerini de paylaşmak isterim. Kimi tanıdık gelen kimi ise artık var olmayan eski Bursa mahalleleri: Mahalle-i Akbıyık, Karanfillibağçe mahallesi, Üçkuzu mahallesi, Tahtelkal’a, Mesud Makramavi mahallesi, Sağrıcı Sungur mahallesi  (şangır şungur mahallesi), Duhter-i Şerif mahallesi, Seyyid Tacir mahallesi, Devealanı mahallesi, Köşk mahallesi Kiremitçi mahallesi, Veledi Baytar mahallesi, Mizanoğlu mahallesi, Mücellidi Mescidi mahallesi, Elvan Bey mahallesi, İbn Aceri mahallesi, Kirişçikızı mahallesi, Temenna mahallesi, Naibkızığı nam karye, İshakpaşa Kızığı köyü, Üç Koz mahallesi, Kepezceler mahallesi…

Bu sicillerde olayların nasıl kaydedildiğine gelince, sanırım vereceğim şu bir iki örnek kafamızda şekillenmesini sağlayabilir…

MAHALLENİN NAMUS MESELESİ 

“Karamazak Mahallesi’nden Hızır bin Ahmet ve Hacı bin Ali ve Yusuf bin Abdullah ve Bayram bin Recep ve gayrileri meclisi şerde Ali bin Kasım muvacehesinde takrir-i kelam idübmezbur Ali’nin avratı yaramaz olmağla gece ve gündüz kapusu önünde sarhoş ve levend eksik olmayub cenk ü cedel ve şur u fitne ve kavgadan hali değildir ve kendi dahi avratının hevasına tabidir ve evine namahremler gelür  gider ve kendi dahi bilür söylemez ve müdmin-i hamrdan mezburun avratı yüzünden eşkıya korkusundan sabah namazına ve yatsı namazına varamazuz mezburun mahallemizden çıkarılmasın talebi deriz didiklerinde mezbur Ali ye mahalleden üç güne varınca çıkmasına tenbih olunub mahuvel-vaki kayd olundu (H.1006- M.1597)” (20 a belge 1).

BRE GODOŞ BRE…

Bu da bir başka yaralama vakası: “Osman bin Mustafa mahfel-i kazada Ali bin el-hac Nasuh nam kimesne muvacehesinde takrir-i kelam kılub eline külünk alub alet-i harbiyle üzerime hamle idüb bre gidi bre godoş bre…? Deyuırza müteallik enva-ı şetm-i galiza idüb seni bugün katl ideyün deyuurub mecruh ve hail itmek sadedinde imdat Müslümanlar gidib beni gücüyle halas eylediler. Vaki-i hal mezbur aliden sual ve takriri tahrir olunmasın taleb ederim didikde gıbbes-sual mezbur Ali fil-hakika mezkur Osman gelüb benim evime girdi anın için böyle alet-i harble üzerine yürüyübşetm eyledim didik  de vaki-i hal gıbbet-taleb imla ve ketb olunup yed-i talibe vaz’ ü def’ olundu.tahriran fi evair-i şevval li sene sitte ve elf (H.1006-M.1597)” (11a belge 3)”

Çingene kelimesinin kullanılışı şimdiki kadar kibar değil o zamanlar: “Rıdvan subaşı meclisi şerde çengânelerden Hasan bin Cerağı Mustafa bin İskender nam çengâneler subaşına teslim olunduğu kayd olundu.”

Yine sicillerde bazı detay bilgiler var ki dönem insanının hangi ayrıntılara dikkat ettiğini de görebiliyorsunuz. Örneğin tasvirlerdeki ayrık kaş takıntısı : “Kavaklı mahallesinde sakin olan kerime binti es-Seyyid Hasanın eşi ve itak konusunda vekili olan kadı Mehmed Efendi bin Ebubekir Ahmed bin el-Hac Piri ve Mustafa bin Ahmed’in şehadetleriyle Boğdanlı ayrık kaşlı, buğday tenli, uzun boylu kölesi Yusuf bin Abdullah’ı ve Rus asıllı ayrık kaşlı, mavi gözlü, sarışın, orta boylu cariyesi selamet ile ikisinin ayrık kaşlı, mavi gözlü, sarışın , orta boylu oğulları Hüseyin bin Yusuf’u Allah rızası için azat ettiğini ikrar etti.”,”..açık kaşlı, orta boylu, Burniyyul-asl Bilal nam zenci-i Arabi…”, “Bakkal Ömer bin Mustafa ayrık kaşlı, koyun gözlü, sarışın , orta boylu, her iki kolunda da keyy (dağlama) izi bulunan Rus asıllı kölesi piyale bin Abdullah’ı Allah rızası için azat ettiğini…” .

Bazı tariflerde ise genellikle göz ön plana çıkarılmış: “…Şehla gözlü, esmer, orta boylu… (S.148)”, “ … mahfel-i kazada çatık kaşlı,gök gözlü, buğday enli,orta boylu Gürciyyü’l-asl Rıdvan bin Abdullah nam Gulam muvacehesinde… (25 b belge 2)

Aktardığım bu bilgiler sadece yüzeysel olarak Şer’iyye sicilleri hakkında fikir vermeyi amaçlamaktaydı. Bu sicillerin denizinden birkaç katre sunmaya çalıştım; ama bu denize dalan araştırmacılar mutlaka elleri dolu olarak çıkacaklardır.

Hazırlayan: Ömer Kaptan

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.