Bu ülkede insanların kahır ekseriyeti kendilerinin sebep olmadığı bir salgının bedelini ödüyor. Sadece bu ülkede değil dünya da durum böyle maalesef.

Salgın tıpkı afet, tıpkı savaşlar gibi tüm milletin göğüs germesi, bir bedeli varsa herkesin o bedeli ödemesi gereken bir olağanüstü durum. Ancak maalesef böyle olmadı, olmuyor.

Salgın döneminde özellikle çalışan kesim ve esnaf gerçekten can çekişiyor.

Büyük sıkıntılar içinde. Oysa onlara göre dayanma gücü, kütlesi çok daha büyük olan çok daha onlara göre avantajlı olan belli turizm bölgelerine sağlanan özel şartlar ve orada yaşanan şımarıklıklar toplumu iyice geriyor.

Son görüntüler önceki akşam Uludağ Oteller Bölgesi’nden düştü. Bir kısım parası olan şımarık, sağlanan bir çok ayrıcalık yetmezmiş gibi bir da parti düzenliyorlar.

Yetmiyor insanların gözünün içine sokuyorlar sosyal medyadan. Param var istediğimi yaparım sizde izlersiniz diyor bu reziller.

Evet yabancı turistler de var aralarında ama kahır ekseriyeti yerli turist. Yerli görgüsüz, yerli edepsiz… Neredeyse bir yıldır evlatlar evlerinde hapis. Ve o kadar zamandır büyüklerimiz evlerinde.

Ve onlara yasak olan her şey bu edepsizlere serbest. Bu milletin gönlünde adalet duygusunu yerle yeksan edecek bir durum. Bu durumu izah edecek hiçbir şey olamaz. Ve asla bu adaletsizlik savunulamaz.

Bu edepsizler sadece toplumu değil Uludağ’daki işletmecileri de germiş. Şehirde olmayan imkanlarla ticaret yapma şansı yakalayan işletmeciler, görüntülerin büyük tepki çekmesi üzerine açıklama yapmış. Münferit olaylar diye.

O halde bu şımarıklara onlar bir çeki düzen verecek. Paranız var diye her şeyi yapamazsınız diyebilecekler. Para size her türlü serbestiyeti kazandırmaz.

Siz olmazsınız başkası olur. Bu ticaret sürer diyecekler ve keşke o işletmeler o görüntülere giren şımarık görgüsüzlerin rezervasyonlarını iptal edip, valizleri ile kapının önüne koyabilse.

Siz burada yüzlerce insanın ekmeğiyle oynayamazsınız. Bu şımarıklıkla insanlarla alay edemezsiniz diyebilse.

Mesele tabi sadece Uludağ değil. Diğer kayak merkezlerinde de benzer kepaze görüntüler düşüyor ortalığa. Ne yazık ki bunlar devletin ekonomiyi yaşatmak uğruna gösterdiği esnekliği kendileri için sınırsız bir özgürlük alanı olarak görüyorlar.

Ve devletimiz artık bir karar verse. Yasak herkese olsa. Ya da kimseye olmasa.

Zirvede restoran çalışırken şehirde de çalışsa. Cumartesi Pazar süper marketler yerine bakkallar manavlar kasaplar vs çalışsa. Yeme içme yerleri, kafeler ve dahi zorda olan her sektör için standart getirilerek hayat normalleşse.

Bu şekilde birkaç hafta daha devam ederse, ne esnaf kalacak ne de toplumun çalışan işçi ve esnaf kesimi kalacak. Zirvelere verilen esneklik şehirlere de bir an önce verilmeli.

Mahallede kahvehanede kaçak kağıt oynayanlara yapılan muamele bu şımarık tayfaya da yapılmalı. Kültürümüz de töremiz de inançlarımız da bunu emreden öyle değil mi?