SON DAKİKA
Hava Durumu

“Kuru Kardeşlik”

Yazının Giriş Tarihi: 22.04.2022 19:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.04.2022 19:38

Türkiye’de hemen her kesimde, insanların zaman zaman tutarsızlıkları olmaktadır. Yine de bu alanda ciddi bir araştırma yapılması halinde, tutarsızlık örneklerinin daha çok siyasi alanda görüldüğünün kabul edilmesi gerekir. Çünkü seçmenin gönlünü almak için, siyasetçilerin ezici çoğunluğu hiçbir kuralı, hiçbir ilkeyi ve hiçbir kutsalı dikkate almıyorlar.


Ancak herkesin tutarsızlığı ya da ilkesizliği kendi etki alanı ile sınırlı kalmaktadır. Diyarbakır’da bir iftar yemeğine katılan zübük yapıdaki bir siyasetçi, “kuru kardeşlik değil eşit vatandaşlık istediklerini, Türkiye’de demokrasinin üzerine kayyum gölgesi düşürüldüğünü, Kürtçeye bilinmeyen dil muamelesi yapıldığını, özgürlüğün pazarlığının olmayacağı” gibi kendince, orada işe yaracağını zannettiği cümleleri söylemiştir.


Adı değmez bu kişi ömründe bir muhtarlık seçimi bile kazanamadan Tayyip Erdoğan’ın himmetiyle on altı yıl milletvekilliği bir o kadar da bakanlık yapmıştır. Bu aşamada Tayyip Erdoğan’ın bu zatı neden on altı yıl sırtında kambur olarak taşıdığı ve bunun gibileri Türk halkının önüne koyduğu sorusunun anlamı yoktur. Yine de böylelerini hiç yoktan siyasi vitrine taşıdığı, Türkiye’nin sorunlarını kavramaktan acizliklerine rağmen bakan yaptığı için bir vebali sırtlandığını söylemek abartı değildir. Ak Parti milletvekili iken hem Tayyip Erdoğan’ın CB adaylığı listesini imzalamış hem de aynı gün Abdullah Gül’ün adaylığı için kulis çalışmaları yaptığını söyleyecek kadar ahlaki ilkelerden uzak, hayasızlığın uç örneğini vermiştir.


Kürt sorunu hakkında hiçbir şey bilmediği konuşmasından anlaşılmaktadır. Çünkü Tayyip Erdoğan döneminde Kürtçe (Kırmanci) bilinmeyen dil olmaktan çıkıp okullarda ders olmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk Dil Kurumu gibi kuruluşlar Kürtçe kitaplar yayınlamıştır. Kırmanci okullarda seçmeli ders olmuştur. İşte bu seçmeli dersi, öğrenci velileri okullarda seçmesin diye, terör örgütü elemanları kapı kapı dolaşıp velileri tehdit etmiştir. Ak Parti’nin bu çabasını zübük özentili “Kürtçenin bilinmeyen dil sayılması” diye görmüştür.


Kırmancilerin de yaşadığı il ve ilçelerde eski yer adlarının çoğunluğu Ermenice, Süryanice olduğu halde, Kırmanciler eski adların kullanılmasını istiyor diye o eski adlar tabelalara yazılmıştır. Günümüzde, Van, Diyarbakır, Batman, Mardin, Siirt vb. yerlerde yol kenarlarında eski yer adlarının yazılı olduğu trafik tabelaları, herkesin gözü önündedir.


Seçim döneminde siyasetçilerin, mitinglerde, toplantılarda Kırmanci konuşmaları yasaktı. Bu yasak da Ak Parti döneminde kaldırılmıştır. Televizyon ve radyo programlarında, Kırmancı yayınlar için, Türkçesinin alt yazı olarak gösterilmesi zorunluluğu vardı. Bunlar da kaldırılmıştır. Dileyen Kırmanci, dileyen Zazaki, radyo ve televizyon kurup yirmi dört saat aralıksız, alt yazısız yayın yapabilmektedir.


Seçime katılan partiler hazineden para yardımı alabilsinler diye, para yardımı için yasada öngörülen ülke genelinde yüzde onluk barajı aşmış olma şartı yüzde üçe indirilmiştir. Böylece PKK’nın siyasi ayağı rahatlıkla hazineden para yardımı alır duruma gelmiştir.


Bazı il ve ilçelerin dağlarına yazılmış olan “Ne mutlu Türküm diyene” gibi cümleler, Ak Parti döneminde, ayrımcılığa yol açtığı iddiası ile silinmiştir. Kürt milliyetçiliğinin sembol isimlerinden Şerafettin Elçi adına hava limanı yapılmıştır. Ahmedi Hani, Faki Teyran gibi Kürt milliyetçiliğinin sembol isimleri adına anma toplantıları yapılır olmuş adlarına okullar açılmıştır.


Ak Parti döneminde kardeşlik için yapılan bütün bu işlerin karşılığını, PKK’nın siyasi ayağı ihanetle karşılamıştır. 6-8 Ekim 2014 Kurban Bayramı günlerinde pek çok il ve ilçede PKK’lı olmayan vatandaşlar linç edilip evleri, dükkanları yakılmıştır. Amerika’nın Suriye’nin kuzeyine yığdığı askeri malzemenin kendileri için yeterli olacağı var sayımı ile Türkiye’yi ateşe vermişlerdir. Ak Parti’ye karşı benzersiz bir nankörlük örneği ile CHP’nin yanında saf tutmuşlardır. Elbette her ihanetin bir bedeli olacaktır. Artık eski Türkiye’de olduğu gibi yaptıkları ne Türkiye içinde ne Türkiye dışında yanlarına kâr kalmamaktadır.


Bunları bir zübük siyaseti için “kuru kardeşlik” olarak görmek mümkün müdür? Zübük siyasetçisi, “Kuru kardeşlik olmaması için kayyum olmayacağını, eşit vatandaşlık olacağını” vaad etmiş. PKK terörüne her türlü desteği veren belediye başkanlarının görevden alınması doğaldır. Hatta bir görevdir. PKK aksanıyla belediyelere atanmış olanları “kayyum” diye aşağılamak siyasi körlükten öteye bir iştir. Azınlık ırkçılığından, kışkırtıcılığından siyasi fayda sağlamaya çalışmak bundan başka bir şey değildir. Oysa benzeri zübük siyasetini otuz yıl önce Cem Boyner fazlası ile yapmıştır. Kışkırtmaya çalıştığı Kürt seçmeninden bile karşılık görememiştir. Boyner günümüzde siyasi bir enkaz bile değildir. DEVA adıyla şimdi bu zübük siyaseti kaldığı yerden devam ettirilmeye çalışılmaktadır. Üstelik bu yeni zübük siyasetinin Boyner kadar sermayesinin olduğu da kuşkuludur.


Ancak siyasi hırs uğruna, Ak Parti’ye zarar vermeyi bir tutku haline getirmiş olanların hiçbir siyasi sabitesi, ilkesi ve kutsalı olmadığını göstermesi bakımından ibretlik örnektir. Kürt sorunu gibi varlığı yüzyıllar öncesine kadar giden bir mesele hakkında cehaletlerini ortaya saçmaları da inşallah vatandaşların bilincine katkıda bulunur. Diyarbakır’a gidip Diyarbakır annelerini ziyaret edemeden, “kuru kardeşlik” diye yapılanları küçümsemenin karşılığı behemehal ortaya çıkacaktır.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.