Mimarlar Odası Genel Kurulu’nun ardından Şirin Rodoplu Şimşek başkanlığındaki yönetim kurulu özellikle AK Partili belediyeleri ziyaret etmeye başladı. 
Görüntüde genel kuruldan sonra nezaket ziyareti olarak algılanabilecek bu ziyaretlerin aslında farklı bir amacı var. Mimarlar Odası, belediyedeki projelerin mesleki denetimden geçirilmesini istiyor. Bu nedenle de belediyelerle protokol yapmak istiyor. 
Özellikle AK Parti belediyeleri bu meslek odalarının yıllarca projelere takoz koyması ve vatandaşları da kendine mahkum ederek canını okuması nedeniyle kendi bünyelerinde bu projeleri değerlendiriyor ve meslek odalarıyla çalışmıyor. 
Bu da tabi meslek odalarının hem etkinliğini hem de gücünü yok ediyor. Bir yanı da tabi buradaki kaynaktan oluyor meslek odası. 
Sık sık hükümete ve AK Parti’ye sert çıkışları ve muhalefetleriyle ön plana çıkan belediyelerle sık sık karşı karşıya gelen ve mahkemelik olan Mimarlar Odası’nın bu girişimi aslında oldukça ilginç bir durumu da hatırlattı bize. 
Mimarlar Odası Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, kendi projesini mesleki denetimden geçirmediği için Ankara’da Yüksek Onur Kurulu’ndan ceza almış bir isim. 
Kendi projesini mesleki denetimden geçirmemiş birisi belediyelerden projelerini mesleki denetimden geçirmesini istiyor iyi mi?
Malum Şirin Hanım kıl payı kazandı seçimleri sadece iki oy farkla yeniden başkan seçildi. Artık o kadar güçlü değil ve gücü eline almak için şimdi AK Partili belediyelerin kapısını çalıyor. Ancak Şirin Hanım bu tavrıyla o belediyelerle biraz zor o işleri görür. 
AKP’li belediyeler diye söze başlıyor çünkü. Oysa AKP diye başlayan cümleler AK Parti tarafından saldırgan bir tavır olarak algılanıyor ki bu da net bir şekilde doğru bir algılama. 
O eski Türkiye’nin biz istediğimizi yaparız siz de bizim istediğimiz yaparsınız döneminin kapandığını bir türlü anlamıyor bu solcular ya…
Neyse Şirin Hanım AK Partili belediyelerden yüz bulamamış anlayacağınız. Yakında sert açıklamalar duyarsak bunun kızgınlığıdır bilesiniz. 

İki CHP’li arasındaki o büyük fark!

Marmarabirlik, Türkiye’nin yüz akı kuruluşlarından örnek kooperatiflerinden biri hatta birincisi. Son yıllarda doğru yönetimle kooperatifçiliği bir kez daha bu ülkenin gündemine taşıyarak, doğru yapıldığında ne kadar güzel sonuçlar ortaya çıktığını ispatladı. 
Marmarabirlik’in yıldızı parladıkça bazılarının da rüyaları kaçıyor. Özellikle bağnaz ideolojik saplantı içindeki bir kesim, başarılı olan her kuruluşta olduğu gibi Marmarabirlik’i hedef tahtasına oturtuyor. 
O isimlerden biri Bursa milletvekili CHP Genel Başkan Yardımcısı ve mezhep siyasetinin baş temsilcisi Orhan Sarıbal. Bir süre önce Marmarabirlik’i karalamak ve hatta batırmak için ilçe ilçe gezdi. Kendisi gibi bir grup CHP’liyle birlikte Marmarabirlik yönetimini topa tuttu. İstedi ki o bulanık suda AK Partili olarak gördüğü yönetimi devrilsin. Karmaşa çıksın ve Marmarabirlik zor durumda kalsın. Çok şükür… 
Marmarabirlik emin ellerde. Yüreğiyle cesaretiyle ve vicdanıyla hizmet eden adamların elinde. O nedenle birlik yürüyor yolunda. O kaos beklentisi olmadı olamadı. Kaos hayal edenler yine Marmarabirlik’in başarıları ile yüzleşmek zorunda kaldı. Klamaya da devam edecek. 
Ahmet Akın… Balıkesir CHP Milletvekili. Balıkesir’de sevilen sayılan ve her kesimin ilgisini ve sevgisini kazanan bir isim. Marmarabirlik’i ziyaret etti. Ahmet Akın da CHP’li ala yıkmaya değil yapmaya niyeti olan bir isim. Doğruları alkışlayan yanlışlara itiraz eden bir isim. 
Akın, Marmarabirlik’i ziyaret etti. Yönetimi Kurulu Başkanı Hidamet Asa’dan kurumun son durumu hakkında bilgi aldı ve, “ Dünya markası olan Marmarabirlik ne kadar büyürse zeytin üreticilerimiz de o kadar büyür ve ülke ekonomisine de katma değer sağlar” dedi.

