Ne güzeldir şarkılar. Ne güzeldir Türk Sanat Musikisi. Dinlerken yoğun duygu selleri yaşarsınız. O tınılar, güfteleriyle birlikte işler kalbinize. Üstelik çoğu şarkı birçok durumla uyumludur. Herkesin kendini, yaşanan durumu bulacağı bir yanı vardır çoğu şarkının.
İsterseniz örneklerle açıklayalım;
Bakın Saadettin Kaynak’ın meşhur bestesine. Vecdi Bingöl’ün güftesi bizim Kemal’e nasıl da cuk oturuyor. Çaresizliğini, önünde yine kaybedeceği bir seçim olduğunu ve bundan kaçış yolu olmadığını nasıl da güzel anlatıyor.
“Dertliyim ruhuma hicranımı sardım da yine
İnlerim, şimdi uzaklarda solan gün gibiyim
Gecenin rengini kattım içimin matemine
Sönen ümit ile günden güne ölgün gibiyim”
Ya şu Zülfü Livaneli’nin meşhur ettiği ama güftesini tamamıyla karşı görüşlü bir yazardan, Yağmur Atsız’dan aldığı ve bizim çakma solcuların pek de solcu ve devrimci zannederek zavallı duruma düştüğü “Günlerimiz” adlı bestesine ne dersiniz? Bakın o güftenin iktibas edildiği şiirin bir bölümüne;
“Doğmayan şafaklar gibi
Akıp giden günlerimiz
Haksız ittifaklar gibi
Akıp giden günlerimiz.”
Yine bizim Kemal ve şürekâsına uymuyor mu? Allah aşkına söyleyin.
Hâlâ bir aday bulamamış olan ve yarın ne yapıp edip bir isim açıklamak zorunda olan Kemal’in durumunu anlatacak beste o kadar çok ki…
“Rüzgarların önünde
Kuru bir yaprak gibi
Sürüklenecek sürükleneceksin”
Hele de devamını birazcık uyarlarsak nasıl da anlatır bizim Kemal’i bu şarkı… Bakın mesela şöyle desek;
“İktidar nedir koltuk nedir
Ömrünce bunu bilmeyeceksin
Rüzgârların önünde
Kuru bir yaprak gibi
Sürüklenecek sürükleneceksin”
Kemal’i kızdırmayalım. Kendine sorarsanız, ikinci turda yüzde 60 ile kazanacak…
O yediği darbeyle hâlâ bu hayalleri görürken biz de karışında ona bakıp, Şekip Ayhn Özışık’ın, güftesi Erdoğan Ünver’e ait olan ünlü bestesini seslendireceğiz;
“Saçların tarumar gözlerinde nem
Ateşe benzerdin küle dönmüşsün
Hayal mi gerçek mi gördüğüm bilmem
Elden ele gezen güle dönmüşsün
Bir eser kalmamış eski halinden
Yazık geçmez akçe pula dönmüşsün
Hayal mi gerçek mi gördüğüm bilmem
Elden ele gezen güle dönmüşsün”
Gerçi Kemal’in saçları da benimki gibi biraz dökük ama ne yapalım idare edeceğiz artık…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Alpan
Kuru bir yaprak gibi…
İsterseniz örneklerle açıklayalım;
Bakın Saadettin Kaynak’ın meşhur bestesine. Vecdi Bingöl’ün güftesi bizim Kemal’e nasıl da cuk oturuyor. Çaresizliğini, önünde yine kaybedeceği bir seçim olduğunu ve bundan kaçış yolu olmadığını nasıl da güzel anlatıyor.
“Dertliyim ruhuma hicranımı sardım da yine
İnlerim, şimdi uzaklarda solan gün gibiyim
Gecenin rengini kattım içimin matemine
Sönen ümit ile günden güne ölgün gibiyim”
Ya şu Zülfü Livaneli’nin meşhur ettiği ama güftesini tamamıyla karşı görüşlü bir yazardan, Yağmur Atsız’dan aldığı ve bizim çakma solcuların pek de solcu ve devrimci zannederek zavallı duruma düştüğü “Günlerimiz” adlı bestesine ne dersiniz? Bakın o güftenin iktibas edildiği şiirin bir bölümüne;
“Doğmayan şafaklar gibi
Akıp giden günlerimiz
Haksız ittifaklar gibi
Akıp giden günlerimiz.”
Yine bizim Kemal ve şürekâsına uymuyor mu? Allah aşkına söyleyin.
Hâlâ bir aday bulamamış olan ve yarın ne yapıp edip bir isim açıklamak zorunda olan Kemal’in durumunu anlatacak beste o kadar çok ki…
“Rüzgarların önünde
Kuru bir yaprak gibi
Sürüklenecek sürükleneceksin”
Hele de devamını birazcık uyarlarsak nasıl da anlatır bizim Kemal’i bu şarkı… Bakın mesela şöyle desek;
“İktidar nedir koltuk nedir
Ömrünce bunu bilmeyeceksin
Rüzgârların önünde
Kuru bir yaprak gibi
Sürüklenecek sürükleneceksin”
Kemal’i kızdırmayalım. Kendine sorarsanız, ikinci turda yüzde 60 ile kazanacak…
O yediği darbeyle hâlâ bu hayalleri görürken biz de karışında ona bakıp, Şekip Ayhn Özışık’ın, güftesi Erdoğan Ünver’e ait olan ünlü bestesini seslendireceğiz;
“Saçların tarumar gözlerinde nem
Ateşe benzerdin küle dönmüşsün
Hayal mi gerçek mi gördüğüm bilmem
Elden ele gezen güle dönmüşsün
Bir eser kalmamış eski halinden
Yazık geçmez akçe pula dönmüşsün
Hayal mi gerçek mi gördüğüm bilmem
Elden ele gezen güle dönmüşsün”
Gerçi Kemal’in saçları da benimki gibi biraz dökük ama ne yapalım idare edeceğiz artık…