SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kur'an'cıların Ütopyası…

Yazının Giriş Tarihi: 10.12.2018 21:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.12.2018 21:00
10.12.2018

Son dönemlerde belki tüm Kur’an’cıların paylaştığı bir video var. Birçok arkadaş sosyal medya hesaplarından ya paylaşmış ya da özelden arkadaşlarına göndermiştir.
Bu videoda önde gelen bir Alimimiz, ‘2016’da, Amerika’da George Washington üniversitesinde bir Müslüman profesörün iki yardımcısı ile birlikte bir uluslararası araştırma yaptığını, bu araştırmada ‘Kur’an’dan Ahlaki İlkeleri’ çıkardıklarını, tüm dünya milletlerini resmi ve gayri resmi rakamlar üzerinden değerlendirdiklerini, tüm dünyada Kur’an’ın Ahlak ilkelerine uyan devletleri puanladıklarını ve sıraya dizdiklerini söylüyor…

Alimimiz önce, ‘bu sıralamaya göre 1 numarada ‘Suudi Arabistan çıktı iyi mi?’ diyerek ironi yapıyor. Ve insanlar gülüyor. ‘İki numarada Türkiye’nin çıktığını söyleyip insanları güldürmeye devam ediyor. 3 numarada ‘İran var’ diyerek insanların meraklarını kışkırtıyor. Belli ki sınıfta kalmışız.

Neyse gerçek sıralamayı açıklamaya sıra geliyor ve açıklıyor:
“1 numarada Kur’ani Ahlak ilkelerine göre ‘Dünyanın bir numaralı İslam Ülkesi’ neresi biliyor musunuz?” (izleyicilerden tahminler yükseliyor. Hayır, hayır, hayır... Hiçbirisi değil, bilemiyorlar.) “İrlanda, İki numarada Yeni Zelanda, Üç numarada Finlandiya, dört numarada Norveç,.. Ve ilk İslam ülkesi Malezya 39. sıradan giriyor sıralamaya... Türkiye 103. sıradaymış…”

Bunu bana sosyal medyadan gönderenlerin istisnasız hepsine şuna benzer bir şeyler söyledim: “Madem öyle, boşa uğraşmayalım. Dükkânı kapatalım gitsin. Olmuyorsa olmuyor. Yapacak şey yok demek ki. Zorlamanın âlemi yok. Yeni Zelanda’lıların dinine geçelim. Onlar Kur’an meali okuyup saçlarını başlarını yolup bu mertebelere mi gelmişler?…”

Yukarıda bahsi geçen araştırmanın gerçekten yapılıp yapılmadığını, hangi yöntemle yapıldığını, verilerin nasıl elde edildiğini ve bu verilerin isabetli değerlendirilip değerlendirilmediğini bilmiyorum. Videonun izlediğim kısmında bu araştırmayı nereden bulabileceğime dair bir bilgiye ulaşamadım.
Alimimiz, bu araştırmayı ‘Kur’an’dan koptuğumuz için bu hallere düştük. Kur’an’a dönersek, durumun tersine döneceğini’ söylemek istiyor. Temel iddiasını/ paradigmasını bildiğim için bunu söylüyorum.

Bu durumda insanın aklına şu sorular geliyor:
Neden Kur’an’a dönelim ki? Neden mealler ve tefsirler arasında bocalayalım ki? İrlanda, İsveç, Yeni Zelanda, Finlandiya, Norveç Kur’an okuyarak ve anlayarak mı bu Ahlaki mertebeyi elde etmişlerdir? Bırakalım, kısa yoldan bu ülkeleri taklit etsin insanlar. Ya da taklidi şirk olarak görüyorsanız, örnek alsınlar insanlar. Hristiyan’salar Hristiyanlığa, deist iseler deizme yönlendirin insanları olsun bitsin. Kur’an’ı okumak ve anlamak gibi çok zahmetli bir işten kurtarın insanları.
Ayrıca, 30-40 yıldır Kur’an anlatan Alimimiz acaba çevresindekilerle Kur’an’a göre yaşamış, Ahlaki kaliteleri en az bahsi geçen ülkelerdeki kadar zirvede bir topluluk oluşturabilmiş midir? Yoksa ‘Bana gelmeyin, siz kendiniz okuyun ve yaşayın’ çağrısında mı bulunmuştur?
Bir de Hz. Peygamberin vefatından bugüne Kur’an ahlakının ilkeleri İslam dünyasında hangi dönemde nerede bahsi geçen ülkelerdeki kadar yaşanabilmiştir? Buna çok fazla olumlu örnek veremeyeceklerini bildiğimden şunu soruyorum: Kur’an Ahlakı bir ütopya mıdır?

Bu karamsar ve kötümser konuşmaların kısmen Müslümanları uyarıcı nitelik taşıdığını düşünsem de, bu kadar olumsuz bir dilin insanları umutsuzluğa ve boş vermişliğe sürükleyeceğine inanıyorum.
Daha önce de bu köşede ‘Müslümanlar İnsan değil (mi) dir?’ başlığı altında 3 bölümden oluşan yazılar yazmış ve bu konuyu ele almıştım. Bir Müslümanın kendisi ile çelişen bir yaklaşımla bu kötücül propagandaya alet olmasının mantığını anlayamıyorum. Özeleştiri yapacağım derken İslamofobik bir çizgiye savruluşunu tehlikeli buluyorum.

Öğrencilerim zaman zaman bu kötücül önyargıyı bir ezber gibi ve çok rahat ifade ettiklerini gözlemliyor ve bununla mücadele ediyorum. ‘En çok kötülük ve zulmü Müslümanlar yapmıyor mu?’ diyorlar.

Evet, Müslümanlar zulmediyor olabilirler. Ama en çok zulmün Müslümanlar tarafından yapıldığına dair verileri nereden alıyoruz? Tabii ki ne idüğü belirsiz araştırmaları belki -iyi niyetle- ‘Ezberlerimize’ pompalayan Alimlerimizin konuşmaları bunlara sebep oluyor.

Biraz moral bulmak için belki Rus rahip Dimitri Smirnov’u dinlemek lazım. En azından bizimkilerden çok daha insaflıdır.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.