SON DAKİKA
Hava Durumu

Lozan'dan geriye kalanlar

Yazının Giriş Tarihi: 27.07.2016 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.07.2016 00:08
Türkiye’de her yıl 24 Temmuz günü “Lozan Barış Antlaşması” günü olarak kutlanmaktadır. Lozan’a taraf olan 17 ülkeden kaçında bu gün bir kutlama günüdür? Özellikle İngiltere’de kutlanır mı? Anglo Sakson geleneğinden gelenlerin anılarında bu konuda bir bilgi var mıdır? Bilindiği gibi itilaf Devletleri ile Ankara Hükümeti arasında imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşmasından (11-10-1922) sonra aynı itilaf devletleri Türkiye hakkındaki anlaşmazlık konularının ele alınacağı bir Barış Konferansının düzenlenmesine karar verdiler. Konferansın adı “Yakın Doğu İşleri Konferansı” diye ilan edilmiştir. Konferansa hem İstanbul (Osmanlı) hem de Ankara hükümeti ayrı ayrı 27 Ekim 1922’de davet edilmiştir. Osmanlı hükümetinin de davet edilmesi 1 Kasım 1922’de Osmanlı saltanatının (padişahlığının) kaldırılması ile sonuçlandı. Bu olay nedeniyle artık İstanbul Hükümeti de kalmamış oldu.

TBMM/Ankara Hükümetini temsilen İsmet Paşa başkanlığında Rıza Nur, Hasan Hüsnü beyden  oluşan üç kişilik bir delege heyeti ile, müşavir, katip, basın müşaviri, tercüman gibi çeşitli unvanları olan yüzden fazla insandan oluşan bir heyet Lozan’a gitmiştir. O günlerde resmi olarak ordudan ayrılan Dış İşleri bakanı olan İsmet Paşa, ordu komutanlığı devam ediyormuş gibi yanına yaverlerini, hizmet için ondan fazla da asker alarak götürmüştür. Koskoca Batı cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın heyetin diğer üyeleri gibi tek başına gitmesi elbette şöhretine uygun düşmezdi! Konferans 20 Kasım 1922’de başladı özellikle Musul hakkındaki görüş ayrılıkları nedeniyle 4 Şubat 1923’te dağıldı. İkinci Lozan görüşmeleri 23 Nisan 1923’te başladı ve 24 temmuz 1923’te antlaşmanın imzalanması ile sonuçlanmıştır.

Türk heyeti Lozan’da Misak-ı Milli kararını savunacaktı. Hatta pek çok resmi çevreye göre, Lozan kutlamalarına bakılırsa antlaşma ile Misak-ı Milli ilgili devletlere kabul ettirilmiştir. Hatırlanmalıdır ki Misak-ı Milli 12 Ocak 1920’de İstanbul’da toplanan Osmanlı Mebusan Meclisinin aldığı bir karardır. Buna göre: “Mondros Mütarekesinin yapıldığı gün (30 ekim 1918) Osmanlı ordularının elinden çıkmış olan yerlerde referandum yapılmalı, o yerlerin halkı hangi ülkeye bağlanmak istiyorsa oralar da o ülkeye bağlanmalı, mütareke günü Osmanlı ordularının elinde bulunan yerler ise hiçbir şekilde bırakılmayacaktır.” TBMM’de açıldıktan sonra bu Misak-ı Milli kararını kabul ettiğini ilan etmiştir. Lozan öncesinde ve Lozan görüşmeleri devam ederken dönemin bütün yetkilileri yaptıkları konuşmalarda; Misak-ı Millinin kabulünden başka bir sonuca razı olmayacaklarını açıklamıştır. Ancak Lozan’da kabul edilen sınırlara bakıldığında, 30 Ekim 1918’de Osmanlı ordularının denetiminde olan Antakya-Halep-Musul Türkiye sınırları dışında kalmıştır. Mütareke gününe kadar Osmanlı ordularının elinden çıkmış olan Filistin-Lübnan-Ürdün-Suriye-Arabistan-Irak’ta referandum yapılmadığı gibi Lozan’da bunun müzakeresi bile yapılamamıştır. TBMM açıldığında Ankara milletvekili gönderen Batum Türkiye sınırları dışında kaldığı gibi orada da bir referandum yapılmamıştır. Yine Misak-ı Milli kararında Batı Trakya’da bir referandum öngörüldüğü halde bir referandum yapılamamıştır. Mısır-Sudan-Libya üzerindeki Osmanlı hakları Lozan’da müzakere bile edilememiştir. Limni, Semadirek, Sakız, Midilli, Sisam ve 12 Ada Yunanistan ve İtalya’ya bırakıldı. Kıbrıs’ın adı bile anılmadan İngiltere’ye bırakıldı. Boğazlar üzerine konulan uluslar arası komisyon ipoteği ise ancak 1936’da Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile kaldırılabilmiştir.

Lozan’da Türkiye’nin kayıpları yukarıda sıralanan arazi ile sınırlı değildir. Beş yıl süreyle Türkiye’de adli ıslahat yapılana kadar hukukçulardan oluşacak bir müşavirler heyetinin Türkiye’de bulunması kabul edildi. Türkiye “hukuk alanında yapılan inkılablar” bu müşavirler heyetinin eseridir. Türkiye’de hukuk alanın emperyalistlerin istedikleri düzenlemelerin yapılması garantisinden sonra kapitülasyonların kaldırılmasının fazla kıymeti harbiyesi kalmamıştır. Üstelik 1914’te İTC yönetimi kapitülasyonları tek taraflı olarak kaldırdıklarını ilan etmiştir. Gümrüklerin beş yıl süreyle eski düzeyinde kalacağı garantisi de Lozan antlaşmasında yer almıştır.

Lozan barış Antlaşması TBMM’de büyük eleştirilere uğradığı için Meclis aceleyle seçime götürülmüştür. TBMM’de Lozan’a dolayısı ile hükümete muhalefet eden milletvekillerinin hiç birisi 1923’teki seçimlere sokulmamıştır. Seçimden sonra yeni TBMM Lozan Barış antlaşmasını 23 Ağustos 1923’te oturuma katılan 227 milletvekilinin 14’ünün hayır, 213’ünün evet oyu ile kabul etmiştir. TBMM’de Lozan Barış Antlaşmasının onaylanmasından sonra 4 Ekim 1923’te İtilaf Devletleri İstanbul’u boşaltmıştır. 3 Mart 1924’te TBMM’de Halifeliğin kaldırılmasından sonra ise İngiltere Parlamentosunda Lozan Antlaşması onaylanmıştır.

Lozan’da aslında batı vesayetinde bir idarenin zemini hazırlanmıştır. Daha sonra modalaşan günümüzde de tekrarlanan Çağdaş uygarlık düzeyi (muasır medeniyet seviyesi) aslında batılı değerlerin yüceltilmesi ve kayıtsız şartsız hem de hükümet zoruyla onların Türkiye’ye yerleştirilme çabasıdır ki batı vesayetinde kurulan bir idari yapının formülüdür.

Türkiye sınırlarının, sömürgeci batılı ülkelere tasdik ettirildiği bununla sınırların garantiye alındığı gibi iddiaların da inandırıcılığı yoktur. Hatırlanmalıdır ki, 1856 Paris Antlaşması ile de “Osmanlı devleti bir Avrupa ülkesi” sayılmıştır. Sınırları Avrupa ülkelerinin garantisi içine alınmıştır. Ama o garantiyi veren ülkeler kısa bir süre sonra kendi aralarında Osmanlı topraklarını paylaşan gizli antlaşmalar yapmaktan çekinmemiştir.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.