SON DAKİKA
Hava Durumu

Maklubeci Yüksel..

Yazının Giriş Tarihi: 06.07.2020 20:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.07.2020 20:16

Mitoman (yalan söyleme hastalığına yakalan kişi) olduğunu düşünüyorum, yani bu kadar periyodik yalan söylemeyi, gözümüzün içine baka baka, sıkılmadan, utanmadan bu kadar yalanı, her yazıda bir araya getirip, bize okumamız için uzatmasını başka türlü anlamlı hale getiremiyorum.

Kişisel internet sitesinde “Lise öğreniminin son yılında sürgünlere gittim.
Trabzon Lisesi’nin kapısından bile giremedim. Pazar lisesine almadılar, Ardeşen Lisesi’ne kayıt yaptırdım.
En sonunda mezuniyetim İkizdere lisesinden oldu.
12 Eylül 1980 darbesini en acımasız şekilde yaşadım.
86 gün gözaltında kaldım, “hiçbir suçuna rastlanmamıştır” denilerek salıverildim.
Sonradan Erzincan Sıkıyönetim Mahkemesi’nde dava açmış olsalar da, ondan da beraat ettim.”
Şeklinde yazmış,

Olayın aslı şu; bu Mitoman, yolda yürürken polis kimlik soruyor, kimliği üzerinde olmadığı için polisler gözaltına alıyor, ailesine haber veriliyor, ailesi gelip kimliğini polislere gösteriyor, polislerde toplamda iki saatin sonunda bunu serbest bırakıyorlar. Yıllarca milleti bu hikayeyle kafalamış bu arkadaş, iki saat gözaltı süresini 86 gün zindanlarda kalmaya yükseltmiş, iki saatte işkenceler çektiğini iddia etmiş, yalan söylemede hastalık derecesine böyle, böyle ulaşmış.

Ah be adam, yazılarındaki yalanları hep beraber okuyoruz ama insan kendi web sitesinde, hayatını anlatırken de yalan söyler mi?

Bahsettiğim hastalıklı arkadaş “gazeteci” olduğunu iddia eden Yüksel Baysal. (Kendisine, YÜKS diye hitap eden arkadaşları da varmış bu Yüksel Baysal’ın)

Meslek gazetecilik olunca, bu arkadaşın hastalıklı yazıları hepimizi etkiliyor, dolayısıyla Yüksel Baysal adını duymuş, yazısını okumuş tüm insanları, bu arkadaşın bu hastalığı ve hastalık dolayısıyla yazdığı yalan, yanlış yazıları konusunda uyarmak gerekiyor.

Yalan söyleme hastalığına yakalan bu arkadaş, derdine dermen bulmak için olsa gerek, FETÖ’cülerin Bugiad derneğinin kayığına binip, Fas’ta Maklube yemeye bile gitmiş, Maklubesini yedikten sonra FETÖ’cü haziruna hitap edip, duygularını aktarmış, dönüşte FETÖ’nün ne güzel işler yaptığından, maklubenin lezzetinden, muhterem hocasının dünyaya verdiği barış mesajlarına varıncaya dek yazı dizileri yayınlamıştı bizlerde okumuştuk (hala okumayanlar yukselbaysal.com sitesinden bunlara ulaşabilir).

Şifa bulmak için FETÖ’cülerin kucağında Fas’a gittiği tarih 2014 yılı, yani FETÖ’nün terör örgütü olarak ilan edildiği, 17/25 Aralık polis/yargı darbesinin yaşandığı dönemin hemen ertesi.(ne tesadüf, aynı tarihlerde enBursa sitesinin sahibi,Yüksel’in patronu Emin Adanur’da Bursa adliyesi önünde Fetöcü Zaman gazetesi eyleminde, Fetö Bursa imamına destek veriyordu.)

kişi, iç mekan, grup, insanlar içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Yalan söyleme hastalığına yakalanan bu arkadaş, 2 Haziran Perşembe günü yayınlanan yazısının, başlığından sonuna kadar süren, seviyesiz, tutarsız, yalan ve cehaletini yine tarihe not düştü.   http://www.enbursa.com/yazarlar/yuksel-baysal-35/nerede-bir-isik-gorseler-kapatacaklar-9937.html

“Güç kaybettikçe saldırganlaşıyorlar.

Saldırganlaştıkça ne yapacaklarını şaşırıyorlar.

Bütün yasakları ortadan kaldırmak için iktidar olan AK Parti, gitikçe yasakçı bir zihniyetle kendisinden olmayanların yok etmeye çalışıyor.

Tele 1 ile Halk TV'ye verilen beş günlük ekran karartma cezalarının başka bir anlamı var mı?

Kendilerinin de bir zamanlar yerden yere vurdukları, rejimin bekçisi dedikleri Diyanet İşleri Başkanlığı'nı eleştirmek neden suç olsun?

Hakaret varsa, mahkemeler orada, dava açarsın!”

Yazısına böyle başlamış Mitoman Yüks, algıya bakın.

İki tv kanalına verilen yayın durdurma cezasını, Ak partinin güç kaybedişine ve bu yüzden saldırganlaştığına, yasakçı hale geldiğine bağlamış.

Deveye sormuşlar, boynun niye eğri diye, deve demiş nerem doğru ki, yazıda elle tutulur tek bir doğru cümle yok.

Ak parti, bu ülke insanının büyük çoğunluğunun hür iradesiyle, meşru seçimlerle 18 yıldır iktidarda olan bir partidir, bu partiyi diğerlerinden ayıran en büyük özelliği memlekete duyduğu aşktır. Bu aşkla bu ülkede: yasaklarla, yolsuzluklara, yoksulluklara karşı mücadele vermiş, halkın gönlünde yer kazanmış bir dava hareketidir. Bu ülke darbecilerle mücadele ederken, darbecilerin sofrasında maklube eşelenenlerin bu partiye akıl verecek ne yüzü ne de söyleyecek sözü olabilir.

