SON DAKİKA
Hava Durumu

Malazgirt bir Türk zaferi sayılır mı?

Yazının Giriş Tarihi: 25.08.2017 22:29
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.08.2017 22:29
Kürt ulusalcılarının icat ettiği tarih tezine göre “Malazgirt Savaşı Türk/Kürt ittifakının sonunda kazanılmıştır. Türklerin tarihinde dönüm noktası sayılabilecek başarıları Kürt ittifakı ile olmuştur. Malazgirt, Çaldıran, Milli Mücadele bunların arasındadır.” Oldukça abartılı olan bu tezin temel aldığı iddia ise Malazgirt Savaşı esnasında Mervani Beyliği’nin on bin askerle Selçuklulara yardım ettiği görüşüne dayanır.

Tezin kendisine dayanak yaptığı kaynak ise Faruk Sümer ve Ali Sevim tarafından hazırlanan “İslam Kaynaklarına Göre Malazgirt Savaşı” adlı kitapta (TTK, Ankara 1988), İslam Tarihi kaynağı özelliği taşıyan on üç eserden Malazgirt Savaşı hakkındaki bölümlerde/sayfalarda yer verilen bilgilerdir. Bu eserlerin tümü Malazgirt Savaşından sonra (50-100-200 yıl gibi) yazılmıştır. Belki bunun sonucu olarak anlatımlarında, aktardıkları rakamlarda uyumsuzluklar vardır. Mesela Alpaslan’ın ordusu için beş binden elli bine kadar oldukça farklı sayılara yer verilmiştir. Hangi sayının doğru sayılacağı da doğal olarak müşkülatlı bir konudur. Tıpkı bunun gibi Abbasi Halifeliği’ne bağlı olarak Diyarbakır’da Tavaifü’l-Mülüklerden birisi olan Mervani Beyliğinin Selçuklulara on bin askerle yardım ettiği bu on üç eserden on birinde yoktur. Yalnızca ikisinde Sıbt İbnü’l – Cevzi  (ö.1256, Abbasi tarihçisi) ve İbnü’d – Devadari’nin (ö.1336, Memlük tarihçisi) kitaplarında Mervani Kürt beyliğinin on bin askerle Alpaslan’a yardım ettikleri kaydı yer almıştır.

Malazgirt Savaşı hakkında doğrudan Selçuklulardan kalan yazılı bir belgede yoktur. Dolayısı ile Alpaslan’ın Ordusu hakkında yazılanların tümü ortalama savaştan yüz yıl sonra rivayetlere / söylencelere dayalı olarak yazılanlardan ibarettir.

Üstelik Alpaslan’ın bir önceki Kars/Ani fethinin/seferinin sonunda, fethettiği Ani’nin idaresini Kürt/Şeddadilere bırakmasından, onlarla iyi ilişki içinde olduğu ve bunun sonunda muhtemelen Şeddadileri ödüllendirmek için Ani’nin idaresini de onlara bıraktığı da pekala söylenebilir. Buna karşılık Malazgirt Savaşı sonrasında Ani Fethine benzer bir şekilde Mervani Beyliği’ni ödüllendirdiği ya da Malazgirt’i onların idaresine bıraktığı gibi hiçbir bilgi yoktur. Aksine Malazgirt Savaşından önce Halep’e giderken Alpaslan’ın Diyarbakır’a uğradığı Mervani Beyi Nasr’ın Alpaslan’a bağlılığını bildirmek için yüz bin altın ve hediyeler takdim ettiği ancak Alpaslan’ın “bu para zorla toplandı diye” reddetmiştir. (İbnü’l-Esir, Sıbt İbnü’l Cevzi, İbnü’d-Devadari) Savaş öncesinde ve sonrasında Selçukluların, Mervani beyi Nasr ile iyi ilişkilerini, dolayısı ile Malazgirt Savaşını bu beyliğin katkısı ile kazandığını gösterecek bir bilgi ve belirti de ortada yoktur.

Alpaslan’ın “gaza ruhu” ile savaşmaya istekli ve yeknesak ama sayıca küçük ordusuna karşılık Bizans ordusu çok daha kalabalık ama biri birlerinin dilinden anlamayan, ortak bir inançtan yoksun, ganimet heveslisi, ölüm korkusu ile malül idi. Savaş esnasında Bizans ordusu içinde yer alan Peçenek ve Uz adlı Türk boylarının Selçuklu tarafına geçmesi Bizans ordusunun yenilmesine İmparator’nun da (Diyojen)  esir düşmesine yol açtı. Aslında Malazgirt Savaşından önce Selçuklular 1048’de Pasin Savaşını da Bizanslılara karşı kazanmıştı. Malazgirt savaşından sonra Türklerin Anadolu’ya yerleşmesi, Bizans’ın adım adım Anadolu’dan çıkarılması tarihin önemli dönüm noktalarından birisidir.

Dünya tarihi içinde de önemli bir yeri olan Malazgirt Savaşı kimlerin eseridir. Bu konuda ki Kürt ulusalcılarının tezi oldukça zayıf ve tarihi bir müstenidattan yoksundur. Mervani Beyliğinin bir katkısı olmasa bile Selçuklu ordusu içinde Kürtlerin de bulunma ihtimali elbette vardır. Ancak böyle bir ihtimal “Malazgirt Zaferini” bir Türk başarısı olmaktan çıkarıp “Ümmetin Zaferi” yapar mı?

Kemalist jargonda İslam’a itiraz etmenin yolu, bahanesi için daima Türk adı kullanılmıştır. İslam hakkında her ne olsa itirazlarını daima “ama biz Türk’üz” diye sürdürmüşlerdir. Fakat söz konusu emperyalistlerin kanun ve gelenekleri olunca gözü kapalı olarak “çağdaş uygarlığın” gereği diye hemen alınırdı. İslam’a itiraz için bahane olan Türklük, Avrupalıların kanun ve gelenekleri için asla hatırlanmazdı.

Muhtemelen Kemalist jargonda ki bu tutuma, emperyalizm taklitçiliğine ayarlanmış metoda karşılık bazı İslami kesimlerde de ne zaman Türk adı geçse buna itiraz olarak “ama biz Müslümanız” itirazı yükselmektedir. Bu tutum eskiden ifrat ve tefrit denilen bir aşırılık örneğidir. Halbuki doğru olan bunun ortasıdır. Bir münasebeti, yeri, anlamı varsa Türk adı neden kullanılmasın? Aksine yerli yersiz, sabah akşam “Türk, Türk” demenin de elbette bir anlamı yoktur.

Şimdi Kemalizme bir tepki olarak ortaya çıkan tutumun bir sonucu olarak Malazgirt Zaferini “Ümmet Zaferi” diye adlandırmak da bir zorlamadır. Tarihte Tarık Bin Ziyad eliyle kazanılan büyük Zaferi, Tarık’ın etnik aidiyeti nedeniyle “Bir Berberi Zaferi” diye nitelendirmek yanlış değildir. Çünkü Berberiler de Müslümandır, Onların başarısı aynı zamanda Ümmetin de başarısıdır. Aynı durum Müslüman Türkler/Selçuklular içinde geçerlidir, onların başarısı olan Malazgirt Zaferi, bir Türk Zaferidir. Müslüman Türklerin zaferi olduğu için ancak o yol ile de Ümmetin Zaferidir.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.