Akın, Marmarabirlik’in zeytin üreticisi ve ülke ekonomisi için önemine işaret ederek, “Marka olmak kolay değil. Marmarabirlik dünyanın en büyük sofralık zeytin üreticisidir. Ziraî üretim anlamında ülkemizin önemli bir değeridir. Marmarabirlik Türkiye’de 500 sanayi kuruluşu içersinde yer alıyor. Zeytin üreticisinin alın terinin emeğe dönüştüğü bir kurum. Marmarabirlik ne kadar büyürse, üretici de o kadar büyür ve refah seviyesi artar. Türkiye’de ilk defa sofralık zeytine kilogram başına 15 kuruşluk prim desteği verildi. Bunu memnuniyet ile karşıladık. Üreticimiz adına sofralık zeytine verilen pirim desteğini önemsiyoruz. Prim desteğinin artırılması konusunda ilgili bakanlarımız ile görüşeceğiz. Zeytin üreticisinin meselelerini ve gerekli çözüm önerilerini milletvekili arkadaşlarımızla hep birlikte görüşeceğiz” ifadelerini kullandı.
İşte iki CHP milletvekili ve iki farklı yaklaşım Sarıbal yıkım Akın ihya için çaba harcıyor. Balıkesir’in şansı Ahmet Akın, Bursa’nın şanssızlığı ise Orhan Sarıbal…

Bir valinin ibretlik hali…

Mudanya Kaymakamlığı yaptı tam 3,5 yıl. Tek bir iz bırakmadı tek bir hizmet yok. Var diyen varsa sabaha kadar tartışalım. 
Döneminde muhtarlarla memurlarla uğraşmak dışında bir şey hatırlamıyoruz. Gidişi de gelişi gibi silik oldu. Ancak devletin verdiği yetki ile kendini dokunulmaz sanmanın o derin ıstırabını sonrasında yaşadı ve yaşıyor. 
Mudanya eski Kaymakamı ve Kırklareli eski Valisi Orhan Çiftçi’den bahsediyorum anlamışsınızdır. Meltem Özkalfa’yı darp ettiği ve ayağını öptürdüğü haberleri ile Türkiye gündemine oturan Çiftçi, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 18 Haziran 2020 tarih ve saat 10’da hakim karşısına çıkacak. Türk yargısına hesap verecek. 
Oysa Kaymakamlık bu ülkede çok önemli bir görev. O makama gelmek gerçekten zor ama bir o kadar onur verecek bir başarı. 
Bir ilçe size emanet ediliyor. >Hepsinden sorumlusunuz. Bir insan haksızlığa uğruyorsa onun hakkını yedirmemek Kaymakamın görevi. Oysa Orhan Çiftçi evine temizliğe gelen birinin iftiraları ile öğretmenlere yargısız infaz yapacak kadar adaletsiz bir yönetici olduğunu gösterdi Mudanya’da.
Kişisel sorunları yüzünden bir siyasetçinin isteği ile milletin oyuyla seçilmiş bir muhtarı yok etmeye kalkışan, hakkında durmadan işlem yapıp görevden almaya kalkan biri Orhan Çiftçi… 
Ve dahası bir kadını yanında getirdiği elamanlarına darp ettirecek kadar ileri giden birisi Orhan Çiftçi… 

Bir kulun adaleti bir de Allah’ın adaleti var. Ne kulun adaletinden kaçabildi ne de Allah’ın adaletinden kaçabilecek. Tüm baskılara, tüm tepkilere ve olumsuzluklara rağmen Meltem Özkalfa, dik durdu onurlu durdu ve mücadelesini bırakmadı. 
Araya hatırlı kişiler girdi. Çiftçi, Ankara’daki bağlantılarını kullandı. Özkalfa, çıktığı yoldan dönmedi geri. Tam 3,5 yıl süren mücadelesinin ardından Çiftçi’yi hâkim karşısına çıkartma başarısını gösterdi. 
Şimdi kadın dernekleri, bu ülkenin haktan hukuktan yana olan her kesimi Özkalfa’ya destek vermeli. Bugüne kadar yalnız sürdürdüğü davasında onu yalnız bırakmamalı. 
Bir kadın kendisine yapılanları sineye çekmedi, susmadı, kim ne der diye bakmadı, baskılara boyun eğmedi ve o kendini dokunulmaz sayan ve o güvenle bu işlere kalkışan bürokratı hukukun önüne çıkaracak. 
Özkalfa destek almalı ki hiç kimse başka bir kimseye makamını mevkiini gücünü kullanarak şiddet uygulamasın, istediğini yaptırmaya zorlamasın. Kadını bir meta olarak kullanıp, kendi isteklerinin kölesi yapmaya kalkmasın. 
Hukukun herkes için olduğunu ibreti âlem için Türkiye görsün. Vali de olsan padişah da olsan başka bir insana, bir kadına şiddet uygulamaya hakkın yok desin.
Meltem Özkalfa’nın sürdürdüğü mücadele saygıya değer bir mücadele. Herkes saygı duyup desteklemeli…