Maklubeyi sol yumruk havada mideye atan Yüksel, tv kanallarına verilen cezaya ilişkinde pişkince yalan söylüyor. Rtük konuyla ilgili açıklama yapmasına rağmen pişkin pişkin algı yaratmaya devam ediyor, ne diyor yazısında maklubeci, “kendisin olmayanı yok etmek, diyanete eleştirmek, Abdulhamid Han’ı eleştirmek….

 Rtük ne diyor açıklamasında “ İki farklı televizyon hakkında verilen yayın durdurma kararlarının özeti şu şekildedir:

1- 03.2020 tarihli Halk TV yayınında,

“Medya Mahallesi” programına konuk olan Ahmet Şık’ın

…Türkiye Suriye'de. …başka bir ülkenin toprağında tam adıyla işgalci bir güç olarak, bir gücün temsilcisi olarak birileriyle savaşmaya ve ölmeye gönderilmiş yani.” şeklinde ifadeler kullandığı uzman raporuyla tespit edilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Varlık ve Bağımsızlığına Karşı İfadeler

…..

Söz konusu bildirime rağmen 16.06.2020 tarihinde yayınlanan aynı programın başka bir bölümünde sunucu Ayşenur Aslan “..ne zaman ki içerde sıkışılsa hemen gözleri dışarıya çevirirler. Dün mesela Pençe Harekatı, Kuzey Irak'a bomba atmışız, ben bu Pençe Harekatlarını, Kartal Harekatlarını, efendim işte Şahin Harekatını ne derseniz onun adına.…..artık yani ben utanıyorum” cümlelerini kullanmış konuk Hüsnü Mahalli de “ …ya kardeşim Türkiye Libya'da ne yapıyor? Yani neyin peşinde?... Şimdi dolayısıyla Mısır'ı karıştıralım, Sudan'ı karıştıralım, Cezayir'de İslamcılar var Cezayir'i...” ifadelerini dile getirmiştir.

23.03.2020 tarihinde Tele 1’de yayınlanan,

“Gün Başlıyor” programında sunucu Can Ataklı’nın koronavirüs nedeniyle geçilen uzaktan eğitim kapsamındaki derslerin birinde başörtülü bir öğretmenin yer almasının çok yanlış ve facia olduğu şeklinde yorumlar yaptığı izleme uzmanlarının raporlarına yansımıştır.

Ayrımcı ve Hoşgörüsüz Söylemler

…….6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca işlem tesis edileceği hususu yapılan tebligatta bildirilmiş ve yayınlarda daha hassas davranmaları talep edilmiştir.

Söz konusu bildirime rağmen Tele 1 “Ana Haber Bülteni”nde program konuğu Cemil Kılıç, şu ifadeleri kullanmıştır: “Türkiye’de teokratik bir rejim kurulmaya çalışılıyor, Diyanetin yaptığı bütün açıklamalar bu anlayışı destekliyor. Türkiye’de kurulmak istenen teokratik halife sultan rejimi Diyanet tarafından takviye edilmeye çalışılıyor. …Belki aynı şekilde Cumhurbaşkanı’nın inanç dünyasını da İslam’ın içerisinde görmüyorum.”

24.05.2020 tarihinde ise, “Karanlıktan Aydınlığa” isimli programa katılan aynı konuk bu yayında da ayrımcı bir üslup kullanmaya devam etmiş, toplumda kin ve düşmanlığa sebebiyet verebilecek türden ifadeler kullanmıştır.

Cemil Kılıç’ın Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma yarışmasıyla ilgili olarak “Şimdi ilginç olan burada Allah yazısının altında Cumhurbaşkanı’nın resminin yansıtılmış olması. Bakın hepsi ellerini bağlamış sanki namaza duracaklarmış gibi ve hepsi Sayın Cumhurbaşkanı’na doğru dönmüşler.” sözlerini kullanmıştır……..

Neden kapanmış Halk tv ve Tele1 yayınları öğrendin mi Yüksel Baysal? özür dileyen bir yazı yazabilir misin bay Baysal?

Yüksel Baysal, yazısının devamında haddini aşarak, liseyi farklı liselerde okumanın verdiği sersemlikle, lise tarih bilgisiyle Abdülhamid hakkında da boyunu aşan ifadeler kullanıyor,

“33 yıl despotik bir yönetim kurmuş, anayasayı rafa kaldırmış, Meclis'i darbeyle yok etmiş, binlerce insanın kanına girmiş, sansürü kurumsallaştırmış Abdülhamid'i eleştirmek neden suç olsun?”

Şeklinde, bir utanç ve cehalet cümlesini kurarak kendisini rezil ediyor. Patronlarına yaranmak için yapmadığı numara kalmayan Yüksel Baysal’ın son patronlarından birinin (enBursa adlı sitenin sahibi olan Adanur’ların ortağı) Eşkinaz Yahudisi meşhur FETÖ firarisinin kardeşi İbrahim Alpen’e yaranmak için bu satırları kaleme aldığını düşünüyor insan.

Siyonist’ten daha büyük düşmanı olmamıştı Abdülhamid’in

Yüreğin yetiyorsa, bir Abdülhamid tartışması yapalım, Faruk Çelik güzellemeleri yapmak mı kolay, Abdülhamid’e hakaret etmek mi? hep beraber görelim.

Selam ve Saygıyla.

     

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.